Üniversite-Çevre İşbirliği Önerisi (*)

Yazımı üç bölümde sizlere takdim etmek istiyorum: Önce konu ile ilgili rekabet, teknoloji, AR-GE ve ÜSİ gibi bazı önemli kavramların tanım ve açıklamalarını yapacağım. İkinci aşamada, üniversite-çevre işbirliği konusunda üniversite temsilcilerinin ve endüstri temsilcilerinin anlamlı bulduğum beyanları ile ilgili gözlemlerimi sizlerle paylaşacağım.

Abone Ol

Yazımı üç bölümde sizlere takdim etmek istiyorum: Önce konu ile ilgili rekabet, teknoloji, AR-GE ve ÜSİ gibi bazı önemli kavramların tanım ve açıklamalarını yapacağım. İkinci aşamada, üniversite-çevre işbirliği konusunda üniversite temsilcilerinin ve endüstri temsilcilerinin anlamlı bulduğum beyanları ile ilgili gözlemlerimi sizlerle paylaşacağım.

Bu kavram ve gözlemlere dayanarak oluşturduğum, Bayburt MYO bağlamında Üniversite-Çevre İşbirliği Modeli’ni tartışmaya sunduktan sonra, bazı önerilerimle konuşmamı tamamlamış olacağım.

A. TANIM ve AÇIKLAMALAR

Varsayım: Çok hızlı bir şekilde değişen ve gelişen, iletişim ve ulaşım teknolojilerinin etkisi ile küçülen bugünün dünyasında, şehirlerin/ülkelerin varlığını koruyabilmeleri sahip oldukları rekabet yeteneklerine bağlıdır. Rekabet yeteneklerinin en önemli belirleyicisi ise, bilim ve onun türevi olan teknolojidir. Teknolojinin en kısa ve öz olarak tanımı şudur: Bilimin uygulamaya dönüştürülebilme yeteneğine teknoloji diyoruz.   Yani bilimin insanlığa yararlı hale dönüştürülebilmesidir, teknoloji; uygulama olmadan, diğer bir ifade ile işletmeler ve onların oluşturdukları endüstri olmadan, bilimsel faaliyetler toplumsal faydaya dönüştürülemiyor.

Teknoloji üretme sürecinde, bilimsel düşünce kaynaklı araştırmalar teknolojiye dönüşüyor ve bunun sonucunda yeni üretim araçları, yöntemleri, ürünler geliştiriliyor veya mevcutlar farklılaştırılıyor. Ülkelerin bu süreçteki başarılılık dereceleri onların teknolojik yeteneklerinin göstergesi olarak kabul ediliyor ve bu süreçte yapılan işlere araştırma-geliştirme (Ar-Ge) faaliyetleri ismi verilmektedir. Ar-Ge’nin bir tarafını bilimsel faaliyetlerin yürütüldüğü kurum olarak üniversite ve diğer tarafını ise bilimsel faaliyetlerin uygulama boyutuna ilgi duyan ve buna fırsat yaratan işletmeler/endüstri (sanayi, ticaret, hizmetler) temsil etmektedir.  Bu faaliyetlerin kurumsal olarak kavramlaştırılması, Üniversite-Sanayi İşbirliği, Okul-İşletme İşbirliği, Üniversite-Çevre İşbirliği, Okul-Endüstri İşbirliği gibi aynı anlamda ve farklı şekillerde ifade edilmektedir.

