Bayburt Postası - Bayburt Üniversitesi İlahiyat Fakültesi dördüncü sınıf öğrencisi Esra Cebeci, Kültür Sohbetleri programında amcası Dilaver Cebeci’nin hayatını anlatıp şiirlerinden örnekler sundu.

Türkiye’m şairi Dilaver Cebeci’nin Gümüşhane’de doğup, çocukluk dönemini Kırıkkale’de geçirdiğini söyleyen Esra Cebeci, 1972 yılında Aydın’da öğretmenliğe başlayan amcasının 1978 yılında Neşriyat Uzmanı olarak Diyanet İşleri Başkanlığı’na geçiş yaptığını söyledi.

1980 yılında yeniden eğitim camiasına dönen Cebeci’nin yüksek lisans ve doktora çalışmalarına da değinen Esra Cebeci, amcasının Marmara Üniversitesi’nde önce Türk Dili Okutmanı olarak sonrasında ise Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak görev yaptığını belirtti.

Mahir Adıbeş’in ‘Seferberlik’ adlı kitabının ilk cildi okuyucu ile buluştu Mahir Adıbeş’in ‘Seferberlik’ adlı kitabının ilk cildi okuyucu ile buluştu

1963 yılında Türk Ocakları’nın tertip ettiği şiir yarışmasında ‘birincilik’ ödülüne, 1995 yılında Ömer Seyfettin Hikâye Yarışmasında ise ‘Mansiyon’ ödülüne layık görülen Cebeci’nin 10’a yakın şiirinin bestelendiğini de ifade eden Esra Cebeci, bunlar arasında 14 yaşında yazdığı ve Mustafa Yıldızdoğan tarafından bestelenen Türkiye’m eserinin en tanınır olduğunu söyledi.

Cebeci’nin şiirlerinin Anadolu’nun sahip olduğu kültürel değerler, toprak esasına bağlı milliyetçilik anlayışı, vefa, feda, sevgi, aşk ve vatan sevgisi içerdiğini dile getiren Esra Cebeci, amcasının ‘Sitare’ adlı şiirini seslendirerek sunumunu tamamladı.

BAYDER Başkanı Fatih Dündar ise Gümüşhane’nin yetiştirdiği Dilaver Cebeci’nin eserleriyle yediden yetmişe herkesin gönlünde taht kurmuş önemli değer olduğunu dile getirerek, Bayburt Üniversitesi İlahiyat Fakültesi dördüncü sınıf öğrencisi Esra Cebeci’ye sunumları için günün anısına teşekkür belgesi takdim etti.

Şair Baki Tosun ve şair Önder Eryılmaz’ın şiirlerinin ardından ‘Bir Hikâyenin Türküsü’ bölümüyle devam eden Kültür Sohbetleri, İmdat Sancar, Uğur Dündar, Hasan Kanat, Serdar Eslek, Yunus Emre Ayçiçek, Cengiz Acun’un sahne sunumları ve koro türküleriyle sona erdi.