Bu ülkede birlikte yaşayacağız, yaşayacaksak... Birlikte yaşayacağız ama hiçbir zaman her konuda aynı düşünmeyeceğiz, aynı düşünürsek, bu ülke işte o zaman batar. Aykırı fikirler, aykırı eylemler olmalı, bunlar tartışılmalı ki, fikir hareketleri olsun, doğrular bulunsun ve birbirimizi çoğaltabilelim. Kendisi gibi düşünmeyenleri "vatan haini" ilan etmek en kolay ve en cahilce bir yol ve yöntemdir.
Sosyal medyada birçok insanla muhatap oluyoruz işin doğası gereği… Kimi kişilerin tutumları üzüyor insanı, onlar ve ülkem adınadır bu üzüntüm.
Şiir mi oralı değiller; yazılarım mı, siyaset lagalugası olmadığı için okumuyor/okuyamıyorlar sıkılıyorlar; resim ve tablo paylaşıyorum gereksiz buluyorlar, özdeyiş paylaşıyorum tepkisizler, kitaplarım mı, ohooo kitap kim, bunlar kim?
Haa ne zaman ki bir sanatçının sözlerinden dolayı (doğru ya da yanlış tartışılabilir) mağdur edilmesine tepki veriyorum, işte o zaman beyimiz/beylerimiz ortaya çıkıp "vatan haini" standartlarını beyan ediyorlar ve bana ayar vermeye çalışıyorlar. Linç başlıyor, fikir söylenmiyor ve seni asla dinlemiyorlar bunlar. Kafalarını değil, kaburgalarını karşı veriyorlar... Algıları güdük, duyargaları açık değil… Bunlar fikirlerinden dolayı ezilmek, aç kalmak nedir bilirler mi, hiç yaşamışlar mıdır? Ben yaşadım, defalarca sürgün edildim, bu sürgünlerden birisi de üç günlük evli iken oldu. Ama ben bunlardan dersler çıkardım, kimseye kin duymadım, bana yapılan yanlışları benim gibi düşünenler de onlara yapıyorlardı çünkü ve bunun sonu yoktu.
Bakınız ey millet; demokrasi, insan hakları, evrensel hukuk, fikir özgürlüğü kavramları öyle gelişigüzel ortaya atılmış değildirler. Bunlara değer verip inanmayanlarla yola gitmek, bir arada olmak, benim açımdan özümü ve insanlığımı inkârdır
Bakınız! Herkes, hele de sanatçılar, yazarlar, düşünürler, yani aydınlar; onların özgürlüğü, emekleri ve hakları, benim umurumdadırlar. Ben yazarım, benim özgürlüğüm kadar onların özgürlüğünü savunmak da vicdan borcumdur. Bana yapılmasını istemediğim bir şeyin kimseye yapılmasını istemem. Vatan hainliğine gelince, yarın birisi de aynı suçlamayı size yapabilir; Ergenekon ve Balyoz gibi davalarda yapıldı işte bunlar... Vatan haini sıfatını yerli yersiz herkese yapıştırmaya kalkışmak bu kavramı ayağa düşürür, içini de boşaltır.
Bu ülke bu acı deneyleri kaç kez yaşadı ama ders alan, uslanan yok, gün bu gündür yarın yok sanıp yüklenmekteler insafsızca ve vicdansızca.
Ah ah ben kime anlatıyorum? Büyük çoğunluğu, tepkisini beyni ile değil, cinsel organı ile gösteren bir toplumda yaşamıyor muyuz? El işaretleri ile ideolojik ve siyasal tutum alan, bu minval üzere tepki veren zevzek ve gerzek bir toplumda yaşamıyor muyuz? Yaşıyoruz ve dahası da var: Bir insanın algısına giden yolları oluşturan duyargaları açık olacak, aklı olması yetmez, sorgulayıcı bir akla da sahip olacak. Bunlar da yeterli değil, bir de yürek olacak yürek!
