Bayburt Postası - Çalek Köyü Medresesi mezunu Kamil Irgaf’ın oğlu. Sefaletin ve sıtma salgınının Bayburt’a sürüklediği bir ailenin çocuğu olarak 1934 yılında Mehmet Çelebi mahallesinde doğdu. Mehmet Salih Irgaf, sonradan edindiği soy ismiyle Hacısalihoğlu. Çizimle babasının hat sanatına olan ilgisi dolayısıyla tanıştı. Doğup büyüdüğü “Kontesin Villası” olarak bilinen evlerinin duvarları müderris Kamil Irgaf’ın hat çalışmaları ile süslü idi.
Murat Okutmuş - Bayburt Postası
Babasının tek oğluydu, sağlıklıydı. Arkadaşları ile mahallenin altını üstüne getirir, gün boyu oyunlar oynardı. 6 yaşında iken böylesi günlerin birinde Bayburt eski Belediye Başkanının oğlunun ardına takılan mahalle çocuklarından biri de o olmuştu. Kendilerine önderlik eden ve birkaç yaş daha büyük olan bu çocuk bir tabanca yapmış, içini barut doldurmuştu. O ateş ediyor, diğer çocuklar onu izliyordu; omuz hizasından! Tabanca geri tepti ve yüzünün sağ tarafı komple barutla kaplandı! Apar topar aileye haber verildi. Babası çocuğunu kaptığı gibi Gümüşhane’ye kadar yetişebildi. Sağ gözünü kaybetti! Üç ay midesinden barut kokuları geldi.
Okul çağı geldiğinde Bayburt’ta salgın vardı. Hasankale’de birinci sınıfını okuduğu ilkokulu, mahallenin eteklerine kurulu şimdiki Şair Zihni ilkokulu, zamanın İnönü ilkokulunda tamamladı. İlkokulda resim kabiliyeti ile ön plana çıkmıştı, öğretmenler Kemal Güney ve Kemal Sakar okulun tüm resimlerini ona yaptırırlardı.
Babasını kaybettiği yıllarda Bayburt Ortaokulu’na başlamıştı. Başarılı geçen bir eğitim sürecinin ardından Erzurum Öğretmen Okulu’na kaydedildi. Okuma yazması olmayan annesi oğlunun okuması için tüm çabayı göstermekteydi. Erzurum’a gidip oğluna ve arkadaşı Necati Yarımer’e bir oda tuttu ve her ikisini de ev sahibine teslim etti.
1950 yılında kayıt olduğu Öğretmen Okulunda bir yıl sınıf tekrarı ile 1953 yılında mezun oldu. Bu yıllarda resim becerisi en üst düzeye yükselmiş, resim öğretmeninin yanından ayırmadığı bir kişi olmuştu. “Cemil Aygen diye resim öğretmenim vardı. Beni hiç bırakmadı. Asistanı gibiydim. ‘Bana Salih yetiyor’ derdi.”
Aynı yıllarda tiyatroda da roller almaya, bu rollerle akıllarda kalmaya başlamıştı. Tiyatrodaki ünü sayesinde okulun en popüler öğrencileri arasına girmişti. “Öğretmen okulu son sınıftayım. Çok becerikliyim. Erzurumlu Kayakçı Argun Müceldili, çok zengin bir çocuk, kayakta şampiyon, atlet aynı zamanda. Ben zengin değilim yetim çocuğum ama sanatım var, başarılıyım ve arkadaşız.”
21 Şubat 1963 Çoruh Sineması. Müfettiş adlı oyunda, soldan Betül ? , Mehmet Salih Hacısalihoğlu, Ferihan Keskin Batmaz
Tiyatrocu Mehmet Salih Hacısalihoğlu
Öğretmen Okulunda birçok oyunda rol aldı ama birinde çok başarılı bulundu. Bu oyun Muhasipzade Celal Efendi’nin Gogol'dan uyarladığı “İstanbul Efendisi” adlı operet bir eserdi.
“Son sınıftaydım ve bu oyunla şöhret oldum diyebilirim. Erzurum’da Saray sinemasında oynadık. 40 kişi idik. 25 kız, 15 erkek. Asım Hoca başrolde, ben ikinci roldeyim. İstanbul’da bu tiyatro 450 defa oynanmış. Öğretmenlerimizle beraber oynadık. Bu oyundan sonra peşime düştüler. İstanbul Efendisi yani İstanbul Belediye Başkanı demek. İrfan Molla rolünü oynadım. İstanbul’dan teklifler aldım.”
