Bayburt Postası - Büyük Birlik Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ünsal Karabulut, yeni sistemde ne askeri, ne yargı, ne Cumhurbaşkanı, ne de basın ve medya vesayetinin olmayacağını, yetkinin millete geçeceğini söyledi.

Teşkilat gezileri kapsamında memleketi Bayburt’a da gelen Karabulut, referandum süreci hakkında değerlendirmelerde bulundu. 

Suriye ve Irak'ta yaşanan gelişmelerin Türkiye ile bağlantısı olduğunu ifade eden Karabulut, “Türkiye'nin güvenliği Kerkük'ten, Musul'dan, Halep'ten Kıbrıs'tan, Batı Trakya'dan, Kırım'dan ve Karabağ'dan geçer. Buralar güvende değilse sıkıntı ve problem varsa soydaşlarımız, dindaşlarımız, huzur ve güven içerisinde değilse Türkiye Cumhuriyeti devletinin aleyhine gelişmeler zuhur ediyorsa biliniz ki bu, ileride Türkiye'nin beka sorununu direk ilgilendirir. Bizim buralara duyarsız kalmamız asla mümkün değildir.” dedi.

Irak'ın Kerkük kentindeki il meclisinin tek taraflı kararıyla resmi kurum ve kuruluşlara Irak bayrağının yanında Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) bayrağının da asıldığını söyleyen Genel Başkan Yardımcısı Karabulut, “Aynı zamanda Kerkük Valisi'nin imzasıyla 14 Mart 2017'de tüm kamu dairelerine, 'Arapça yanında Kürtçe de kullanmaları ve yazışmaları elzem olmuştur. Zira bu kurala uymayan kişi veya daireler, kanuni yollarla cezalandırılacaktır.' yönündeki açıklamalarıdır. Hem Suriye'nin kuzeyi başta olmak üzere Suriye'de hem Irak'ta, Arap, Kürt, Türkmen, bütün kardeşlerimizin huzur ve barış içerisinde kardeşçe yaşamalarını arzu ediyor ve temini için ne gerekiyorsa o desteğin verilmesinin doğru olacağına inanıyoruz. Burada kim ki kendi egemenliğini kurmaya kalkar ve buna dayanarak, başta Türkmen ve Araplar olmak üzere diğer unsurlara karşı asimilasyona ve hakimiyet baskısı kurmaya kalkarsa biz bunların karşısında oluruz.” diye konuştu.

Türkiye'nin yaşanan gelişmeler karşısında sessiz kalmaması gerektiğini vurgulayan Genel Başkan Yardımcısı Karabulut, "Türkiye’nin bu yaşanan gelişmelere sessiz kalması ya da 'bunları doğru bulmuyoruz' veya 'kaygı verici gelişmeler' şeklinde geçiştirmesi kabul edilemez. Türkiye ve Dışişleri, bu konuda çok daha açık ve net olarak tavrını belirtmeli ve bu iki hadise devam ettiği sürece hemen yaptırımlarını devreye sokmalıdır.” ifadelerini kullandı.

“Talabani ve Barzani’nin geçmişten bugüne kadar hem Türkiye’ye, hem Türkmenlere, hem bölgedeki Arap ve kendilerinden olmayan Kürt gruplara karşı nasıl hainlikler yaptığını nasıl zulümler yaptığını biliyoruz.” Diyen Genel Başkan Yardımcısı Karabulut, “Bundan sonra buna müsaade edilmemelidir. Türkiye bu konuda Ekonomik, siyasi ve kültürel, askeri yaptırımları da devreye sokarak gereken tüm adımları atmalıdır. Türkmen şehri olan Kerkük’ün bir grubun eline geçmesine asla müsaade etmemelidir.” dedi.