Var mı bunlar? Yok yok yok… E bunlar yoksa… O zaman alın size yığınla kara yobaz…
Tahsin Saraç “Yobaz Tanrı’ya varamaz” der bir dizesinde, bunların da varacağı yok Tanrı’ya, Tanrısal makamlara, düşüncelere ve erdemlere; varsalar varsalar kuşkulu menzillere varır, menzil beygiri olurlar.
Sosyal medyada birçok insanla muhatap oluyoruz işin doğası gereği… Kimi kişilerin tutumları üzüyor insanı, onlar ve ülkem adınadır bu üzüntüm.
Şiir mi oralı değiller; yazılarım mı, siyaset lagalugası olmadığı için okumuyor/okuyamıyorlar sıkılıyorlar; resim ve tablo paylaşıyorum gereksiz buluyorlar, özdeyiş paylaşıyorum tepkisizler, kitaplarım mı, ohooo kitap kim, bunlar kim?
Haa ne zaman ki bir sanatçının sözlerinden dolayı (doğru ya da yanlış tartışılabilir) mağdur edilmesine tepki veriyorum, işte o zaman beyimiz/beylerimiz ortaya çıkıp "vatan haini" standartlarını beyan ediyorlar ve bana ayar vermeye çalışıyorlar. Linç başlıyor, fikir söylenmiyor ve seni asla dinlemiyorlar bunlar. Kafalarını değil, kaburgalarını karşı veriyorlar... Algıları güdük, duyargaları açık değil… Bunlar fikirlerinden dolayı ezilmek, aç kalmak nedir bilirler mi, hiç yaşamışlar mıdır? Ben yaşadım, defalarca sürgün edildim, bu sürgünlerden birisi de üç günlük evli iken oldu. Ama ben bunlardan dersler çıkardım, kimseye kin duymadım, bana yapılan yanlışları benim gibi düşünenler de onlara yapıyorlardı çünkü ve bunun sonu yoktu.
Bakınız ey millet; demokrasi, insan hakları, evrensel hukuk, fikir özgürlüğü kavramları öyle gelişigüzel ortaya atılmış değildirler. Bunlara değer verip inanmayanlarla yola gitmek, bir arada olmak, benim açımdan özümü ve insanlığımı inkârdır
Bakınız! Herkes, hele de sanatçılar, yazarlar, düşünürler, yani aydınlar; onların özgürlüğü, emekleri ve hakları, benim umurumdadırlar. Ben yazarım, benim özgürlüğüm kadar onların özgürlüğünü savunmak da vicdan borcumdur. Bana yapılmasını istemediğim bir şeyin kimseye yapılmasını istemem. Vatan hainliğine gelince, yarın birisi de aynı suçlamayı size yapabilir; Ergenekon ve Balyoz gibi davalarda yapıldı işte bunlar... Vatan haini sıfatını yerli yersiz herkese yapıştırmaya kalkışmak bu kavramı ayağa düşürür, içini de boşaltır.
Bu ülke bu acı deneyleri kaç kez yaşadı ama ders alan, uslanan yok, gün bu gündür yarın yok sanıp yüklenmekteler insafsızca ve vicdansızca.
Ah ah ben kime anlatıyorum? Büyük çoğunluğu, tepkisini beyni ile değil, cinsel organı ile gösteren bir toplumda yaşamıyor muyuz? El işaretleri ile ideolojik ve siyasal tutum alan, bu minval üzere tepki veren zevzek ve gerzek bir toplumda yaşamıyor muyuz? Yaşıyoruz ve dahası da var: Bir insanın algısına giden yolları oluşturan duyargaları açık olacak, aklı olması yetmez, sorgulayıcı bir akla da sahip olacak. Bunlar da yeterli değil, bir de yürek olacak yürek!
Var mı bunlar? Yok yok yok… E bunlar yoksa… O zaman alın size yığınla kara yobaz…
Tahsin Saraç “Yobaz Tanrı’ya varamaz” der bir dizesinde, bunların da varacağı yok Tanrı’ya, Tanrısal makamlara, düşüncelere ve erdemlere; varsalar varsalar kuşkulu menzillere varır, menzil beygiri olurlar.