Malzemesi engin bir hayal dünyası ve geniş müktesebat ile söz sanatlarına, dil kurallarına havi bilgi ve yaratıcının bahşettiği hususi bir kabiliyet ile diğer açık ve gizli meziyetler, maslahatlar.
Hayal dünyası derin, girift ve zenginliğe açık olmayan; bir kuş sesiyle, bir uyuz it'in acı ulumasını anlamayan, bir su sesinin verdiği heyecanı ve zevki duymayan, insanların ve tabiatın canlı, cansız varlıklarının en tabii ve kadim sesi olan şiir; aynî ve nakli sözlerle olsa olsa edebiyatta koca karı tekerlemesi, ferdiyatta bahtsız bedevinin feryadı veya bir çingene nağmesinde oba şakşukası olur.
Şimdi gelelim asıl demekliğimize. Efenim, hususen (bizim) şi'rimiz belki yenidir amma asla pasdiş gibi saplantı veya bayalığa açık değildir. Bakıyorum da, kelime hazinesinde 100 adet bırakın kavram, kelime dahi olmayan bazı heveskârlar şi'r diye adeta ortalıkta meydancı mavalı, argo ve zavallı arabesk lahmacun menülü çalakalem 'pasdiş' acitasyon karalamaları yazıyorlar. Ve biribirlerine tevazu (!) ile göstermedikleri, yapmadıkları iltifatları bırakmıyorlar.. Her biri şuaradan mübareklerin.
İşin tuhafı ve komik, ilginç yanı da; bir takım kasaba münevverlerinin de bu gibi martavalları gayri ihtiyari (samimiyetsizce) ciddiye alıp, bu işe gönül ve emek veren; gerçekten işin sanat ve edebi yönüyle derinliğine inmeye çalışanlara karşı gizli bir sui-niyet ile nispet içinde olmalarıdır.
'Bir şair isterse kulakları sağı eder'; demiştik ya; evet... şair deyince; Akif, Bayburtlu Zihni, Erzurumlu (Bayburtlu) Emrah, Sivaslı Veysel ve Yunus Emre'den; Faruk Nafiz; Cahit Sıtkı, Ahmet Haşim'e ve diğerlerini anlıyorsak şayet yazımıza konu olan; yukarıda satır aralarında evsaf ve kapasitelerine ima ve gider yaptıklarımıza, sizin de az çok bilip, takip ettiklerinize ne demeli?
Haksızlık yaptım gibi geliyorsa eğer, tenkide önce kıyas ile nispette ne kadar adaletli olduğunuzu sorgulayın derim.
Aklıma geldi, bir sebep ile şiir dostları ve şiir pastişleriyle paylaşayım dedim, selam ile efendim, arzederim.
KALMADI
İsyan edeceğim herkesten erken
Bühtanımı anlar insan kalmadı
Çekip gideceğim yad ellere ben
Günü yaylayacak imkân kalmadı
Fikre sığmayacak peşler düşündüm
Zikre uymayacak düşler düşündüm
Başa gelmeyecek işler düşündüm
Çile dolduracak zindan kalmadı
Çaşıtları döğe döğe büyüdük
Albayrağı öğe öğe büyüdük
Kem gözlere söğe söğe büyüdük
Efkâr anlatacak vicdan kalmadı
Beşiroğlu