İnsana samimi gelen, karşılaştığı her kişiyle tokalaşan, hal hatır soran, sohbete tutuşan ve sıcak tavırlarıyla dikkat çeken Mete Memiş, kendini tutkuyla görevine adamış, Bayburt’un çiçeği burnunda yeni belediye başkanı.
Söyledikleri ile umut vaat eden Memiş, ‘yeter ki samimiyet olsun, yeter ki düzeyli olsun’ diye sıraladığı cümleleri ile her türlü eleştiriye, görüş ve öneriye açık olduğunu söylüyor. Bayburtluların fikrini söylemesinin, sorunlarını iletmesinin önemine değiniyor; kapılarının herkese açık olduğunu ve ısrarla Bayburt’u birlikte yönetme anlayışını vurguluyor.
Bayburt Postası olarak gerçekleştirdiğimiz bu söyleşinin bir üçleme olduğunu, keza başkanın, Bayburtluların hoşgörüyü ifade eden deyimiyle ‘olsun’ dediğini hatırlatalım. Kendisini kutladığımız ve başarı temennilerimizle başladığımız içten söyleşimiz, dileriz siz okurlarımızın düşüncelerine bir nebze tercüman olur…
Söyleşi ve Fotoğraflar: Engin Kaban
- Söyleşimize sizi tanıyarak başlayalım: Kimdir Mete Memiş?
- 1964 Bayburt doğumluyum. Yüksek öğrenim haricinde eğitim ve öğretimimi Bayburt’ta tamamladım. Bayburt Lisesi’nde matematik öğretmenliği ile meslek hayatıma başladım. 1993 yılından 1997 yılına kadar Bayburt Güven Dershanesi’nde idareci ve matematik öğretmeni olarak görevimi sürdürdüm. 1997-1998 öğretim yılında Erzincan’da Güven Dershanesini 7 arkadaşla birlikte kurduk. Haziran 2013’te dershaneyi kapattık. 30 Mart 2014 yerel seçimlerinde AK Parti’den aday oldum. Daha sonra sizlerin de bildiği gibi Bayburt halkının oyları ve teveccühü ile belediye başkanı seçildim.
- Henüz yolun başında bir başkan olarak, nasıl bir duygu atmosferi içindesiniz?
- Belediye Başkanlığı bir anda oluşan bir şey değil. Ben fiili siyasete 2002 yılında AK Parti ile başladım. Bayburt’ta siyaset yapan yönetici arkadaşlarımız daha önceki seçimlerde de ‘belediye başkanlığını, milletvekilliğini düşünür müsünüz?’ türünde sorular sordular. Doğrusu ben düşünmedim. Belki de hazırlıklı değildim. Ancak ‘belediye başkanlığı yapabilir miyim?’ sorusunu sık sık sordum kendime. Erzincan’dan Bayburt’a geldiğimde şehri gezer, arkadaşlarımızla şehrin problemlerini konuşur, ‘ben bu sorunları çözebilir miyim’ diye düşünür, ‘niye çözemeyeyim’ diye kendime cevaplar verirdim. Dolayısıyla seçilmişlik yeni olabilir, ama Belediye Başkanlığı düşüncesi benim için yeni değil.
Açıkçası sevinçle birlikte omuzlarımıza büyük bir sorumluluğun da bindiğini hissettim. Ama yine de duygularımı, bizim ruh dünyamızın şekillenmesinde etkisi olan Necip Fazıl’ın ‘Sakarya Türküsü’ şiirinin bir kısmıyla ifade edebilirim:
… ‘Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya!/ Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?/ İnsandır sanıyorum mukaddes yüke hamal./Hamallık ki, sonunda ne rütbe var, ne de mal,/ Yalnız acı bir lokma zehirle pişmiş aştan;/ Ve ayrılık anneden, vatandan, arkadaştan.’
Biz belediye başkanlığı ile omuzlarımıza 75 bin nüfuslu bir şehrin sorumluluğunun bindiğini biliyoruz ve bu sorumluluğu taşıyacak gücü kendimizde görüyoruz. Tabi bu Bayburt’un kadirşinaslığı ile de ilgilidir. Bu anlamda destek bulacağımıza ve bunun altından kalkacağımıza inanıyorum. Başkanlık makamını sorumluluk makamı olarak görüyoruz. Bizim kültürümüzde yönetmedeki örnek Hazreti Ömer’dir. Bunun için Bayburt’un herhangi bir kenarındaki problemin benden sorulması gerektiğine inanıyorum. Bu anlamda başkan oldum ve heyecanlıyım. Sorumluluğumuzu nasıl yerine getirebiliriz düşünceleri ile de yoğun bir duygu yaşıyoruz.