Karabulut açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Suriye’nin Kuzeyindeki gelişmelere de baktığımız zaman, Münbiç’ de PYD varlığının devam ediyor olması, Rakka Operasyonunda Türkiye’nin devre dışı bırakılmaya çalışılması, ABD, Rusya yetkililerinin buralarda kaçamak cevap vermesi ve kaçak güreşmesi diğer taraftan PYD ve YPG’ ye silahlı eğitim başta olmak üzere tüm desteği verdiği açıktır. Hem ABD, hem Rusya oralarda hava üstleri, Helikopter pistleri yapmakta ve onları aktif olarak kullanmaktadır. PYD ve YPG ile açık ve net bir şekilde ittifak halinde oldukları görülmektedir. Türkiye burada ABD ve Rusya’ya açık bir şekilde tavır koymalı. Bunu kabul etmeyeceğini, buna sessiz kalmayacağını sonucu ne olursa olsun asla müsaade etmeyeceğini ve gerekli müdahaleyi edeceğini bildirmelidir. Başta Irak Türkmen Cephesi olmak üzere buradaki Türkmen kardeşlerimize bu zamana kadar verilen destek yeterli olmamıştır. Başta askeri destek olmak üzere her türlü destek sınırsız ve sonsuz bir şekilde sağlanmalıdır.”

Karabulut, Referandum sürecinde olumlu gelişmelerin yaşandığını "Evet" ve "Hayır" kampanyası yürüten herkesin bu milletin vatandaşları olduğuna değinerek, Büyük Birlik Partisi olarak herkesin tercihine saygı duyduklarını söyledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, halk oylaması stantlarını ziyaretini hatırlatan Karabulut, şu ifadeleri kullandı:

“Sayın Cumhurbaşkanı'nın dün İstanbul'da 'evet' kampanyası yürüten çadır ziyaretinden sonra 'hayır' kampanyası yürüten çadırı da ziyaret etmiş olması ve buradaki vatandaşlarımızla sohbet etmiş olması, gerçekten olumlu ve sevindiricidir. Burada Cumhurbaşkanı'na yöneltilen sorular, doğru sorular değildir, bunlar ayrımcılıktır, bu ülkede ayrımcılığı, mezhepçiliği, etnik kökenciliği, hiç kimsenin kaşımasına gerek yok. Bunlar doğru şeyler değildir çünkü Türk'ü, Kürt'ü Çerkez'i, Zaza'sı, Boşnak'ı, Alevisi, Sünni’si, doğulusu ve batılısı hep birlikte büyük Türk milletidir ve herkesin bununla gurur duyması lazım. Sonuna kadar sahip çıkması lazım. Sayın Cumhurbaşkanının dediği gibi, “Hacı Bektaşi Veli de bizimdir, Hacı Bayram Veli de bizimdir, Yunus emre de Mevlana da bizimdir. Yavuz Sultan Selimde, Fatih Sultan Mehmet de ve Atatürk de bizimdir. Bu değerle ortak değerlerimizidir. Bu değerlerimize hepimizin sahip çıkması gerektiğini söylüyorum."

“16 Nisan da milletimiz bir karar verecektir.” diyen Karabulut, “Evet’in milletimiz, devletimiz ve ülkemiz için daha doğru olduğuna inandığımız için ‘Evet’ tercihinde bulunduk. 16 Nisan’a kadar tüm gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Karabulut, şunları söyledi:

