Herkes bir başka hazırlanmıştı geceye… Konuşmalar 2014 yılı Avrupa Konseyi Müze Ödülü’nün verilmesinin kutlamasından öte anlamlar taşıyordu. Baksı Kültür Sanat Vakfı tarafından Zorlu Center – Raffles İstanbul’da düzenlenen gece yapılan titiz hazırlık, katılanların özelliği ve de gecede yapılan konuşmalarla uzun süre hafızalardan silinmeyecek içerikteydi. Baksı Anadolu’da Bayburt’ta müze olmanın ötesine geçti o gece…

Bizim gibi o geceye katılan çok sayıda isim Bayburt’u ve Baksı’yı, yani müzeyi Kenan Yavuz’un katkısı ile öğrendi…

Ve SOCAR’ın Türkiye Başkanı Bayburt’un çocuğu Kenan Yavuz bundan sonra da Baksı’ya ve Bayburt’a sahip çıkacağını açıkladı…

Ve öyle bir konuşma yaptı ki gecede olayın müzenin çok ötesinde olduğunu ortaya koydu… Verdiği mesajda doğduğun yerde doymaya dönük bir anlayışın hayata geçirilmesine yönelik adımlar atılmasını istedi. Ve aslında hepimizin tartışması gereken yeni bir yol haritası koydu önümüze. Konuşma vahşi ekonomi yerine duygusal ekonomi olarak özetlenebilecek özellikler içeriyordu.



Belki tarihe geçecek ve müzenin kurucusu Prof. Dr. Hüsamettin Koçan’dan hoca diye söz ettiği bu konuşmasının ana başlıkları şöyleydi…

• Baksı bir gurbetin hikayesi… Baksı bir hasretin hikayesi. Baksı bir isyan, bir kabulleniş, bir başarı. Baksı günümüzde üzerimizden buldozer gibi geçen moderniteye karşı bir isyan projesi. Biz hocamla beraber hasret kuşağının, gurbet kuşağının çocuklarıyız. Hocam babasını uğurladığı o noktaya Baksı Müzesi’ni yaparak gurbeti ve hasreti kendi içinde bitirdi ve babası ile buluştu.
• Gurbet ve hasret hikayeleri artık bitmeli… Herkes doğduğu yerde doymalı. 1950 yılından beri sanayileşme, transformasyon, şehre göç artık bir noktada dur demeli ve Anadolu’nun her tarafına, kültürü, sanatı, üretimi, istihdamı yaymalıyız.
• Çünkü bizim doğduğumuz yıllarda o topraklarda hiçbir şey yoktu. Köyümüze 1983 yılında elektrik geldi. Ama şimdi hakikaten her şey var. Altyapı anlamından inanılmaz güzel işler başardık.
• Ama şimdi her şeyin çok olduğu insanın olmadığı bir döneme geldik. Topraklarımız mahzun, göç çok iç yaralayıcı. İnsanlarda büyükşehirlerde yaşama gibi bir paradigma, bir hastalık, psikolojik bir travma var.
• Bütün bunları aşmanın yolunu da hocam bulmuş. Bu başarı hikayesini anlatacak kelime bulmak o kadar zor ki.
• Hocamıza çok şey borçluyuz. Bütün hepimiz doğduğumuz topraklara doğru yönelerek, Anadolu’nun kadim kentlerini, topraklarımızdaki tarihi, kültürümüzü, geçmişimizi yaşatarak betonlaşmadan uzak hayatımızı yeniden tanzim etmek zorundayız.

Bütün bunları anlattı arkasından Türkiye’nin önde gelen sanayi kuruluşlarından PETKİM’in 50.yılını kutlayacaklarını açıkladı ve müjdeyi verdi:

• Önümüzdeki yıl Hüsamettin Koçan hocanın Baksı’da yapacağı sanat faaliyetlerinin sponsorluğunu üstleniyoruz. Böylece 50. Yıl faaliyetlerimiz daha da zenginleşecek.

Baksı kadınlar tarafından yönetiliyor


Baksı Vakfı’nı çok büyük hayallerle kurmadıklarını ifade etti gecedeki konuşmasında Prof. Dr. Hüsamettin Koçan ve şöyle devam etti:

• Baksı esasında kadınlar tarafından yönetilmektedir. Bu vakıf gönül ve geri dönüş işidir. Baksı, erime ve yok oluşa karşı verilecek bir mücadeledir.
• Baksı Müzesi bir yanıyla geçmişe dayalı, bir yönüyle de geleceğe dönük bir kurumdur. Biz yaşamı değiştirmek yerine zenginleştirmek istiyoruz. Bizim bu ödülü almamızın sebebi kültürel demokrasiye ayak uydurmamızdır.

