Bayburt’un Vilayetlik statüsüne kavuşturulduğu yıllarda Bayburt Postası Gazetesinde manşet olarak yer alan “Biz kanatlarımızı nereye kadar vurabilirsek, Bayburt oralara kadar yükselecektir” ifadesinin içeriği o kadar anlamlı idi ki, birlik ve beraberlik içerisinde bulunan her Bayburtlu, gencecik Vilayet Bayburt için kalkınma, gelişme ve her şeyden evvel göç sorunu konularında ne gerekiyorsa onun yapılabilmesi konusunda hemfikir olarak hareket ediyordu.
Bayburt’un Vilayetlik statüsüne kavuşturulduğu yıllarda Bayburt Postası Gazetesinde manşet olarak yer alan “Biz kanatlarımızı nereye kadar vurabilirsek, Bayburt oralara kadar yükselecektir” ifadesinin içeriği o kadar anlamlı idi ki, birlik ve beraberlik içerisinde bulunan her Bayburtlu, gencecik Vilayet Bayburt için kalkınma, gelişme ve her şeyden evvel göç sorunu konularında ne gerekiyorsa onun yapılabilmesi konusunda hemfikir olarak hareket ediyordu.
Yetersiz binalar için başlatılan inşaatlar Bayburt’u âdeta bir şantiye alanına çevirmiş, önce bir Vilayet Konağı, ardından Öğretmenevi, Adliye ve Emniyet Sarayları, Hastane, Tarım ve Köy Hizmetleri siteleri derken lojmanlar, toplu konutlar şehir merkezinde konut sorununa neşteri vurmuş oldu.
İşte bu neşter öylesine bir iz bırakmış olacak ki, 1989 yılı ile başlayan bu hareketlilik günümüzde hâlâ hız kesememiş bir halde sürdürülmektedir. Gelişip güzelleşecek olan Bayburt umutları binalarla hedefini vurmuş durumda ve maalesef gelişip güzelleşmek yerine, yeşil alanların katledildiği, beton yığınlarının yükseldiği bir manzarayı da beraberinde getirmiştir.
Tarım ve hayvancılıkta kayda değer bir ilerleme görülmemiş, aksine hane sayıları her geçen gün düşen köy yerleşim birimleri ile birlikte gerileme kaydetmiştir. Arıcılık, başlı başına bir sektör olması gerekirken, günümüzde yine ithal arıcıların tekelinde kalakalmıştır. Organize Sanayi Bölgesi, altyapısı sağlam temellere oturtulmuş olmasına rağmen beklenen ilgiyi bulamamış, istihdam ümitleri de beklentiye bırakılmıştır. İşsizlikten çok söz edilen Bayburt’ta ekilebilir alanlar, meralar ve ahırlar boş durumdayken, ithal çobanlar her sezon hatırı sayılır paralar kazanmayı sürdürmüşler, çiftçilerimiz patateslerini ve hatta kuşburnu meyvelerini dahi pazardan alır olmuşlardır...
Biz Bayburtlular olarak kanatlarımızı iyi vuramamışız demek ki... Bayburt ekonomisini ayakta tutabilecek lokomotifi iyi çalıştıramamış, tarım ve hayvancılık konusuna dönüp bakmamışız bile... Arıcılığın kıymetini bilememiş, asıl anavatanı Bayburt toprağı olan Kuşburnu meyvesini dahi değerlendirememişiz... Göçlerle birlikte göç eden tarihi değerlerimiz ile kültürümüzün ardından sadece bakakalmışız...
Kısacası bizler, kanatlarımızı, binaların katları kadar vurabilmişiz bugüne kadar!..
- - - -