Bayburt Postası - Bayburt Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Aktaş ile eşi yazar Bedriye Aktaş, yeni çıkan kitaplarını okurları için imzaladı.
Hasan Aktaş, Beyoğlu'nun renkli siması Madam Anahit'i konu alan ve yeni çıkan 'Çiçek Pasajında Marjinal ve Muhalif Bir Akordeon Sanatçısı Madam Anahit' adlı eseri için imza günü düzenlendi.
Madam Anahit'i anlatan Türkiye'de ilk eser olma özelliğini taşıyan kitapta Anahit'in hayatı, yakın akrabaları, dostları, musikisi ve poetikası, sinema dünyası ve Türk edebiyatında Madam Anahit başlıklarından oluşuyor. 320 sayfadan oluşan eser Yort Savul Akademisi yayınlarından okuyucuyla buluştu.
Kitap arka kapağında şu ifadeler yer alıyor:
"Bir Beyoğlu Fenomeni Madam Anahit
Madam Anahit, Beyoğlu esnafının güngörmüş azizesi ve şeyhi olan kadınlardandır. İtilip kakılmış insanlara fukara aylığı ile bakan Anahit, elinde çaldığı akordeonuyla Beyoğlu için tarih yazmıştır. O, akordeonuyla kazandığı parayı dostlarıyla paylaşan modern bir Melami'ydi.
Madam Anahit, belki de insanların kendisini dinleyerek arındığı Aristoteles'in Mimesis'i belki de Nietzsche'nin ifadesiyle ırmakların temizlendiği bir "engin deniz" idi.
Madam Anahit yalnızdı, herkes tanıyordu ama ne kadar çok tanıdığı varsa, işte o kadar yalnızdı. Çünkü o bir azınlıktı, hatta azınlık içinde azınlık olan marjinal ve muhalif bir azınlıktı. Cemaati bile onu yalnızlığa terk etti. Onun yalnızlığı, elbette ki metafizik ve mistik bir yalnızlıktı. Yalnızlığı, Nakşilerin en temel ilkelerinde halvet der-encümen (kalabalık için yalnızlık) düsturuna çok benziyordu.
Madam Anahit, bir bakıma Beyoğlu'nun çağdaş ve sıradışı Kalenderisiydi. Sanki Saru Saltuk'un izniyle Barak Baba'dan el almıştı. Alabildiğine bir Kalenderi ve işte öylesine bir Melamî!.."
Hasan Aktaş'ın eşi Bedriye Aktaş ise, bugüne kadar ulusal dergilerde ve yerel medyada yayınlanan öyküleri ile biliniyordu.
Bedriye Aktaş, edebiyat dünyasına iki kiap ile merhaba dedi. Aktaş'ın Yort Savul Akademisi yayınlarından çıkan kitaplarının isimleri 'Babamın Gözler Annendi' ve 'Bu da Geçmez Göğsümüzde Kışlar'. Her iki eser de 96 sayfalık hacimden oluşmakta.
Yazar Bedriye Aktaş'ın 'Bu da Geçmez Göğsümüzde Kışlar' adlı eserinin arka kapak yazısında ise, Celal Gürgen'in yazarı anlatan ve ruh dünyasını özetleyen bir yazı yer alıyor:
"Anadolu'da bir söz vardır, "kuru ekmek yerim, gömleğimi satarım, sizi yine okuturum" diye. Elli yıl öncesine gidersek para yok, okullaşma az ve okuyan daha az. Okumayı isteyen cesur, atak bir o kadar da ağırbaşlı hanım bir kız. Her türlü olumsuzluklar, çaresizlikler içinde büyük bir başarıyla orta öğrenim hayatım bitiriyor. Daha sonra dışarıdan yükseköğretim ve yüksek lisansını tamamlıyor. Hayatının her rengini hikâyelerine yansıtan büyük bir dokuma ustası. Büyük düşünenler büyük eserler oluşturur. İşte bu hikâyelerde bizim insanımızı, bizim tutkularımızı, bizim türkülerimizi ve cennet vatanın kokularını bize sunacak ve hikâyeleriyle baş başa kalacaksınız. Bazen bahçenizde serçe olacak, bazen kırda kekik kokusunu bazen yavrularımızın ninnisi olacak. Sevgili eser sahibini tebrik ediyor, gönül telimizi sızlatan, rahatlatan eserlerini bekliyoruz. "
Hasan Aktaş ve Bedriye Aktaş'ın kitaplarına yortsavulakademisi.com adresinden ulaşabilirsiniz.