Mehmet Salih Hacısalihoğlu, Bayburt'taki öğretmenlik yıllarında da sahneyi terk etmeyecek zamanın Çoruh sinemasının komedi oyunlarının başrollerinde hep sahnede olacaktı.
“Bayburt’ta 1950’li yıllarda kahramanlık oyunlarında iki kişi ön plana çıkardı: Osman Okutmuş ve Nihat Köklü. Komedi oyunlarında ise bir kişi rakipsizdi: Cemil Altay. Ben de Cemil Altay’ın yanına ikinci bir kişi olarak eklendim. Çok oyunlar sahneye koyduk. Öğretmen Okulu’nda öğretmenlerimizle sahne alıyorduk. Biz öğretmen olunca da öğrencilerimizle sahneyi paylaşmaya başladık. Ben 60’lı yıllarda da çok oyun sahneye koydum. İsmini hatırlamıyorum ama bir oyunda Kaymakam Sebahattin Çakmakoğlu ve Osman Okutmuş gülmekten kırıldılar. Oyun sonunda beni tebrik ettiler, sohbetimiz uzayıp gitti.”
Mehmet Salih Hacısalioğlu'nun unutulmayan bir rolü de 1963 yılında Çoruh sinemasında sahneye konulan “Müfettiş” adlı oyundaki Kaymakam rolü idi. Mehmet Salih öğretmen resimlerine de bizzat emek vererek sahne dekorunu hazırladığı oyunda Mehmet Fuat Akkoyunlu, Fahri Yılmaztürk, Cemil Kanber, Şinasi Çakır, Ferihan Keskin, Şehla Köprücü gibi isimlerle sahneye çıkmış ve unutulmayan bir başarıya imza atmıştı.
Bayburt Postası Gazetesi, 21 Şubat 1963, Sayı: 1224, sayfa 4
Tabela ressamı Mehmet Salih Hacısalihoğlu
1951 yılında Öğretmen Okulu ikinci sınıfta birkaç arkadaşı ile sınıfta kalınca Bayburt’a dönmedi. Erzurum Mumcular’da Ziya Mete’nin Bayburt Oteli ile anlaştı, orada kaldı, resim yapıp sattı, giderlerini karşıladı, para biriktirdi. Sonra bir tabela siparişi aldı, yaptı, çok beğenildi.
“Artık tabela ressamı olmuştum. O yıllarda Bayburt’ta nüfus memuru Emin Bey’in tabelaları meşhurdu. 50’ye 20 plakalar üzerine tahtadan tabelalar yapardı. Kırmızı-beyaz tabelalar ona aittir. Bunlar sadece yazıdan ibaretti. Ben fırçam ile resimler yapıyordum. Bayburt’ta o zamanlar Trabzonlu Ali Saraç’ın da birkaç yerde resimli tabelaları vardı. Bayburtlu olarak ilk ben yaptım resimli tabelayı diyebilirim.”
Mehmet Salih Hacısalihoğlu'nun 1960'lı yıllarda yaptığı resimli tabelalardan biri. Bayburt’un en eski pastanelerinden, günümüzde Bayburt Pastanesi olarak ikinci kuşak tarafından işletilen iş yerinin ilk tabelası.
Öğretmen Mehmet Salih Hacısalihoğlu
1953 yılında Öğretmen Okulu son sınıfta iken Bayburt’taki okullar onu istemeye başlamıştı. Tercihi eğitim hayatın başladığı Şair Zihni İlkokulu oldu. Tek hayali olan akademisyenliği hak etmişti, kaybettiği sağ gözü dolayısıyla sağlık kurulundan geçememişti.
“Akademiye rapor alamadığım için gidemedim. Necmettin Coşar ve Necati Alp çok uğraştılar ama olmadı, yönetmelik öyle idi. Akademisyen olamayışım içimde hep bir yara olarak kalmıştır ama akademisyenler yetiştirdim diyebilirim. Bayburt’ta da çok kıymetli öğrencilerim oldu. Bayburt’ta 20 sene öğretmenlik yaptım, yönetmeliğe aykırı olmasına rağmen talep dolayısıyla öğleden sonra mutlaka liselerde resim derslerine girerdim. Kiminin ilkokuldan, kiminin liseden derslerine girdiğim, unutamadığım öğrencilerim oldu. Salih Cengiz, Ahmet Çağıldak, Orhan Ardahan, Hüsamettin Koçan aklıma gelenlerden. Koçan şimdi gurur duyduğum bir ressam oldu. Ben onlara bu resim zevkini aşılayan kişiydim. Derslerde dünyaca ünlü ressamlardan, çizimlerinden bahsederdim. Bir de beni tanıyanlar bilir. Devlet 1 saatlik ders ücreti olarak 7 lira verirdi. Ben 10 liralık resim kâğıdını koltuğumun altına alır, gider sınıfta öğrencilerime dağıtırdım. Para sorunum olmazdı, çünkü tabeladan da kazanırdım.”
