Doğal ve estetik açılardan Çoruh’u korumalıyız!...
Bayburt’un iki fiziksel özelliği kendi kimliğine ve dolayısıyla Bayburtlular’ın kimliğine damgasını vurmuştur: Birisi tarihi ve kültürel değeriyle Bayburt Kalesi; ikincisi ise doğal, sosyal ve ekonomik değeriyle Çoruh Nehri’dir.
Bayburt Kalesi Bayburt’umuzun gerdanlığıdır. Biz Bayburtlular Bayburt Kalesi ile özdeşleşmişizdir. Hiç birimiz onsuz Bayburtluluk kimliğimizin varlığına inanamayız. İlkokul çağımda mahalle arkadaşlarımla Kale’nin suluklarından Çoruh’a indiğimizi hatırlıyorum. Bayburt Lisesinde okurken okuldan kaçtığımızda Kale bizim sığınağımızdı, manevi güç dayanağımızdı. Ona sırtımızı verir çeşitli şiirler okurduk. Sırtüstü yatar gözlerimizi kapar hayal kurardık. Dede Korkut masalları kahramanlarından Bamsi Böyrek’in atını hayal ederdik.
Kale’nin bedenlerinde Hazreti Ali’nin Düldül isimli atının nallarının izlerini arardık çocukluğumuzda. Yaradan Yüce Allah’a, rüyalarımızda Bayburt üzerinde uçmamızı nasip etmesi için dua ederdik; mavi Gök kubbenin altında uçarak Bayburt’u, Kale’mizi, Çoruh’umuzu, kuşbakışı seyretmek isterdik.
Çoruh Nehri, Bayburt’un ekosisteminin merkez unsurudur; onsuz Bayburt’un doğal dengesi korunamaz. Bayburt Çoruh’suz hayal dahi edilemez. Bizler Çoruh’ta çimmeyi öğrendik. Çoruh’ta olta ile balık tutmayı öğrendik. Temmuz ve Ağustos aylarında her gün birkaç kez Çoruh’ta yüzerek ferahlar ve sonra işimize dönerdik.
Bayburt’un Çoruh vadisinde çok sayıda değirmenlerimiz Çoruh suyu ile çalıştırılırdı. Bayburt Çoruh’tan sağlanan enerji ile ışıklandırılırdı ve hala kısmen onun enerji gücüyle üretim atölyelermiz çalışmakta ve evlerimiz, işyerlerimiz ışıklandırılmaktadır. Tarla ve bahçe bitkilerinin sulanmasında en birinci vazgeçilmez kaynaklarımızdandır Çoruh nehri, Masat Sulama Projesiyle.
Ayrıca biz Bayburtlular şehirde, Çoruh’un kenarındaki kahvelerde, bahçelerde, parklarda oturur sohbet ederiz, dertleşiriz, anılarımızı tazeleriz. Çoruh’un zarif ve berrak akışını izledik, izliyoruz ve izlemeye devam etmek istiyoruz. Çoruh nehrine nazır, Çoruh lokantasında yazın “pidede pilav üstü döner ve yanında cacık” yeme keyfini hangimiz unutabiliriz. Bayburt dışında dahi bu ve benzer anılarımız bizlerin Çoruh ile muhabbetimizin göstergesidir.
Çoruh anısı olmayan hiçbir Bayburtlu olamaz. Bizler Çoruh’a doğuştan sevdalıyız; anne şefkati ile bizi kucaklayan Çoruh’u biz nasıl ihmal ederiz?
Bu nedenle Çoruh bizimdir, hepimizindir; Çoruh’a her yönüyle sahip çıkmalıyız.
Çoruh’un şehir içi bölgesindeki yatağında son iki yılda yapılan, doğal yapıyla uyumlu olmayan, estetik açıdan beğenilmeyen ve halk ile Çoruh’un arasında soğuk bir mesafe yaratan projenin 2. bölümü çalışmalarının başlatılacağını medyada çıkan yazılardan öğreniyoruz.
Sayın yetkililer, sayın uygulamadan sorumlu olanlar, Bayburtlu’nun sesine lütfen kulak verelim!
Yeter artık; ben doğrusunu bilirim anlayışından vazgeçelim!...
