Hayat boyunca yaşanan olayların büyük kısmı unutulur, çok azı hatıra olarak ölünceye kadar insan hafızasında kalır. Unutulmayan anıların mutlu edeni de vardır, akla gelince gözleri buğulandırıp iki damla yaş indireni de.

Ülkü  Güney, ellili yaşlarının ortalarında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin başarılı ve hastalarıyla kalıcı diyaloglar, dostluklar kuran bir cerrahı iken, hemşerilerinin ısrarlı davetiyle 1987 yılında girdiği siyaset hayatında beş-altı dönem milletvekilliği ve kısa sayılacak bir süre İçişleri Bakanlığı yaptı, meclisin Ülkü abisi oldu, politik tavır ve görüşlerinden çok, insanî ilişkileri ve insan odaklı faaliyetleri ile temayüz etti.

Ahmet Hasbi Aker, Mahmut Kemal Yanbey, Faik Kayalı, Hüseyin Özeler gibi bir avuç aydının fedakârlıklarla başlattıkları Cumhuriyet Dönemi Bayburt Milli Eğitiminin ikinci kuşak başöğretmenlerinin en çok hatırlananlardan biri Ülkü Güney’in babası Kemal Güney’dir. Başarılı eğitim hayatının sonunda, en son görev yaptığı evinin yakınındaki Şair Zihni İlkokulu başöğretmeniyken emekli olan(1), ömrünün son yıllarını Yalova’da geçiren, görevine olan titizliğinden ve temiz giyiminden dolayı şehirde "Heste Kemal" diye bilinen Kemal Güney, hatıra ve sözleriyle unutulmayan şahsiyetlerdendir.(2)

Çocuklarını disiplin içinde yetiştirerek yüksek tahsile yönlendiren Kemal Güney, onları tatil zamanlarında küçük çaplı da olsa ticaret yapmaya teşvik ederdi. Mahalle komşuları olan annem, Ülkü Bey’in öğrencilik döneminde sattığı tabakları halen sakladıklarını, babam ise Ülkü Güney’in, müftülük ve belediye başkanlığı yapmış olan Fahrettin Kumbasar’ın oğlu Aydoğan ile açtıkları sebze sergisinde yüksek sesle, "-koruğun malları" diyerek korukta yetişen sebzeleri sattıklarını anlatır.

Çocukluk ve gençlik çağında severek güzel futbol oynayan Ülkü Güney’in her gün top oynamasına ve "kes" denen spor ayakkabılarını zamanından önce yıpratmasına Kemal hoca çok kızmaktadır.

Futbol faaliyetinin yoğun olduğu bir yaz günü, oğlunun isteğinin aksine çarşıdan, dağılan keslerin yerine daha ucuz ve çok daha dayanıklı ama futbol oynamaya uygun olmayan kara lastikleri satın alırlar. Yazın bir çift ayakkabı hakkı olduğunu bildiğinden, ağlayıp yalvarması işe yaramayan, elinde kara lastikler olduğu halde, babası elinden tutmuş olarak Mehmet Çelebi mahallesindeki evlerine doğru çıkmakta olan Ülkü’nün moralinin bozukluğu yüzünden okunmaktadır.

Miri yolundan Şingâh'a doğru çıkarken Semerciler caddesini geçtikten sonra Şair Zihni İlkokulu önünde Hoca Ahmed Efendi ile karşılaşırlar. Kemal Bey’in, hocası, meslektaşı ve Şingâh camii fahri imam-hatibi olan Hoca Ahmet Hasbi Efendi’ye büyük bir saygı ve bağlılığı vardır. Kemal Bey hocayla yüz yüze gelince toparlanır, her zamanki gibi ona saygısını gösterir. Hoca’nın "-Kemal bu çocuk niye ağlıyor, bir derdi mi var?" diye sorması üzerine; Hoca Ahmet Efendi’nin, babasını etkileyecek kişi olduğunu anlayan Ülkü, dokunulsa ağlayacak halde olmasına rağmen söze girerek; "-Amca babam bana kes yerine, istemediğim bu ağır, kara lastikleri aldı" deyince Ahmed Efendi, Kemal Bey’e dönerek sert bir şekilde; "Kemal hemen çarşıya inin ve çocuğun istediği ayakkabıları alın" der.

Kemal Güney hiç itiraz etmeden hocanın talimatına uyar, çarşının yolunu tutar ve oğlunun istediği ayakkabıları satın alarak siyah cızlavet lastikleri geri verir. Beyaz ketenden yapılmış yepyeni keslere sahip olan Ülkü sevincinden adeta uçmaktadır.

Dünyada her türlü makam ve maddî imkân kendisine fazlasıyla nasip olmuş, toplumun her kesiminden saygı gören, artık seksen yaşını çoktan aşmış olan Ülkü bey, yetmiş beş yıl kadar önce yaşadığı bu olayı hatırlamasına vesile olabilecek insanlarla karşılaştığında, ortam müsaitse mutlaka anlatır ve adeta o gün hissettiği sevinci yeniden yaşayarak, "cennet mekân" dediği Hoca Ahmet Efendi’yi rahmetle anar.(3)    

Dipnot
1) Şair Zihni İlkokulunda 1. Sınıf talebesi olduğum 1966 yılı Kemal Güney’in son görev yılıydı.  
2) Çok tekrarlanan bir sözü: ’’Kapa kaptır kapa kap, kapamazsan baka baktır baka bak."
3) En son anlatımı, Temmuz 2021, Kurban bayramı için Bayburt’ta bulunduğu sırada..