Bayburt Postası - Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Erzurum Şube Başkanı Murat ErtaşDilimiz Kimliğimizdir” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. 

Dilini kaybeden milletlerin tarih sahnesinde yok olduğunu belirterek konuşmasına başlayan Murat Ertaş, devletlerin asıl savaşının dil savaşı olduğunu belirtti. Ertaş, buna örnek olarak da Stalin’in 1937-38 yıllarında işgal ettiği topraklarda şairlere yönelik saldırılarını verdi.  

Türkiye Yüzyılının Türkçe yüzyılı da olacağını söyleyen Murat Ertaş, bunun için hayatın her alanında Türkçenin öneminin kavranması gerektiğinin üzerinde durdu.

Türkiye’de dilin ideolojinin esiri olduğunu ifade eden Ertaş, “Sağcılar vatandaş derken, solcular yurttaş demiştir. Sağcılar imkân, solcular olanak demiştir. Arapça kökenli kelimeye direnç gösterenler İngilizce kelimeleri kasıla kasıla kullanır. Hülasa Türkçeye saldırı var” dedi. 

Dili güzel kullanmak gerekir diyen Ertaş,  “Kişi dış görünüşüyle karşılanır diliyle, sözüyle ağırlanır, uğurlanır. Üslub-u beyan aynıyla insandır. Kişinin aynası dilidir. ‘Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı’ derken Yunus, boş konuşmamıştır. ‘Ya hayır söyle ya sus’ manasında hadis-i şerifler vardır. İnsanları yüzüstü cehenneme sürükleyen dillerinden başka nedir ki? ‘Kim Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsa ya hayırlı söz söylesin veya sussun’, zararlı söz söylemesin. Sizler hayırlı söz söyleyerek kazançlı çıkınız; zararlı söz söylemeyerek rahat ve huzura kavuşunuz. Kötü söz Hucurât 11-12 ayetle yasaklanmıştır” dedi. 

Ramazan Akbaş'ın üçüncü kitabı: ‘Geleceğin Tarihi Geçmişte Saklı’ Ramazan Akbaş'ın üçüncü kitabı: ‘Geleceğin Tarihi Geçmişte Saklı’

Örneklerin çoğaltılabileceğini söyleyen Ertaş, şöyle devam etti:

“’Sözcüklerin gücünü anlamadan insanların gücünü anlayamazsınız’ Konfüçyüs. ‘Söz büyüdür, yazı evrenle yapılan sözleşme’ der bazı uzmanlar. Her iki cümle de kullandığımız kelimelerin gücünü ve niyetinin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. New York'taki Brooklyn köprüsünde bir ilkbahar günü kör bir adam dilencilik yapıyormuş. Dizlerinin üzerindeki tabelada ise büyük harflerle "DOĞUŞTAN KÖR" yazılı imiş. Birçok insan bu acıklı manzaraya rağmen dilenciye para vermeden köprüden geçip giderken, bir reklamcı durumu görmüş. Dilencinin dizleri üzerindeki "DOĞUŞTAN KÖR" yazılı tabelayı eline almış, arkasını çevirip bir şeyler yazdıktan sonra tekrar dilencinin dizlerine bırakmış. Ve ne olduysa o yazıdan sonra olmuş: Köprüden geçen ve tabeladaki yeni yazıyı okuyan herkes, dilencinin önündeki mendile para atmaya başlamış. Reklamcının yazdığı o tek cümle dilencinin önündeki mendilin para ile dolup taşmasını sağlamış. Reklamcı adam tabelaya şöyle yazmış: "GÜZEL BİR BAHAR GÜNÜ AMA BEN BAHARI GÖREMİYORUM.” İşte bu örneklemede ‘dil’in gücünü çok açık göstermektedir.”

"Bir sahaftan ziyade kültür evi"

Elisa Sahaf’ın sahibi Ruhlar Çetin konuşmasının ardından Murat Ertaş’a teşekkür ederek, 2021 yılında faaliyete geçen Elisa Sahaf’ın Bayburt’un ilk sahafı olduğunu ve faaliyete geçtiği günden itibaren Bayburt halkına ve Bayburt’a bulunan öğrencilere kapılarını ardına kadar açtığını söyledi.

Kültür, tarih ve edebiyat gibi farklı disiplinler arası sohbetlerle, bir sahaftan ziyade kültür evi görevi üstlendiklerini söyleyen Çetin, bugüne kadar Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatı, Oğuz Atay, Tahsin Yücel, II. Osman, Osmanlı Devletinin Kuzey Avrupa Politikası, Kitle Psikoloji gibi konuların öğrencilerin sunumu ile katılımcılara anlatıldığını ifade etti. 

Çetin, Bayburt Üniversitesi’nde bulunan Yüksek Lisans Öğrencilerinin katılımı ile lisans ve önlisans öğrencilerine, yüksek lisans hakkında bilgiler verildiğini, sahaff konuşmaları kapsamında her Cumartesi ve Pazar günleri etkinliklerin devam ettiğini bildirdi.