Uygulanacak projeyle ilgili, uzmanların yazılı raporunu halk ile paylaşmadan Çoruh’a el sürmeyelim!...
Bayburt halkı olarak biz, artık geçmiş tecrübeleri hatırlamalı ve toplumun kaynaklarını israf edici yatırımlara izin vermemeli; estetik endişe taşımayan projelere karşı durmalı ve müsaade etmemeliyiz!...
Biz Bayburtlular çoğu zaman mangalda kül bırakmayız, Bayburt nostaljisi yaparız; ancak tarihimizde iyi sınav vermediğimiz yaşanmışlıklarımız var. Çoruh konusunda yaşadığımız son yıllardaki kötü tecrübelerimizden başka, şehrimizin görüntüsünü bozan; Belediye binası, Ticaret ve Sanayi Odası binası, Polis Evi Binası ve şehrimizin birçok yerinde ölçüsüz yapılan özel binalar Bayburt’u çirkinleştiren binalardır. Bunlar yapılırken resmi kurumlar sorumlu davranmadığı gibi, Bayburtlular olarak biz hakkımızı arama ferasetini ve yürekliliğini gösteremedik maalesef. Şimdi ise ellerimizi dizlerimize vuruyoruz.
Kıymetli hemşerilerim,
Lütfen, hayat kaynağımızı, çocukluk ve gençlik anılarımızı onsuz düşünemeyeceğimiz, onsuz Bayburt’u hayal dahi edemeyeceğimiz Çoruh’a sahip çıkalım.
Bütün siyasi parti sorumlularını,
Bütün seçilmiş eski ve yeni siyasilerimizi,
Bütün üst bürokratlarımızı (emekliler de dâhil),
Bütün akademisyenlerimizi,
Bütün Bayburt’un içindeki ve dışındaki STK’larımızı,
Hep birlikte, Çoruh’a karşı hoyratça davranılmasına izin vermeyelim!...
Uzmanlar heyetinin yazılı ve halk ile paylaşılmış raporları ölçü alınarak, iyi örnekler gösterilerek ve estetik düşünceye itibar edilerek, Çoruh’un yatağını ve çevresini düzenleyelim.
Bayburt’un iki fiziksel özelliği kendi kimliğine ve dolayısıyla Bayburtlular’ın kimliğine damgasını vurmuştur: Birisi tarihi ve kültürel değeriyle Bayburt Kalesi; ikincisi ise doğal, sosyal ve ekonomik değeriyle Çoruh Nehri’dir.
Bayburt Kalesi Bayburt’umuzun gerdanlığıdır. Biz Bayburtlular Bayburt Kalesi ile özdeşleşmişizdir. Hiç birimiz onsuz Bayburtluluk kimliğimizin varlığına inanamayız. İlkokul çağımda mahalle arkadaşlarımla Kale’nin suluklarından Çoruh’a indiğimizi hatırlıyorum. Bayburt Lisesinde okurken okuldan kaçtığımızda Kale bizim sığınağımızdı, manevi güç dayanağımızdı. Ona sırtımızı verir çeşitli şiirler okurduk. Sırtüstü yatar gözlerimizi kapar hayal kurardık. Dede Korkut masalları kahramanlarından Bamsi Böyrek’in atını hayal ederdik.
Kale’nin bedenlerinde Hazreti Ali’nin Düldül isimli atının nallarının izlerini arardık çocukluğumuzda. Yaradan Yüce Allah’a, rüyalarımızda Bayburt üzerinde uçmamızı nasip etmesi için dua ederdik; mavi Gök kubbenin altında uçarak Bayburt’u, Kale’mizi, Çoruh’umuzu, kuşbakışı seyretmek isterdik.
Çoruh Nehri, Bayburt’un ekosisteminin merkez unsurudur; onsuz Bayburt’un doğal dengesi korunamaz. Bayburt Çoruh’suz hayal dahi edilemez. Bizler Çoruh’ta çimmeyi öğrendik. Çoruh’ta olta ile balık tutmayı öğrendik. Temmuz ve Ağustos aylarında her gün birkaç kez Çoruh’ta yüzerek ferahlar ve sonra işimize dönerdik.