“‘Hayır’ cephesinin bu 18 maddelik referandum paketine karşı itirazlarının 3 noktada yoğunlaştığını görmekteyiz. Bunlar üniter yapının bozulacağı, tek adamlık ve meclisin yetkililerinin elinden alındığı ve meclisin Cumhurbaşkanı tarafından fesih edileceği iddiaları vardır. Bu iddialarının üçünün de doğru olmadığını ifade etmek istiyorum. 3. Madde ne diyor: Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Bu madde burada durduğu sürece hiç kimse üniter yapı bozuluyor yada bozulacak hamasetiyle karşımıza çıkmasın. Milletimizi de aldatmasın. Bu madde de dururken Üniter yapının bozulacağından bahsetmesin. İkinci iddia ise tek adamlık. Yürütmenin başı Cumhurbaşkanı olacağı için, partili olursa ve aynı partide mecliste çoğunluğu elde ederse mevcut siyasi partiler ve seçim kanunu ile birlikte milletvekillerini de o belirleyeceği için yasama üzerinde bir hakimiyet kuracağı iddiası var. Mevcut 18 maddelik pakette bile bu doğru değil. Özellikle Evet çıktıktan sonra çıkarılacak uyum yasalarıyla birlikte biz seçim kanununda ve siyasi partiler yasasında ciddi değişiklikler yapılacağını ümit ediyoruz. Başbakanın barajın düşürüleceği ile ilgili açıklamaları ümit vericidir. Sadece barajın düşürülmesi yetmez barajın sıfırlanması gerekir. Bununda ötesinde siyasi partiler kanunu ve seçim yasasının tam olarak demokratik hale getirilmesi gerekiyor. Meclisin yetkilerinin elinden alındığı ve seçime Cumhurbaşkanı tarafından götürüleceği iddiaları da var. Orada da kafa karışıklıklarına sebep olunuyor. Madde çok açık. Meclisin yetkileri elinden alınmıyor. Tam tersine meclis ana görevi olan yasama görevini güçlenerek muhafaza ediyor. Yeni sistemde kuvvetler ayrılığı net bir şekilde mevcuda göre ayrılıyor. Yürütme yasamanın içerisinden çıkıyor. Yasama ise sadece yasa yapma ve denetleme görevine dönüyor. Meclisin yasa yaptığı konuda Yeni getirilen sistemde Cumhurbaşkanı kararname çıkartamıyor. Çıkartsa bile düşüyor, meclisin çıkartmış olduğu yasa geçerli oluyor. Mevcut Anayasada Cumhurbaşkanı bu yetkisi var. Anayasanın 104. Maddesi Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin yenilenmesine Cumhurbaşkanı karar verebilir diyor. Burada bir keyfiliğin söz konusu olması mümkün değil. Bu bir fesih değil, Türkiye Büyük Millet Meclisini seçime götürmektir."

“Büyük Birlik Partisi olarak mevcut Anayasayı çok inceledik” diyen Karabulut, “Hem de yeni getirilen 18 Maddelik sistem değişikliği ne getiriyor ne götürüyor bunların hepsinin üzerinde tek tek çalıştık. Ondan sonra 16 Nisan’da getirilecek olan sistemin hem devletimiz hem de milletimizin daha doğru bir sistem olduğunun kararını verdik. Büyük Birlik Partisi devletin bekası, ülkenin bütünlüğü, milletin istiklali ve istikbali için bunları önceleyerek 'evet' dedik. Yeni sistemde ne askeri, ne yargı ne Cumhurbaşkanı ne basın ve medya vesayeti olmayacak. Yetki millete geçecek. Millet seçecek. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu beyin söylemiş olduğu “Biz 16 Nisanda Cumhurbaşkanı seçmeyeceğiz” cümlesi çok doğru. Biz 18 maddelik anayasa teklifini oylayacağız. Milletimiz ‘Evet’ derse Türkiye yeni sistemle yönetilmeye başlayacak. ‘Hayır’ derse mevcut Kenan Evren sistemiyle darbe Anayasasıyla yönetilmeye devam edilecek. Bu da milletin tercihi. Milletin kararına saygımız sonsuzdur” şeklinde konuştu.

Karabulut sözlerini şöyle tamamladı:

“Tek adamlık ve dikta rejimi oluşacak denmesi millete hakarettir. Bu millet diktatörlüğe tek adamlığa izin vermez. Bunu yapmak isteyene yol vermez. Bu milletin sağduyusuna güvenmek gerekir. Bu millet her zaman doğrusunu yapmıştır. En büyük baskılara rağmen 1950 seçimlerinde Adnan Menderes seçilmiştir. 1960 ihtilalinden sonra yapılan seçimlerde Demokrat Partiyi seçmiştir. 1980 darbesinden sonra halk Turgut Özal’ı seçmiştir. Bu sistem geçtikten sonra Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacak. Cumhurbaşkanlığı adayları çıkacak. Orada millet kimi isterse onu seçecek. Parlamentoda da kimi temsil etmesini istiyorsa o partiye ya çoğunluk verecek ya da hiç vermeyecek. Milletimiz her dönem doğru kararlar vermiştir.”