Beklemek… Özlemle, korkuyla, kaygıyla, merakla, sıkıntıyla, ıstırapla, gerilimle ve de içi içine sığmayarak…
Beklemek, ömrün kaçta kaçıdır hesap ettik mi? Hesaba değer oysa…

Beklemek… Kaçının sonunda kavgalar koptu, kaçında sarışmalar, konuşmalar, barışmalar oldu? Kaçının da sonu olmadı, yani bekle ha bekle…

Beklemek… En çetin olanlarını şöyle bir sayalım mı? Ameliyathane kapısında, cezaevi görüş kuyruğunda, mahkeme koridorunda ve özel kalemlerde…

Zamanla bir pazarlıktır bekleme, zamanın ağırlaşmasıdır. Saatlerin, dakika ve saniyelerin gerçek süresinin üstünde bir değere ulaşıp insanın üstüne ağırlık olarak çökmesidir.

Beklemek deyince, “bekletmek” gelir hemen akla… Ne zulüm iştir… Ne fütursuz, acımasız, sorumsuz, duygusuz bir iştir… Kabalıkların doruğudur bana göre, bekletmek… Bürokratik bekletmeler vardır bir de, bekletme işinin en namussuzcası… Keyfi, hoyrat, böbür böbür, sabrı tüketen, devlete ve yurda küstüren, deli eden, eziyet simgesi...

Kendimizdir kimi zamanda beklediğimiz… Kendisiyle buluşabilmek derin insanların çabası, çilesi, ereğidir. Bir diğer kendiniz vardır, sizden ayrı gezen siz… Onu bekler durursunuz, çağrılarınız olur yanık ve yalvaran… Gelir mi? Gelir arada, ancak gider yine, sizi içinize kapatmamak için çekip gider.

Ve beklemeden türeme, “Beklenti” diye bir sözcük var dilimizde… Beklemenin disipline edilmiş, hesaplısı, kitaplısı, ussalı… Şiirlemişim beklentiyi “Belirgin Beklentimiz” başlığı ile ve bir şiir kitabıma da koymuşum. Onu sunalım beklentinin içini azıcık açma uğruna:

Biz 
İkimiz 
Kurulurken evimiz 
Belirli beklentimiz. 

Biz 
Üçümüz 
Büyürken küçüğümüz 
Belirdi beklentimiz. 

Biz 
Dördümüz 
Özveride ikimiz 
Belirgin beklentimiz.

Azerbaycan’da beklemenin doğalına “gözlemek” diyorlar, can yakan, şiddetli olanına ise “intizar”…

İntizar deyince, belki bazılarımızın yâdına şimdi “Çiçeklerin çekir gözü intizar” dizeleri geldi. Bestesini sıkça dinlediğimiz bu şiir Nigâr Refibeyli’nindir (1913-1981) (Yazarlar Birliği Başkanı Anar Rıza’nın anası ve şair Resul Rıza’nın eşi)… Bu şiirin kimi yerlerini paylaşayım:

Ala gözlüm, senden ayrı geceler
Bir il kimi ( yıl gibi) uzun olur neyleyim?
Bağçamızda qızıl güller her seher
Tezden açır vaxtsız (vakitsiz) solur neyleyim?

Nergizlerin gözü yaşla dolanda,
Benövşeler (menekçeler) baxıb qemgin (gamlı) olanda,
Qerenfilin (karanflilin) gözü yolda qalanda,
Yasemenler saçın yolur neyleyim?

Çiçeklerin çekir gözü intizar
Ayrılıqdan beter dünyada ne var?
Yaz axşamı seni bil ki, bu Nigar,
Hezin-hezin (hazin) yada salır (hatırına getiriyor) neyleyim?

Bizde de “intizarlı” şiirler var, onlardan birinin bir dörtlüğü ile bitirelim bekleme yazımızı. İçli Şairimiz Kemalettin Kamu şöyle seslenir sevgilisine:

Sevgilim güvenme güzelliğine, 
Senin de saçların tarumar olur; 
Aldanma talihin pembe rengine, 
Hayatın uzun bir intizar olur.