Bayburt Postası - Parti binasında yaptığı toplantı ile Bayburt Merkez, Aydıntepe ve Demirözü için isimler açıklayan İpek, destek istedi. Metin İpek, Bayburt merkezde Ömer Ergül ve Şahin Erdoğan, Aydıntepe’de Hüseyin Açıkgöz, Demirözü’nde Metin Kaymak’ı aday gösterdiklerini söyledi.
Demokrat Parti Bayburt İl Başkanı Metin İpek, daha sonra yapığı konuşmada, partililerini davalarına sahip çıkmaya davet etti.
İpek, Demokrat Parti’nin kuruluşundan bugüne kadar geçirdiği evrelere değindiği konuşmasında, “Artık zamanı geldi. Dönün yuvanıza, sahip olun haklı davanıza. Bu partide, bu şerefli davada bizim. Biz bu uğurda ne depremler, ne fırtınalar gördük. Vatanımıza ve aziz milletimize hizmetin bedelini, acıların en ağırını yaşayarak, Zincirbozanlarda, idam sehpalarında şehitler vererek ödedik” dedi.
İpek’in şu açıklamayı yaptı:
“1946’nın şafağında bir güneş gibi doğan, 1950’de ‘Yeter Söz Milletindir’ diyen, yüce milletimizin değişmez arzusunun sözcülüğünü yapan, Türkiye sevdalısı, büyük davaya gönül vermiş, imanla, inançla hiçbir bedel karşısında ruhunu satmamış, ağır bedeller ödeyerek, dik durarak haklı davasının mücadelesini vermiş, Türkiye’nin huzur ve refah devleti haline getirilmesi mücadelemizin temel felsefesi devam edecektir. Biz hep yaptık, hiç satmadık.
DP gaz lambasından elektriğe, kağnıdan traktöre geçişin, toprağın suya hasretini bitiren, açtığı her düzeyde okul ve üniversitelerle cehalete savaş açmış, ulaşım ağlarıyla, barajlarla, kurduğu fabrikalarla iki asır gecikmiş sanayi devrimini tamamlayandır. DP, ‘Şehirde ne varsa, köyde olacak, Edirne’de ne varsa Hakkari’de o olacak, gelişmiş ülkelerde ne varsa Türkiye’de o olacak’ diyerek Edirne’den Hakkari’ye kentlerimizden en ücra köylerimize kadar ülkemizi medeni hizmetlerle buluşturandır, donatandır.
Yanan ışıkta, çeşmeden akan suda, yürünen yolda, tedavi görülen hastanelerde, okulda, çalışan fabrikalarda damgası olan, karanlıktan aydınlığa geçmenin mücadelesini veren, yoksullukla, cahillikle savaşan, hür ve demokrat büyük Türkiye davasının adıdır DP.
DP; Celal Bayar, Adnan Menderes, Refik Koraltan, Fuat Köprülü, Fatin Rüştü Zorlu kurucularının girişimleri ile 7 Ocak 1946’da kuruldu. 387 milletvekili İstiklal Madalya sahibidir. Kurtuluş savaşında kıtalar oynamış yerinden. Bu şerefli insanlar o zamanın askerleri. Kaderin cilvesine, vefasızlığa bakın ki bir zaman geldi ve vatanını, bayrağını, dinini, milletini canından çok seven, onu koruyan milli iradeye namlu doğrulttular. Türkiye’ye çok yazık oldu.
İşte bu mazlum insanların isteklerine, arzularına kulak veren DP, ‘Ekmeksiz yaşarız ama hürriyetsiz, köle gibi yaşayamayız’ diyen millete, ‘Evet yeter artık söz milletindir, bu düzeni değiştireceğiz’ sözünü verirler ve ölüm pahasına mal olsa verdikleri sözlerini yerine getirirler. Çünkü onlar bu davayı, bu aziz milleti canlarından çok seviyorlardı.