- Teoride çok değerli düşünceler. Ancak pratikte karşınıza sorunlar çıkabilir, bu anlamda ne düşünüyorsunuz?
- Bireylerden gelen problemleri ve bir takım sorunları çözebiliriz diye düşünüyorum. Lakin mesele, Bayburt Belediyesi’nin gücü ve olanağıyla da ilgili. İnsanlar problemleri çözmeye başlayınca bir takım engellerle karşılaşabilir. Bunlar bürokrasiden ekonomiye, hukuktan donanımlı ve kalifiye elemana dek çeşitli sorunlar olabilir. Açıkçası Bayburt’un sorunlarını halkımızla birlikte çözeceğiz. Bu anlamda belediye personeli dâhil hepimizin çok çalışması, varsa eksiklerimizin giderilmesi gerekir.
Ve her şeye rağmen, yönetimde adaleti elden bırakmamaya özen göstereceğiz. Kişiye göre iş anlayışı değil de, işe göre kişi ve bütünü kapsayan bir anlayışla hareket edeceğiz.
- Peki, Bayburt’un temel sorunları nelerdir sizce?
- Bayburt’un sorunları kişiden kişiye değişebilir. Adaylığım sürecinde konuştuğum Bayburtlulara bu soruyu doğrusu ben de sordum. Herkes için sorun farklı. Birileri için altyapı, birileri için AVM, birileri için sinema, birileri için su, birileri için Çoruh, birileri için çarpık kentleşme, birileri için kale, birileri için mahallesindeki oyun parkı falan. Bu sorunların hepsine eğileceğiz. Ancak burada önemli olan belediyenin gücünü hesaplayarak bir plan dâhilinde çalışmaktır. Hizmeti eşit dağıtmaktır.
Öte yandan bu şehirde altyapı ve kanalizasyon herkes için öncelikli bir sorundur. Malumdur ki Bayburt’un kanalizasyonu çok eski ve yenilenmesi gerekmektedir. Bayburt büyüdü, yeni konutlar, yeni evler yapıldı. Mevcut kanalizasyonu taşımıyor. Bunu hepimiz biliyoruz. Çoruh’umuz çok güzel, ama yazın kenarında gezerken burnumuzu tutuyoruz. Bu bir problemdir. Önceki başkanımız kanalizasyonla ilgili ihaleyi yaptı ve biz de gelir gelmez çalışmalara başladık.
İkinci öncelikli sorunumuz içme suyudur. Ancak şunu ifade edelim, içme suyunun kendisi bizatihi sorun değildir. Boruların eskiliği nedeniyle boşa akan suyun yani su kaçaklarının yüzde 60 civarında olduğunu hem DSİ söylüyor, hem de genel olarak biz biliyoruz. İçme suyu ihalesi de yapıldı. Eylül ayı ile birlikte bir içme suyu şebeke hattını yenileyeceğiz ve bizim mevcut şebeke kaynaklarımız yeterli. Bunlar tamamlandıktan sonra Bayburt’un kentleşmeye ihtiyacı var. Mesela Bayburt’ta bir sinema yok, benim öğrenciliğimde 3 tane sinema vardı. Bu kent, sinemasına kavuşmalı.
Çoruh ve kale Bayburt için olmazsa olmazdır. Eskişehir’de Porsuk Çayı oraya yeni bir kent kimliği kazandırıyor, Çoruh Bayburt’a niye kazandırmasın. Öte yandan bu şehir kalıcı yollarına kavuşacak. Her yıl sökülen kaldırım ve parkelerle değil, bir defa yapıldıktan sonra uzun süre devam edecek kalıcı asfalt, parke ve kaldırımlarına kavuşacaktır
- Sizin deyiminizle ağrıyan yerlerin, yani problemlerin çözümünde nasıl bir yöntem izleyeceksiniz?
- Problemi doğru tespit ederek başlayacağız. Her doğru yöntem doğru bir sonuca götürmeyebilir, teorisinde çok güzel olan şeyler pratikte iyi olmayabilir. Bunun için diyorum ki yönetime Bayburt’un bütününü katacağız. Problem çözerken dinleyeceğiz.
Önemine göre sıraya koyup tek tek çözeceğiz. İnanıyorum ki bu bizi doğru yere götürecektir. Bir problemi çözüyorken buna şehrin bütününü ortak edeceğiz. Yani önce mahalleliden, muhtarından dinleyeceğiz sorunu, sonra bir ekip olarak sorunların üzerine gideceğiz. Şunu diyeyim, projelendirilmiş bütün problemleri çözebiliriz. Ekonomik kaynak burada pek sıkıntı olmayacaktır.