Bayburt’un Çoruh vadisinde çok sayıda değirmenlerimiz Çoruh suyu ile çalıştırılırdı. Bayburt Çoruh’tan sağlanan enerji ile ışıklandırılırdı ve hala kısmen onun enerji gücüyle üretim atölyelermiz çalışmakta ve evlerimiz, işyerlerimiz ışıklandırılmaktadır. Tarla ve bahçe bitkilerinin sulanmasında en birinci vazgeçilmez kaynaklarımızdandır Çoruh nehri, Masat Sulama Projesiyle.
Ayrıca biz Bayburtlular şehirde, Çoruh’un kenarındaki kahvelerde, bahçelerde, parklarda oturur sohbet ederiz, dertleşiriz, anılarımızı tazeleriz. Çoruh’un zarif ve berrak akışını izledik, izliyoruz ve izlemeye devam etmek istiyoruz. Çoruh nehrine nazır, Çoruh lokantasında yazın “pidede pilav üstü döner ve yanında cacık” yeme keyfini hangimiz unutabiliriz. Bayburt dışında dahi bu ve benzer anılarımız bizlerin Çoruh ile muhabbetimizin göstergesidir.
Çoruh anısı olmayan hiçbir Bayburtlu olamaz. Bizler Çoruh’a doğuştan sevdalıyız; anne şefkati ile bizi kucaklayan Çoruh’u biz nasıl ihmal ederiz?
Bu nedenle Çoruh bizimdir, hepimizindir; Çoruh’a her yönüyle sahip çıkmalıyız.
Çoruh’un şehir içi bölgesindeki yatağında son iki yılda yapılan, doğal yapıyla uyumlu olmayan, estetik açıdan beğenilmeyen ve halk ile Çoruh’un arasında soğuk bir mesafe yaratan projenin 2. bölümü çalışmalarının başlatılacağını medyada çıkan yazılardan öğreniyoruz.
Sayın yetkililer, sayın uygulamadan sorumlu olanlar, Bayburtlu’nun sesine lütfen kulak verelim!
Yeter artık; ben doğrusunu bilirim anlayışından vazgeçelim!...
Uygulanacak projeyle ilgili, uzmanların yazılı raporunu halk ile paylaşmadan Çoruh’a el sürmeyelim!...
Bayburt halkı olarak biz, artık geçmiş tecrübeleri hatırlamalı ve toplumun kaynaklarını israf edici yatırımlara izin vermemeli; estetik endişe taşımayan projelere karşı durmalı ve müsaade etmemeliyiz!...
Biz Bayburtlular çoğu zaman mangalda kül bırakmayız, Bayburt nostaljisi yaparız; ancak tarihimizde iyi sınav vermediğimiz yaşanmışlıklarımız var. Çoruh konusunda yaşadığımız son yıllardaki kötü tecrübelerimizden başka, şehrimizin görüntüsünü bozan; Belediye binası, Ticaret ve Sanayi Odası binası, Polis Evi Binası ve şehrimizin birçok yerinde ölçüsüz yapılan özel binalar Bayburt’u çirkinleştiren binalardır. Bunlar yapılırken resmi kurumlar sorumlu davranmadığı gibi, Bayburtlular olarak biz hakkımızı arama ferasetini ve yürekliliğini gösteremedik maalesef. Şimdi ise ellerimizi dizlerimize vuruyoruz.
Kıymetli hemşerilerim,
Lütfen, hayat kaynağımızı, çocukluk ve gençlik anılarımızı onsuz düşünemeyeceğimiz, onsuz Bayburt’u hayal dahi edemeyeceğimiz Çoruh’a sahip çıkalım.
Bütün siyasi parti sorumlularını,
Bütün seçilmiş eski ve yeni siyasilerimizi,
Bütün üst bürokratlarımızı (emekliler de dâhil),
Bütün akademisyenlerimizi,
Bütün Bayburt’un içindeki ve dışındaki STK’larımızı,
Hep birlikte, Çoruh’a karşı hoyratça davranılmasına izin vermeyelim!...
Uzmanlar heyetinin yazılı ve halk ile paylaşılmış raporları ölçü alınarak, iyi örnekler gösterilerek ve estetik düşünceye itibar edilerek, Çoruh’un yatağını ve çevresini düzenleyelim.