Gazetemiz yazarı Faruk Nafiz Kılıçalan’ın dördüncü şiir kitabı Esrik Mısralar, İskenderiye Yayınları’ndan 128 sayfa olarak okuyucu ile buluştu.
Kitapta iki Bayburtlu kadın şairin Beşiroğlu mahlası ile şiirler yazan Faruk Nafiz Kılıçalan hakkında görüşleri yer alıyor.
Şair Ressam Nuran Müftüoğlu Güler kitaba yazdığı takdim yazısında Kılıçalan’ın şiir dünyasını ele alıyor.
“Şiir serüvenine olgun yaşlarda başlayan ya da okuyucuyla buluşturan Faruk Nafiz Kılıçalan (Beşiroğlu), önce divan edebiyatına gönül vererek zoru seçmiş ve aruz ölçüsü ile ağdalı bir dille şiirler yazmıştır. Daha sonra hece veznine geçiş yapmıştır.
Şiir konuları, genelde düşsel bir sevgilidir. Derin ve zengin duygu selini bu yolla çavlanlara dönüştürür. Şiirlere dökülen bu yol ne güzel bir yoldur. Kimi dizelerinde sevgilinin göz rengi yeşildir, kimi bulut, kimi yağmur, kimi “menemşe”; kimisinde "zil karası"dır. Sevgili yerine göre huysuz, yerine göre çok soyludur. “Yar”, der bazen:
Öyle has öyle bir cana yakınca
Canımın cananı yarlarındandı
Heyecan dolardım ona bakınca
Şu vasat dünyamın arlarındandı
“Aşımıza başımıza kar yağdı
Piyasa yıldızı ayçiçek yağdı
Haramiler halkı sinsice sağdı
Bebeler kıtlığa karıldı Hocam” der.
Bazı şairlerin başarılı benzeklerini (nazire) yaparak kendi şiir dünyasını zenginleştirir.
Bu akşam sendeyim gözümsün hancı
Muhabbet menünü say yavaş yavaş
Dertlerim dağ gibi kalbimde sancı
Geceyi edelim pay yavaş yavaş
Her türlü öz duygusunu içtenlikle ve pervasızca dizelere döken şairimiz öz eleştirisini yapmakta da alçakgönüllü ve ustadır. Okuyucu, onu bazen bir saray şairi bazen de halk ozanı olarak görebilir.
Rindi anın deminde muştu dille buluştu
Tazelendi anılar çapraz düştü yıldızlar
Yürek çimdiklenirken kalem nazmı cımbızlar
Hoş geldin bize bahar aşk yürekte tutuştu.
Şiirini özgün bir biçime oturtmuş olması ve üretkenliği ile hedef kitlesi onu, önemli bir yerde konumlandırmıştır. Şairimizin başarılarının devamına inanıyor, bol okurlar diliyorum."
Kitaba önsöz yazan eğitimci şair Gülten Katırcı Tomurcuklu da Beşiroğlu'nun Bayburt'a olan derin sevgisine ve bu sevginin şiirine yansımalarına değiniyor:
"Beşiroğlu şiir dünyamıza “imza”sını atmış bir şair, kendine özgü sağlam bir yol çizmiş. Şiirlerindeki tema çeşitliliğinde kültürel çevre zenginliğinin (Köy Enstitülü bir babanın oğlu olmak) yanında, çok okuyan, araştıran ve en çokta duygu dünyasındaki zenginliğin etkin olduğunu söylemeliyim. Varoluşla ve tüm yaşamsal alanlara yönelik zengin şiirler üretmiş olmasından bu kanıya varıyorum. Gelenekten, güne ve geleceğe çok geniş bir kültür çizgisi izlemesi takdire şayan. Kültür ögelerine yer, tarih, isim vererek, zamanın değerlerine vefa duygusuyla kusursuz yaklaşıyor. Dolayısıyla bilgi birikiminin çok sağlam ve geniş olduğuna tanık oluyoruz.