Önemine göre sıraya koyup tek tek çözeceğiz. İnanıyorum ki bu bizi doğru yere götürecektir. Bir problemi çözüyorken buna şehrin bütününü ortak edeceğiz. Yani önce mahalleliden, muhtarından dinleyeceğiz sorunu, sonra bir ekip olarak sorunların üzerine gideceğiz. Şunu diyeyim, projelendirilmiş bütün problemleri çözebiliriz. Ekonomik kaynak burada pek sıkıntı olmayacaktır.
- Söyledikleriniz yerinde. Ancak Bayburt’un kimliği ve dokusuyla uyumlu bütüncül bir gelişmenin makbul olduğu söyleniyor. Bu hususta ne düşünüyorsunuz?
- Yani keşke 40 yıl önce bugünkü bakışımız olsaydı. Keşke Çoruh’un etrafındaki binalaşmaya hiç müsaade edilmeseydi. Hiç olmazsa ben şunu isteyeceğim. Gelin Çoruh’un etrafındaki yapılara müdahale edelim. Bunların dış süslemesini, giydirmelerini Bayburt’un şehir mimarisine ve kültürüne uygun bir hale getirelim.
Slovakya’daki birkaç kentin Bayburt’a benzediği söyleniyor. Amasya’yı, Eskişehir’i iyi biliyorum. Venedik’i ve gondollarını biliyoruz. Elbet gondolları Çoruh Nehri’nde göremeyiz, ama o şehirlerde olduğu gibi Çoruh’umuzu şehir turizmine katabiliriz. Kaleardı’na ve yukarı doğru bu işi başarabileceğimize ve Çoruh’u bu şehre katabileceğimize inanıyorum.
Kale çok önemli bir yer. Tarihi milattan önce 3 binlere uzanıyor. Bunu tarihçileri söylüyor. Yani 5 bin yıllık bir tarih. Şimdi bu tarihi dokuyu, bırakın Türkiye’nin ve dünyanın hizmetine sunmayı, Bayburt’un bile hizmetine sunamamışız. Açıkça itiraf edelim, kale bakımsızdır, kale korunaksızdır ve temiz değildir. Fakat kale temizlenecek, korunacak ve bakımlı hale gelecektir. Bunun için elimizden geleni yapacağız.
- Elbet önemli olmakla birlikte, bu çalışma ve planlarınız genel olarak belediyenin rutin hizmetleri olarak görülebilir. Sosyal belediyecilik veya özyönetim nezdinde neler söyleyebilirsiniz?
- Şunu ifade edeyim, partimiz belediyecilik anlayışını 5 temel üzerine oturtuyor. Bunlardan biri de sosyal belediyeciliktir. Sosyal belediyeciliğin oluşturulması gerekiyor. Bu şehrin yoksulları, kimsesizleri, engellileri ve yaşlıları, özellikle de gazilerimiz ve şehitlerimizin yakınları belediye başkanına emanettir. Bu kesimler başta olmak üzere şehirdeki herkese ulaşılacak, derdi dinlenilecek ve çözüm aranacaktır. Sosyal yatırımlara, sosyal yardım ve faaliyetlere daha da ağırlık vereceğiz.
- Mimariden çevreyi, tarihi yapılardan sokakları ilgilendiren bütünlüklü bir projeniz ya da bir master planınız var mı?
- Var tabii.
- Bayburt’ta konut sayısında gözle görülür bir artış söz konusu. Bu durum, birincisi köylerden kente göçü özendirdiği, ikincisi köylerden kente bir baskı oluştuğu yönünde eleştiriliyor. Siz bu eleştirilere katılıyor musunuz?
- Bayburt’ta konut sayısında gözle görülür bir artış söz konusu. Bu durum, birincisi köylerden kente göçü özendirdiği, ikincisi köylerden kente bir baskı oluştuğu yönünde eleştiriliyor. Siz bu eleştirilere katılıyor musunuz?
- Söylediğiniz şey doğru. Ancak meseleye sebep sonuç ilişkisi içinde bakmak gerekir. Köyden kente bir akım, bir göç var, ama bu kentleşmenin bir sonucu mudur, yoksa insanların kentte yaşamayı tercih etmesi midir, kesin olarak belli değil. Bunun sosyolojik olarak araştırılması gerekiyor. Ama yine de köyden kente bir göç olduğunu söyleyebiliriz. Bundan dolayı Bayburt’un yöneticileri olarak acil önlemler almamız gerekir.
- Bir belediye başkanı olarak sizi, Mete Memiş’i temsil edecek farklı bir projeniz var mı?
