Yalnız Kurt

Abone Ol
Hz. Mevlâna Allah’a erişme günü için “Şeb-i Arus” der. Düşünsenize ölümü düğün gecesi gören böyle bir anlayışı her bir Yalnız Kurdun hayatına baktığımızda tüm çıplaklığıyla görmek mümkün. Öyle ki Yalnız Kurtlar yüzyıllar öncesinde Doğudan gelip, Şeb-i arus için Kafkas dağlarını mesken edinmişler, ama her bir Yalnız Kurt rahatlık yüzü görmeyecektir. Nasıl rahatlık yüzü görsünler ki, bikere 16.asır rahatsız edildikleri ilk miladi tarih olarak karşılarına çıkar. İşte o gün bugündür onları ‘Yalnız Kurt’ ve ‘Dağıstanlı alperen’ler olarak biliriz. Her ne kadar Yalnız Kurtları kimi zaman Çeçen, kimi zaman Şapsığ, kimi zaman İnguş olarak yâd etsek de, sonuçta Avar Türk soyundan gelen karındaşlarımız ya, bu yetmez mi?

İyi ki de tarihten bugüne hep var oldular. Üstelik kendi yağıyla kavrularak eğilmeden bükülmeden hürriyet abidesi olarak var oldular. Zaten her bir Yalnız Kurt için hürriyet Allah’a abd olmak demektir. Bu yüzden geçmiş gelecek tüm İvanlara asla baş eğmezler. Hele ki istiklal ve hürriyet içerisinde yaşamayı gaye edinmiş Yalnız Kurt için ölüm hürriyet uğruna kar beyaz kefen giyinmek olduktan sonra kim tutabilir ki o’nu. Bikere Yalnız Kurt dünyanın fani, ahretin baki olduğuna inanmış, o halde kalıcı olan şehadet şerbeti içmek varken geçici olana niye talip olsun ki. İşte bu bilinçten hareketle kendilerini hep hürriyet mücadelesi içerisinde buldular. Hiç kuşkusuz bu mücadelede en büyük yol gösterici rehber Kafkas Kartalı Şeyh Şamil’den başkası değil elbet. Malum, o rehber Yalnız Kurt 1871’de kutsal topraklarda ruhun teslim ettiğinde söndü sandığımız o diriliş ruhu yıllar sonra tarihler 1954’tü gösterdiğinde bu kez Çeçen Cumhurbaşkanı Cevher Dudayev’in mücadelesinde kendini gösterecektir. Hem de şahadet şerbeti içerek o ruh alevlenecektir. Nasıl alev almasın ki, biricik damadı Yalnız Kurt Salman Raduyev’in Rus mahpushanelerinde yediği dayaklarla gözlerinin kör olma pahasına sergilediği o baş eğmeyen duruşu, yeniden diriliş ruhunun en bariz simgesi olmaya yetti de. Hakeza Katar’da cami çıkışında Moskof roketleriyle Selimhan Yandarbiyev’in şehit düşüşü, kahpe kanlı baskınla Aslan Mashadov’un şehit düşüşü,  bomba yüklü kamyonun infilakıyla Şamil Basayev’in şehit düşüşü de unutulmaz diriliş simgeleridir. Dedik ya her devirde Yalnız Kurt ruhu var oldukça Kafkas Kartalı Şeyh Şamil her daim diriliş muştusu olmaya devam edecektir.

Evet, her bir Yalnız Kurt Çarlara ve Yeni İvanlara saç baş yolduracak mücadeleleriyle ve şahadetleriyle mazlumlara umut, düşmana dudak uçurtacak korkulu rüya oldular. Dün nasıl ki Dağlı alperenler kendilerinden beş on misli kalabalık Rus tümenlerine karşı dişe diş, kana kan mücadele vermişlerse, çağımızda da Yalnız Kurtlar yeni İvan’lara karşı aynı kararlılıkla gövdelerini siper etmişlerdir. Sakın ola ki Kafkas Kartallarının mücadelelerini akılla çözmeye kalkışmayın, çünkü onların mücadelesine akıl sır ermez. Zira ölümüne verilen mücadelelerinde akıllara durgunluk veren ruh hali söz konusu. İşte o ruh halidir ki nice Çariçe, nice İvan’larn heveslerini kursaklarında bırakıp akıllarını başlarından almaya yetmiştir. Hele ki söz konusu Yalnız Kurtlar Cahar Dudayev, Şamil Basiyev, Salman Raduyev’se tüm dünyanın göz önünde Rusya’nın itibarını yerle bir edip konumunu ayaklara düşürür de. İşte bu yüzdendir ki her bir Yalnız Kurt çağımızın Şeyh Şamili olmayı çoktan hak etti bile.

Evet, Şeyh Şamil ‘halvet der encümen’ Yalnız Kurt Başbuğdur. Hayatı boyunca kalabalık Rus tümenlerin karşısında bedenen mücahid, ruhen de gönlü Allah’la olan Yalnız Kurttur o. İşte bedenen cenk meydanlarında, ruhen Allah’la olan böylesi Başbuğ Velinin tasarrufatı günümüze kadar uzanmış da. Nasıl uzanmasın ki,  sözünü ettiğimiz Başbuğ Velinin soyu Avarların meşhur kahramanı Emir Han’a dayanmakta. Babası Muhammed Dango, annesi Avar Beyi Pir Budah’ın kızı Mesedo’dur. Doğduğunda üzerine tirtitrenip Allah “korusun” diye Şamil ismiyle yaşatılmaya çalışılan Yalnız Kurttur o. Gerçekten de Allah korusun ismi yüzü suyu hürmetine köyün en dikkat çeken yağız delikanlısı olmanın ötesinde bir gün gelecek Dağıstan dağlarında hayata kanat çırpıp Yalnız Kurt Kafkas Kartalı olur da. Malum, daha henüz kanat çırpmadığı çağlarda, yani yetişkinlik çağında ise onu zahiren hocası Şeyh Cemaleddin ve çocukluk arkadaşı Gazi Muhammed koruyup kollayacaktır. Hani her büyük insanın arkasında beslendiği ışık kaynağı vardır derler ya, aynen öyle de Kafkas Kartalının da Çarlara baş eğmeyen kahraman olmasında bu ikili en büyük pay sahibidir.

