Yok beyin ölümünden söz etmiyorum; bunların beyinleri ölmemiş, koşullanmış, ezberlere kalıplara sokulmuş, o kalıplar dışındaki düşünceleri ve dünyaları reddetmektedirler.
Beyinlerindeki düşünce odağını inanç fethetmiştir. O ne derse odur, onun dediğinden şaşılmaz, korkulur, ayıp sayılır, ihanet bilinir.
Böylece bir kısır döngü, bir kendini yineleme, bir yeterli sanılı yetersizlik ve sonunda düşünce ölümünün gerçekleşmesi.
Olan budur...
Bu gibiler aykırıdan korkarlar, ayrıdan ürkerler, karşıdan nefret ederler.
Birey olamazlar, kişilikli hiç olamazlar. Sürüden biri olmak, çobana inanıp güvenmek, hatta kutsamak çobanı... Durumları budur net olarak.
Düşünce ölümü gerçekleşmiş olan böylelerine şok sağaltım yöntemleri, dürtüklemeler gerekir. Onlar öncelikle, sürülerinden ayrılacak bilinç ve uyanıklık düzeyine getirilmeli.
Bu uzun erimli, ısrar ve sabır gerektiren bir uğraştır.
Düşünce ölümü gerçekleşmiş olanlar özgür düşüncelere ancak bu yollardan döndürülebilirler.
Böyle bir döndürmüşlüğünüz yoksa, sorgulayın kendinizi, sorumlusunuz.
VE BİR ŞİİRİMİZ GİZ AÇIMLARINA DOĞRU
Bir şiir ekleyeyim diyorum yazıma, son şiirlerimden olsun, henüz kitaplara girmeyen… Bir de çizim ekleyeyim ona.
Göze alabildiğim giz açımları
En yakınımdaki uzak
uzak ki öğretici bir acı
elimde küre, falsal çizimler
uzaduyum yoluyla algıma düştü
ve denizde bir nokta ki yerinde duramıyor
sandal salınımından beslenen umut
Kapılmıştım atıldım umarsız
yoz bırakmadım işledim yeteneğimce
toz bırakmadım ardımdan gelenlere
buz bırakmadım söz sokaklarında
koz bırakmadım rakip elinde
kız bırakmadım gönlü kırılmış
Ben ki boşluğu gövdesinden büyük ağaç
İçsel ortamımda çekişmeler
özsel tarih şeridinde duraklarım
çekinik söz açımlarının ardı sıra
eski bir olagelim
bir karşıtlık odağı
etkisi buralarda
kendisi teey oralarda.
Bakma sesimin hırgür çıktığına
çoook azdır çoook
göze alabildiğim giz açımları.