Bayburt Ülkü Ocakları, İstanbul’ un fethinin 558. yılı münasebetiyle bir seminer düzenledi. Seminere konuşmacı olarak katılan İl Genel Meclis Üyesi Süleyman Burç, İstanbul Fethi’nin gerçekleştiği 1453 yılından günümüze kadar yaşanan süreci değerlendirdi. Konuşmasında fethin önemine değinen Burç, fethin manevi yönünün yaşatılması gerektiğini ifade etti.

İstanbul’un Fethi’nin dünya tarihi açısından da önemini vurgulayan Burç, fethin ‘bir çağın kapanıp yeni bir çağın açılması’na sebep olan fethin dünya tarihinde önemli bir yere sahip olduğunu söyledi.

“İçerisinde bulunduğumuz bu ayın biz Türk Milletini İslam düşmanlarını Türk düşmanlarına karşı kazandığımız çağ açıp çağ kapatan, delinmez duvarları delen yüzyıllardır yanan kin ateşinin söndürüldüğü Peygamberimizin hadisine mazhar olan zulüm duvarını daha 22 yaşında yıkan Sultan Fatih’e ve onun şerefli Türk-İslam askerine selam olsun” diyerek sözlerine başlayan Burç, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

“İstanbul’un fethi yalnız kuvvetin kuvvetsize galebesi şeklinde telakki edilemez. Faziletin faziletsizliğe, üstün ahlak ve medeniyetin yozlaşmış ahlak ve medeniyete galebesidir. Nitekim halifeler döneminde Anadolu’ya gelen ve sonunda başarısızlığa uğrayan bir Arap kumandanına hitaben Hz Ömer “Üzülmeyin Diyar-ı Rumu Müslümanlar tarafından fethedilecektir. Efendimiz Hz Muhammet’imizin (sav) hadisi hakkında şöyle bir tespitte bulunmak gerekir. Fatih Camisini ziyaret edenler şadırvan kapısı duvarında şu mealde bir hadisi şerif görürler. “ İstanbul elbet bir gün fetholunacaktır. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, onu fetheden asker ne güzel askerdir.” Peygamber efendimizin fetih hadisi olarak bilinen bu sözlerini Büşrül-i Ganevi hazretleri rivayet etmişlerdir. Bu zatın Yüce İslam Peygamberinden bizzat işittiğini oğlu Abdullah nakletmiştir. Fetih hadisi Hz Peygamberden bize intikal eden sahih hadislerdendir.

"İstanbul'u bir çok hükümdar fethetmek istemiştir"

"Birçok İslam hükümdarı bu hadisin vaat ettiği manevi feyze ulaşmak için kuşatmalar yapmış; ancak bu fetih Fatih Sultan Mehmet Han’a nasip olmuştur ve kendisi “Fatih” unvanını hak etmiş ve kahraman askerleri de “Nimel- ceyş” (Ne güzel asker) olmaya liyakat kazanmışlardır.Allah’ın resulünün methettiği komutan Sultan Muhammet Fatih Han bu güzelliği nerden almış? Bu methu senaya nasıl mazhar olabilmiş ona bakmalı, burada hikmet aramalıdır. Bir Hadis-i Şerif’te; “Yeryüzünü küfür kaplamadıkça ve her yerde küfür ve kafirlik yayılmadıkça Hz Mehdi gelmez, o benim Ehl-i Beytimdendir. O insanların ihtilaf içinde oldukları ve içtimai sarsıntılar içinde bulundukları zamanda çıkar daha önce zülüm ile dolu olan dünyayı adalet ve insaf ile doldurur."



  -

İstanbul, Türklerin elinden çıkar mı?

"Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethettikten sonra zindandaki bütün insanları serbest bırakır. Fakat onların içinde meşhur bir kâhin vardır ve ona sorar: “ Sen neden zindana atıldın diye. Kahinde: Kumandan bana fal baktırdı. Bak bakayım İstanbul Bizans’ın elinden çıkacak mı diye. Bende baktım ve sonrasında İstanbul’un genç bir kumandan tarafından alınacağı söyledim ve görüyorum ki fal doğru çıkmış. Bunun üzerine Sultan Fatih şaşırır ve kahine sorar: Peki bak bakayım İstanbul Türklerin elinden çıkacak mı? Kâhin baktığı fal sonucu: Sultanım İstanbul, Türklerin elinden savaş yoluyla çıkmayacaktır; fakat aranızda fesat artar, şahsi menfaat ön planda gelirse, yabancılardan medet umanlar ve mallarını yabancılara satanlar çoğalırsa İstanbul sizin de elinizden çıkabilir” der. Bu hadiseyi günümüzde yorumladığımızda bizlerin hangi “son”un beklediğini göreceğiz. Bugün Fatih’in mirasının üzerinde oturan bizler ona ve ecdadımıza ne kadar layığız? Fethedilen topraklarda artık ecnebi dolaşmakta ve tarihi emellerine adım adım yaklaşmaktadırlar. Daha düne kadar Ayasofya’da ayin düzenlemek istemişlerdir. İstanbul’umuzda misyonerlik faaliyetleri her geçen gün artmaktadır. Neden Arap Kralları boğazın kıyısında villalar, araziler satın almaya çalışmaktadır? Ve soracağımız birçok soru…"