Dediler, söyle gel eski dilleri
Bu dilin Bayburdî sözligi hani
Sarıgız üzünde peri çilleri
Mahyüzlü ceylanın yüzligi hani...
bir diğeri;
Çıktım sıla yoluna uca bir dağa geldim
Hemi üryan tump ayak surdan geçmeğe geldim
Savrulup yel de müphem sere serpe nizamla
Bayburtlu Zihni ile piri seçmeğe geldim
Dörtlüklerinde örneklendiği gibi Ata toprağından kopmadığını, değerlere sahip çıkıp yaşattığını bir çok şiirinde görüyoruz. Yine aşağıdaki dörtlük siyasi/ toplumsal temalı şiirlerdeki ustalığını gösteriyor
Ne cumhur, ne millet hepsi palavra
Tencere partisi kuruldu Hocam
Kırk milyon vatandaş oldu kadavra
Bağrına kelepçe vuruldu Hocam.
Beşiroğlu şiirinde geçmişten bugüne çok geniş boyutlu bir dil kullanma becerisini gösteriyor. Asya Türkçesinden, Arapça, Farsça sözcüklere, Osmanlıcaya ve bugünkü Türkçeye kadar uzanan geniş bir dil yelpazesine sahip. Hatta unutulmaya yüz tutmuş sözcükleri dipnotları vererek şiirinde rahatlıkla kullanabiliyor.
Şairin bir diğer ustalığı, hemen hemen yaşamın her alanına ilişkin kendi tarzını ortaya koyan şiirler kaleme almış olmasıdır. Evrenselden, yerele (yurtseverlik, ahlaki değerler, ulusal değerler, bireyin derin ruh çözümlemeleri, aşk, sevgi, barış gb.) değerleri önemseyişle incelikli ve estetik boyutuyla sergiliyor şiirinde. Siyasi/politik ve sosyal içerikli şiirlerdeki taşlama/yergilerindeki ustalığı, mistik/metafizikle ilgili şiirlerindeki uhrevi duygunun yüksekliği, kavram ve terimleri bilgece kullanış becerisi de derin bilgi birikiminin kanıtı.
Kanımca müziğe olan tutkusunun bir yansıyışı ya da ikisi birbirini tamamlayan iki sanat alanı şairin benliğindeki bir başka güzel özellik. Şiirlerinin bestelenmiş olması bunun bir kanıtı. Umarım kendisi de müzikle bu kadar iç içeyken besteler yapabilsin. Şiirinin biçim olarak kendine özgü bir tarzı var. Her ne kadar geleneksel usullerin birçoğunu kullanıyorsa da en çok dörtlükler kullanması ve kafiye (uyak) konusundaki ustalığı şiirine müzikalite katıyor. Böylece şiir kolaylıkla belleğimize yerleşleşiyor; iz bırakıyor. Kimi zaman bir nihavent şarkı, kimi zaman bir hasret türküsü, kimi zaman içimizi ezen bir ağıt…
Hayatın gitgide bozuldu tadı
Esmiyor bağrıma cananın badı
Gurbette yakıyor sevgili yadı
Gönül eyleyecek zaman kalmamış
Dörtlüğündeki müzikal sesleniş şarkı olup dilimize dolanıyor.
Hece vezninin 11’li kalıbını çokça, kimi şiirlerinde 14’lü ölçüyü de ustalıkla kullandığını söylemeliyim. Hece düzenini, sayısını tutturma kaygısı olmadan, şiirin estetik ve tema olgusunu hiç zorlamadan ustalıkla yerleştirmiş sözcükleri. Dizeler ses ahengiyle akıp gidiyor.
Bakma gözlerime söveden gizli
Beni hayallere sal akşamüstü
Gözleri zeytûnî kahve pekmezli
Beyhût içsellerde kal akşamüstü.
Akşamüstü şiirinde 11’li dörtlüklerin müzikal akışı bestelenmiş bir şarkı gibi zengin uyum gösteriyor. Şarkı söylercesine geçiyoruz dizelerden. Yine türkü olup dile düşecek dizelerle ne güzel sesleniyor şair;
Hasretiyle yandık bir vefâsızın,
Salıver yılkıya kır atı bizim
Yadıma gölgesi düştü ansızın..
Asıver duvara suratı bizim.
"Esrik Mısralar" duygu dünyası çok zengin ve incelikle dolu, düşün dünyası hayata bakışı ile donanmış, alanında yetkin bir kalem olan BEŞİROĞLU’NUN şiirlerini bizlerle paylaştığı son yapıtı. Umarım çok okuyucuya ulaşsın, yolu açık olsun."
Öte yandan Faruk Nafiz Kılıçalan'ın Esrik Mısralar adlı kitabı internetten online satış yapan adreslerden temin edilebileceği gibi Bayburt'ta Purut Kitabevi'nden de satın alınabilir.