Evet, 16. 17. 18. asırlar Çarların hop oturup hop kalktıkları yıllardır. Öyle ki Kafkas halklarının dur durak bilmeyen direnişleri Rusları zıvanadan çıkaracak derecede çetin geçmiştir. Zira o müthiş direniş destanının içerisinde Gazi Muhammed, Şeyh Şamil ve Hacı Muratlar Ruslara kök söktürmüşlerdi. Allah’a çok şükür çağımızda da bu direnişi Cahar Dudayev alevleyip öncüsü olmuştur. Hiç kuşkusuz bu sıradan bir öncülük değil, oğlunun yurtdışında tahsilini yarıda bırakıp mücadeleye çağıracak ruhta öncü olmaktır bu. Bundan da öte ‘Dünyada tek başına kalsam da Yeni İvanlar bizi asla yıldıramaz’ haykırışıyla şehadet şerbeti içerek anlam kazandırdığı öncülüktür. Zaten her kim ki Çeçenlere diş biler, şunu iyi bilsin ki er geç karşılık bulur da.

İşte dünden bugüne her bir Yalnız Kurdun bu kutlu yürüyüşü sanmayın ki sıradan talan ve istismar koşusu, tam aksine Allah için göze alınan cihadın tâ kendisi bir yürüyüştür. Allah’a abd olmadan Kafkas Şeb-i Arus yürüyüşü nedir asla idrak edilemez, bunu ancak yaşayan idrak eder. İşte Yalnız Kurt olmak böyle bir şeydir. Dahası Allah’a abd olaraktan hürriyet uğruna verilen mücadelede her bir Yalnız Kurdun Şeb-i Arus yürüyüşünde ki sır İstiklal Şairimizin dile getirdiği şu mısralarda gizlidir:

“Ben ezelden beri hür yaşadım, hür yaşarım
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim: Bendimi çiğner,  aşarım;
Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım.”


Evet, ne mutlu her bir Yalnız Kurda ki, şairin dile getirdiği dizelerin mana ve ruhuna uygun “Ölsek de bir, ölmesek de bir”, “Yaşasak da hür, yaşamasak da hürüz” sırrınca hareket edip tüm insanlığa özgürlük dersi vermişlerdir. Hiç kuşkusuz bu destanda can alıcı nokta “Biz ancak Allah huzurunda eğiliriz” sırrınca yol almalarıdır. Ki, bu sır deryası karşısında Kazakların Hatmanı Duruşenko: “Yenilmeyen bir millet tanıyorum! O da Kafkasyalılar!” demekten kendini alamaz da. Nitekim Şeyh Şamil’in o müthiş direnişi pek çok Rus Generallerin apoletlerinin sökülmesine yetmiştir. Hatta bu direniş karşısında II. Katerina’nın tüm sinsi siyaset planları suya düşerde. Hakeza çağımızın Yalnız Kurtları da öyle olup biricik ülküsü Allah’a abd olmakta hürriyeti tatmaktır. Zaten böyle olmak da icab eder, çünkü hür olmak kul’un şanındandır. Zira bir mümin hür ve akıl baliğ olunca ancak İslâm’ın emrettiği kurallardan sorumlu olabiliyor. Bu yüzden hür olmak çok mühimdir. Hele ki söz konusu Allah yolunda cihad etmekse,  her bir Yalnız Kurdun değme keyfine, cihad hürriyetin tâ kendisi olur da. Kaldı ki Yalnız Kurtları ne kızıl ordunun füzesi, ne mermisi ne de bombası yıldırır, hiçbir tağuti güç onları hürriyet yolundan alıkoyamaz, boşa heveslenmesinler, çünkü onlar ölümü Şeb-i Arus olarak karşılayan can yüreklerdir. Şimdi gel de böyle bir azmin ve imanın karşısında Boris Yeltsin küplere binmesin. Küplere binmesi de gayet tabiidir, baksanıza koskoca Rusya’ya karşı ölümüne meydan okumaktalar. Bir avuç çete sandıkları Çeçen direnişçiler kök söktürmekte. Moskof üzerlerine gele dursun her bir Yalnız Kurt “Ölmek var dönmek yok, eğilmedik bükülmedik” halet-i ruhuyla karşılık vermekten yılmaz da.

Evet, Rusların Yeltsin’i varsa Çeçenlerinde kendilerini Allaha adamış Cevher Dudayev, Aslan Meşhedov, Şamil Basayev, Salman Raduyev vs. nice Yalnız Kurt direnişçileri vardır, kıyamete kadar eksik olmayacağına inancımız tam da. İşte bu inanç seli Rusya’nın nevrini döndürmeye yeter artar da.

Şurası muhakkak dünya döndükçe dünden bugüne, bugünden yarına her bir Yalnız Kurdun şanlı direnişleri Şeyh Şamille bütünleşip kıyamete dek yâd edilecektir. Ruslar da bu arada huylu huyundan vazgeçmez misali Moskof ruhu depreştikçe tarihten hiç ders almayacak gibi. Ne diyelim, Moskof ruhu tarihten ders almamasına inat Çarlara baş eğmeyen her bir Yalnız Kurt, dün olduğu gibi bugünde, yarında kıyamete kadar baş eğmeyecektir. Bu böyle biline.

Vesselam.