- Evet, şehrimizi gönüllerle birlikte inşa edeceğiz. Bunu Bayburt’ta hep beraber göreceğiz. Ben inşallah, resimlerle değil de yaptıklarıyla anılan bir belediye başkanı olacağım. Bu yönde çaba harcayacağım.
- Son birkaç yıldır Kent bilinci ve kentleşme çok tartışılıyor. Sizce kent bilinci ne anlama geliyor?
- Kentleşmek modernizmi ifade eder, ama moderniteye sahip çıkıyorken geçmişten kopamazsınız. Biz eskiyle yeninin bir arada olduğu bir şehir olmalıyız. İmarı olmayan, imara açılmamış alanlara binalar, yapılar kuruyoruz. Bundan vazgeçmeliyiz. Kent bilinci, eskiyi yenileyerek, geliştirerek muhafaza etmektir.
Bu ruhu şehre yansıtmak zorundasınız. Yoksa 10-15 katlı binalar yapmak kentleşmek demek değildir. Kent bilinci eğitimliliktir, görselliktir, farkındalık düzeyinin artmasıdır. Kente dair sorunları ortaya koymak, fikir yürütmek, çözüm önerilerinde bulunmak ve görev almaktır. Şehrin ruhunu kaybettirmemektir.
Bu ruhu şehre yansıtmak zorundasınız. Yoksa 10-15 katlı binalar yapmak kentleşmek demek değildir. Kent bilinci eğitimliliktir, görselliktir, farkındalık düzeyinin artmasıdır. Kente dair sorunları ortaya koymak, fikir yürütmek, çözüm önerilerinde bulunmak ve görev almaktır. Şehrin ruhunu kaybettirmemektir.
- Bayburtlulara, ‘belediye başkanına sormak istediğiniz bir soru, iletmek istediğiniz bir mesaj var mı’ diye sorduğumda, kısaca ‘yok’ ya da ‘ne sorayım ki’ cevabı aldım. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Ben aday adaylığım ve adaylığım süresince insanların hepsini dinledim. Sorunları duydum ve şunu söyledim: İnanın bu sorunlarınız çözülecektir. Bizim insanımız da gördü ki başkan kısa süre içerisinde de olsa söylediklerini adım adım uygulamaya başladı. Aslında bizim insanımız çok şey istemiyor. Bizim insanımız Bayburt’a yakışanı istiyor ve durumunu biliyor. Bu insanlar diyor ki, belediye başkanı konuştukları ile kalmadı, çalışıyor. Bizimle konuştuğu şeylerle bu şehre girdi ve devam ediyor. O zaman çok söz söylemeye gerek yok. Yani ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.
- Popülizm kaygılarından uzak düşünürsek, kent bilincinin, birey olmanın, katılımcı anlayışın eksikliği yok mu?
- Birey olmak çok farklı ve çok mühim. Önce birey olacağız. Hem de bütün Bayburtluluk olgusu içerisinde…
- Henüz yolun başında bir belediye başkanı olarak, vatandaşlara iletmek istediğiniz bir mesajınız veya son olarak eklemek istedikleriniz var mı?
- Bayburt halkı, kadirşinastır, yapılanı takdir eder. Hemşerilerimiz karşılaştıkları problemleri büyütmeden, abartmadan belediyeye iletsinler. Telefonlarımız hep açık. Eleştirilmekten rahatsız olmayacağım. Eleştirilmezsek doğru yapamayız. Sorun olarak gördükleri her şeyi bizimle paylaşsınlar. İnşallah sorunları çözülecektir. Son cümlem olarak şunu diyorum. Bana çok dua etsinler. Yapacağımız doğru işlerde destekçimiz olsunlar, yapmayı planladığımız yanlış işlerde bize engel olsunlar. Fikirleri ile de katkı sunsunlar, onları hep dinleyeceğiz ve Bayburt’u birlikte yöneteceğiz.
Asırların ötesinden gelen aşkla, sevdayla, ruh ve heyecanla güzel bir şehir inşa ve imar etmenin mücadelesini her daim sürdüreceğiz. Gezdiğimiz şehirlere hayran olmak yerine gezildiğinde hayran olunan bir Bayburt’u oluşturmanın kararlılığı içinde olacağız. Israrla vurgulayarak hep şunu söylemiştim: Biz birlikte Bayburt’uz.
- Bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz.
- Engin bey ben de size ve Bayburt Postası’na bizi Bayburt halkıyla buluşturduğunuz için teşekkür ediyorum. Tüm Bayburtlu kardeşlerime sağlık, mutluluk ve esenlikler diliyorum.