Baksı ile bilgi notu


Bayburt’a 45 kilometre mesafedeki Bayraktar köyü sınırları içerisinde yer alan Baksı Müzesi, çağdaş sanat ve geleneksel el sanatlarını aynı çatı altında barındırmak amacıyla 2010 yılında kuruldu. Müze, bin beşyüz metrekare sergileme salonu, konferans salonu, atölye, kütüphane, 30 kişilik konuk evinin bulunduğu toplam 30 bin metrekarelik alandan oluşuyor. Çoruh Vadisi’ne bakan bir tepenin üzerine kurulu müze adını, Bayraktar köyünün eski adı olan Kırgız dilinde ‘şaman’ anlamına gelen ‘Baksı’dan alıyor.

Raffless’taki geceye kimler katıldı


İstanbul Valisi Vasip Şahin, Baksı Kültür ve Sanat Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Oya Koçan, Bayburt Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İbrahim Yumak, Bayburt Ticaret ve Sanayi Odası Genel Sekreteri Önder Karaoğlu, Baksı Müzesi’sine hamilik yapan Polimeks Yönetim Kurulu Başkanı Erol Tabanca, Sanat eleştirmeni Doğan Hızlan, Türk heykel sanatçısı Seyhun Topuz, Yıldız Holding Kurumsal İletişim Genel Müdürü Zuhal Şeker, Hürriyet Ekonomi Yazarı Vahap Munyar, Ekonomi yazarı Fikri Türkel, Kartal Belediye Başkanı Op. Dr. Altınok Öz.

Tabanca gibi sözler

Gecedeki anlamlı konuşmalardan birini de Baksı Kültür ve Sanat Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Rana Erkan Tabanca yaptı.

Tabanca ‘Dünyayı güzel kılan nedir? Dünyanın ta kendisi? Yani doğa, doğadan olan ve doğal olan’ sözleriyle konuşmasına başladı ve nefessiz dinlenen şu cümleleri ard arda sıraladı…

• Biz insanlar doğadan ve doğal olandan gittikçe uzaklaşıyoruz. Halbuki doğa herşeyi yaratmış, rengi, kokuyu, dokuyu hem canlıda hem cansızda.
• Tek kaidesi uyum. Tohum ona uygun toprakta kökleniyor, can buluyor ve en güzel meyvasını sunuyor.
• İnsan ise köklü ve kanatlı tek varlık. Uçup gitmeye çok meraklı olsa da aslında köküne çok bağlı.
• Köküne ne kadar yakın olursa o kadar doğallaşıyor ve o kadar mutlu oluyor. Ne kadar geriye bakarsa o kadar ilerisini görüyor.
• Bu gün dünyanın birçok yerinde insanlar köklerinden zorla koparılırken, bizimkisi sessiz, sakin, barışçıl bir geri dönüş hikayesi…
• Doğaya dönüş, doğala dönüş. Şimdi size bir ip vereceğim ucu burdan bin 184 km uzakta bir tezgaha uzanacak, başında bir kadın var ehram dokuyan, atölyelerde, kütüphanede Miro’ya açılan heykelli yol sergisini gezen meraklı çocuklar var.
• Bu ipin ucunda umut var, aydınlık var, geleneksel ve çağdaşın buluşması, kucaklaşması var ve bütün bunları hayata geçiren hayallerin gerçeğe dönüştüğü ; eğitim, üretim ve sanat var.
• Bu gece Baksı için birlikteyiz. Baksı çağdaş sanatla yaratılan geri donuşumun en güzel örneği. Tutku ve gönülle yapılan her şey er ya da geç hakkını buluyor.
• Ben Baksılıyım. Baksılıyım çünkü Baksı eşi benzeri olmayan bir proje ve ülkemde daha çok Baksılar görmek istiyorum.
• Ben orda uçsuz bucaksız bir hiçliğin ortasında hepliği buldum. Egolardan uzak berrak bir güzellik buldum. Baksı burada olan ve olamayan birçok kişinin desteği ve emeği ile hayata geçti ve Avrupa Konseyinin en büyük ödülünü aldı.