Mehmet Salih Hacısalihoğlu öğretmen, 1956 yılı yaz ayında öğrencileri ile Şair Zihni İlkokulu bahçesinde..
Milliyetçi Öğretmenler Derneği
“Öğretmenler yurt genelinde grev yapınca Bayburt’ta Milliyetçi Öğretmenler Derneği’ni kurduk. CHP’li olarak tanınan Hasan Türker, Cemal Soykan, Ekrem Özmen gibi arkadaşlarımla. Bayburt’un bir tarafı vardı. Bayburtlu herkes milliyetçi idi, hakiki yurtseverdi. Rahmetli Necati Alp sorardı, ‘lideriniz kim’, ‘hepimiz lideriz’ derdik, aferin alırdık. ‘Yaman gençlersiniz’ derdi. Memleket deyince burnumuzun direği titrerdi.”
Bir yaşanmışlık ya da fıkra
“Ecevit dönemi, devlet kanun çıkardı. Maaş alan herkesin ilkokul mezunu olması şart koşuldu. Hemen okullara müracaat ettiler. Yaşlı yaşlı adamlar gelip sıralara oturdular. Rizeli Müfettiş var, Ekrem bey. Ben görevliyim. İmtihan sorularını dağıttım, sınıftaki herkesi tanıyorum, onlar da beni. Hepsi işlerinde mahir ama diplomaları yok. Tahtaya 10 soru yazdım, cevaplarını yazın dedim. Hemen bana laf attılar, ‘Kamil Ağa’nın oğlu haydi bakalım yardım et hepimize.’ Müfettişe rica edip dışarı çıkmasını sağladım. Soruları anlatıyorum, anlatıyorum ama birkaç kişi hariç anlayan yok. Neyse hepsi halletti, üç kişi kaldı. Bir türlü yapamıyorlar. Sınıftaki diğerleri onlara çıkışıyorlar: ‘Ayıpdur arhadaşlar, siz de heç çalışmadan gelmişsiz’. (Kahkaha atıyor.)
1975 yılında tayin ile İstanbul’a göçtü. Eyüpsultan’da İslambey İlkokulu’nda 3 ay kadar çalıştı. Daha sonra Fatih İlçesindeki Hattat Rakım Ortaokulu’na tayini çıktı. 1981 yılında emekli oldu. Bayburt’la ilgisini hiç kesmedi. Dernek faaliyetlerine katıldı. 90’lı yıllarda Haber 69 Dergisi’nin kapak çizimlerini gerçekleştirdi.
“Osman abinin torunu işte hayatımı sana anlattım. Bana ressam denmez aslında, çünkü akademide ilerleyemedim. Eğitim alamadım, gözümün sağlığı dolayısıyla. Güzel işler yapmaya çalıştım. Ve şununla bitireyim. Ancak düşününce gözümün görmediğini anlardım. İnce işlerde, resim çalışmalarında hiç hissetmezdim. Allah’ın hikmeti işte bu. Bayburt’u çok ama çok severdim, halen de gözümde tüter.”
***
Notlar:
1) Bu hayat öyküsündeki bilgileri 5 Şubat 2022 Cumartesi günü Mehmet Salih Hacısalihoğlu ile kızı Ayşen hanımın yardımıyla telefonla gerçekleştirdiğim görüşmeden edindim. Görüşmenin yapıldığı günü takip eden günlerde kendisinden bir telefon aldım. Otobüsle bana çalışmalarından gönderdiğini haber ediyordu. Atatürk’ün Kocatepe sırtlarındaki o meşhur pozunu büyük boyutta yapmış ve çoğaltarak üç adet göndermişti. Birini bana hediye etmişti, diğerlerini Bayburt Belediyesi ve Şair Zihni İlkokulu'na teslim edecektim. Emanetlerini ilgili yerlere aldığım gün teslim ettim, bana ait olanı da gururla muhafaza ediyorum. Ve Mehmet Salih Hacısalihoğlu öğretmen bu görüşmeden 42 gün sonra 19 Mart 2022 günü 87 yaşında hayatını kaybetti. 20 Mart 2022 günü İstanbul’da defnedildi. Bu durumdan fazlaca etkilendim. Araya başka çalışmalar da girdi. Çok uzun bir dönem bakamadım.
2) Haberde yer alan tiyatro sahnesinden çekilmiş fotoğraf Ferihan Keskin Batmaz arşivinden alındı.