Bayburt Postası - 1955 doğumlu Turan Başağa, 38 yıllık edebiyat öğretmenliğinin ardından Karasakal mahallesindeki babaevinde kurduğu tezgâhta ahşaptan ev eşyaları üretiyor.
Ahşapla tanışıklığının çok küçük yaşlarda başladığını söyleyen Turan Başağa, doğup büyüdüğü evde babasına ait bir tezgâhın bulunduğunu, babası Mehmet Başağa’nın uzun yıllar Semercilik caddesinde nalbur işletmeciliği yaptığını ve bu açıdan alet edevatın içinde olduklarını için bir yatkınlık oluştuğunu söyledi.
Babası Mehmet Başağa’nın yanı sıra amcası Milletvekili Dr. Zeki Başağa’nın da sürekli evinde tezgâhının bulunduğunu anlatan Turan Başağa, ahşaba olan yatkınlığın aileden gelen bir gelenek olduğunu belirtti.
Eski evlerdeki ahşap bölümlerin yoğunluğundan bahseden Başağa, “Eski evlerde bu bir gereklilikti. Her daim usta bulunmazdı. Herkes kendi işini yapardı. Babam da evimizde tamire ihitiyaç görülen kısımları kendisi onarırdı” şeklinde konuştu.
Turan Başağa, öğretmenlik yaptığı dönemlerde de ahşapla ilgilendiğini, emekli olduktan sonra ise ahşaba daha çok vakit ayırabildiğini ifade ederek, siparişe göre yaptığı işlerin yanı sıra dostlarına hediye amaçlı ürünler de yaptığını dile getirdi.
Açıldığında tavla, kapalı iken satranç görevi üstlenen orta sehpalar yapan Başağa, ağaçtan yaptığı lambası, çatıdan indirip tamir edip, zımparalayarak yenilediği sandalyesi ve masası ile otantik bir ortamda ahşaba şekil vermeye devam ediyor.
Çocukluğuna olan özlemin bir izdüşümü olarak ahşaptan kızak yaptığını, görenlerin sipariş verdiğini aktaran Başağa, ahşaptan yaptığı kızağın oturak kısmını tıpkı eskilerdeki gibi kemle yaptığını ve zil de takarak kızağa son şeklini verdiğini söyledi.
Öğretmenliğe Kütahya’da başladığını ve üç yıl orada kaldığını, bu sürede çiniyi yakından tanıma fırsatı bulduğunu ifade eden Başağa, oradaki dostları aracılığı ile edindiği çinileri de yaptığı eşyalarda kullandığını söyledi.
Haber ve Fotoğraflar: Murat Okutmuş