İşte Türk Milletinin İrade Davası Bu
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kuran, savaşın ustası, barışın efendisi, tarihin kıskandığı lider, büyük insan Mustafa Kemal Atatürk’ü Anıtkabir’e indirirken Atatürk’ün başvekili Celal Bayar şu konuşmayı yapmıştı:
“Tütmez ocaklar, yetim kalan çocuklar, canla alınan bir devlet, kanla korunan bir millet olmasaydın olmazdı bu vatan Atatürk. Aziz Atatürk, şimdi seni kurtardığın vatanın her köşesinden gönderilen şehit kanlarıyla yıkanmış mukaddes vatan topraklarına veriyoruz. Bil ki hakiki yerin daima inandığın ve dayandığın Türk milletinin minnet dolu sinesidir. Nur içinde yat, ruhun şad olsun.”
Vatanı sevmek ona hizmet etmekle ölçülür. Ortadan yiyip kenarda dolaşanlar vatansever olamazlar. Vatanseverlik din, devlet, mukaddesat diyen bu haysiyetli, şerefli vatansever insanlara yakışır.
İdam sehpasına giderken milletine dua eden büyük insan
Şehit Menderes idam sehpasına giderken şu duayı etti: “Ey yüce Rabbim, öfken varsa bizden çıkar. Fani ömrümüzü zalimlerin darağacında tamamlayalım ama asırlarca yüce kitabımız Kuran-ı Kerim’i bayraklaştırarak omuzlarında taşıyan bu büyük milleti vatansız, devletsiz, ordusuz, bayraksız, sancaksız, ezansız bırakma Allah’ım. Bu millete yardım et Allah’ım. Sen her şeye kadirsin. Şahsıma gelince senin şahitliğin bana yeter Allah’ım.”
Demokrasi, özgürlük, adalet deyince ilk akla gelen siyasi yapı demokrat çizgidir. Demokrat misyonun temelinde aziz Türk milletinin duaları, niyazları, emekleri, çileleri, gözyaşları vardır. Bu ocakta inançlı dava adamlarının her türlü şahsi çıkarı bir kenara iterek, ülkesinin ve onun mübarek insanının hizmetinde olma saygıdeğer duygusu vardır.
Sağduyunun sesi DP
Aziz vatanımız şafağı olmayan bir karanlığa sürüklenirken, sınırlarının tartışıldığı, her gün şehit cenazelerinin geldiği, işsizliğin kol gezdiği, her evde iki işsiz, her mutfakta yangının olduğu, ahlaksızlığın yasalaştığı şu karanlık günleri bertaraf etmenin tek çaresi DP’dir. Bölünmüş, parçalanmış, kutuplaşmış, iki yakası kopmuş, millet olma duygusunu kaybetmiş ülkemizde siyaset kavga alanı değildir. Fırat’ın kenarında su arayan yetim kuzunun suyunu bulma işidir. Anadolu husumet değil, kardeşlik üretmeli. İl Genel Meclisi Üyelerimize kalpleri kırarak değil gönülleri yaparak, bu derdin dermanı, bu yaranın ilacı Demokrat Parti olduğunu dün olduğu gibi bugün de anlatmalıyız milletimize. Bunu yalnız partimiz için değil vatanımızın bölünmez bütünlüğü için, çaresizlerin çaresi olan zor günlerin, dar günlerin, kara günlerin dostu Kırat’a her zamankinden daha fazla ihtiyaç var. Tarih şahittir. Biz hep yaptık, hiç satmadık. ‘Yarab bu uğursuz gecenin yok mu sabahı/Mahşerde mi çaresizlerin felahı.’ Her gecenin bir sabahı vardır. Bu da geçecek kaygılanma Türkiye’m. ‘Ainesi iştir kişinin lafa bakılmaz’. Biz hep yaptık, hiç satmadık. Celal Bayar’la, Şehit Menderes’le, Süleyman Demirel’le bu ülkeyi ilmek ilmek ördük, kilim gibi dokuduk. 27 bin fabrikayı bu ülkeye yapan sağduyu hareketinin gülen yüzü, Türkiye’nin huzur garantisi DP var.
İyinin kıymetini, bilmeyen topluluklara kader onlara onların arzu etmediği olayları yaşatır ama onlar anlamazlar. Tarihinden koparılmış bir millet, Kuran’dan koparılmış bir din, askeriyesi tahrip edilmiş bir ordu, ekonomisi çökertilmiş bir devlet, insanlığın kaybettiğini bile bile susmak, vicdanını susturmak, aklını hislerinin gerisine itmek ne kadar kahredici bir kayıptır. Gördüğü, bildiği, duyduğu halde görmemiş, bilmiyor ve duymamış gibi davranmak. Demokrasi insanların gözlerinin görmesi kulaklarının duyması ile olur.
Ülkemiz elden gidiyor birlikte sahip çıkmak zorundayız. Evimiz yanıyor biz hale içindeki koltukları düşünüyoruz. Ekmeğimiz için özgürlüğünüzden vazgeçerseniz, her ikisini de kaybedersiniz. Ekonominin mevcut durumu tarımsal üretim gerilemiştir. Çiftçi keder ekiyor, dert biçiyor. Ayağında çamur, başında yağmur. Bu milletin efendisi dedikleri çiftçi onur mücadelesi vererek yaşamından utanır hale geldi.
Çiftçi ekemez ve hacizli durumda, küçük esnaf borç batağındadır. Memur ve çalışan kredi kartı borçlusu, işsizlik taşınamaz boyutlardadır. Sanayici üretemez durumda. Tüketicinin satın alma gücü erimiş, ülke çözümsüz borç batağında. AKP zam oldu, zulüm oldu milletin üzerine çöktü. Gelecek nesilleri taşıyamayacağı yükün altına soktu. Milletimizin her geçen gün alım gücü azalıyor. Geçim sıkıntısı yaşıyor, fileler dolmuyor. Dolaplar bomboş, ocak yanmıyor. Tencereler kaynamıyor. Dünün güneşiyle bugünün çamaşırını kurutamazsınız. Allah’tan korkun, yalan söylemeyin.
Sahipsiz memleketimin çaresiz insanları, yalvarma, yakarma, ağlama, sızlama, yalan ve dolana kanarak 22 senedir hiçbir partiye verilmeyen destek verdi AKP’ye. Güzel Bayburtlum her zaman herkesin yaşamından, hukukundan emin ve mutlu olduğu bir Bayburt hayalini hep muhafaza etti. Karşılığını asla alamadı. 22 senede bir bardak temiz suya kavuşamadı.
Susmakla işler düzelmez, çare konuşan Türkiye. Tek adam rejimi ile sürüklendiğimiz sıkıntılar susarak değil konuşup, tartışarak çözülür. Aziz Türk Milleti, Ya tarihin tekerrürüne seyirci kalacak, ya da yeter söz milletindir deyip kaderine el koyacak. Onlar sanıyorlar ki biz susarsak mesele kalmayacak. Halbuki biz sussak, tarih susmayacak. Tarih sussa hakikat susmayacak. Hak yarına bırakır ama yanına bırakmaz. Sizin bir hesabınızın olduğu amma Cenab-ı Allah’ında bir hesabının da olduğunu unuttunuz.
Benim Gençlerim
Benim Köylülerim
Benim İşçilerim
Benim Memurlarım
Benim Dul ve Emekli Yetimlerim
Benim Esnafım
Benim Sanatkârım
Benim Şoförüm
Benim Tüccarım
Benim Sanayicim
Hepinize sesleniyorum;
Yalvarma, yakarma, sızlanma, yalana ve dolana kanmayın sandık başına. Gidin kaderinize el koyun AKP’ye. Bir Kırmızı Kart Gösterin.
Zulmetle barınır belki
Bir zaman
Ruhu bedbin eder
Hileyle dolan
Hakikat doğacak
Güneştir inan
Mümkün mü geceler
Sabah olmasın
Beden ölür çürür
Ruha bakın siz
Kim kiminle yürür
Ona bakın siz
Bırakın dönsün
Dönen dolaplar
Haktan hakikatten
Yana bakın siz.”