Üniversite-çevre işbirliği kapsamında aşağıdaki faaliyetler Ar-Ge faaliyetlerine katkıda bulunabilir:

-    Üniversitenin laboratuar imkânlarının özel sektörle paylaşılması,
-    Master ve doktora tez çalışmalarının endüstrinin sorunlarına yönelik hazırlanması,
-    İşletmeler tarafından öğrenciye staj imkânlarının sağlanması, öğrenciye yarı zamanlı iş imkânlarının sunulması,
-    Öğretim elemanları tarafından işletmelere danışmanlık ve rapor hazırlama hizmetlerinin sunulması,
-    Üniversite ve endüstri temsilcileri tarafından birlikte ilgili fuarlara inceleme gezileri düzenlenmesi,
-    Üniversite ve endüstri temsilcileri tarafından birlikte yerel üretimi konu alan sergiler düzenlenmesi,
-    Üniversite ve endüstri temsilcilerinin birlikte bilimsel toplantılar düzenleyerek uzmanların konuşmalarının sağlanması.

(*) Bu tebliğ,  Temmuz 2007’de Bayburt Ticaret ve Sanayi Odası tarafından düzenlenen 1. Bayburt Kalkınma Sempozyumunda sunulmuştur.

B. MESLEKİ VE TEKNİK EĞİTİM, AR-GE VE İŞBİRLİĞİ HAKKINDA ÜNİVERSİTE VE ENDÜSTRİ TEMSİLCİLERİNİN BEYANLARI

“Büyüyen Türkiye ekonomisinin uluslar arası pazarlarda rekabet gücünün yükseltilmesi ancak gelişmiş meslek yüksekokulları ve bunların yetiştirdiği nitelikli teknikerlerle mümkün olabilecektir.” (Bkz.: 1. MYO Müdürler Toplantısı Raporları)

“Türkiye yüksek öğretim istatistiklerine göre, toplam öğrenci sayısı olarak meslek yüksek okullarının toplam içindeki payı % 20.4; örgün öğretimde ise % 31.5. Örgün öğretimde bu rakam Singapur’da % 59, Tayvan’da % 55, İsviçre’de % 47, ABD’de % 45’dir. Bu nedenle Türkiye’de yüksek öğretimin doğal büyüme alanı iki yıllık meslek yüksek okullarıdır.” (Bkz.: 1. Meslek Yüksekokulları Müdürleri Toplantısı Raporları)

YÖK Başkan Vekili, İsa Eşme, Uluslararası Mesleki ve Teknik Eğitim Konferansı (15–16 Ocak 2007) toplantısında yaptığı konuşmadan alıntılar:  

Mesleki ve teknik eğitimi geliştirmek için sıralanan öneriler arasında aşağıdaki maddelere öncelik verilmektedir: “ (a) Öncelikle, üniversitelerin iş dünyası ile daha yakın işbirliğine girmesi gerekmektedir. (b) Meslek yüksekokulu açmada, uygulama ve istihdam imkânları olan merkezler tercih edilmelidir. (c) Öğretim elemanı seçiminde, sanayi deneyimi kriteri öne çıkarılmalıdır.”

Aynı toplantıda işveren camiasının duayenlerinden Hüsamettin Kavi’nin yaptığı konuşmadan alıntılar:

“Eğitim politikasının yalnız ülkemizde değil AB’de ABD’de Uzak Doğu’da, tek bir dayanağı/referansı var artık; küresel rekabet koşullarına uyum sağlayacak bütün dünya ile iletişim halinde yaratıcılık ve yenilikçiliği en üst düzeye çıkaracak insanlar yetiştirmek.” …  

“ Mesleki eğitim ve öğretim konusundaki sorumluluk “hayat boyu öğrenme” yaklaşımı ile birlikte, MEB ve YÖK’ün yanında artık işverenin, çalışanın ve ilgili meslek örgütlerinin paylaşacağı bir sorumluluk alanı olmaktadır. Yani artık biz sanayicilere, işverenlere ve meslek örgütlerine büyük sorumluluk düşmektedir.”…

“Teknik elemanlarda hangi nitelikleri aradığımızı belirlemek ve bu doğrultuda bir eğitim öğrenim programı uygulanmasını sağlamak ve takipçisi olmak zorundayız.”…

“Türkiye’nin çok çeşitli bölgelerinde kurulan organize sanayi bölgeleri mesleki ve teknik eğitimin artık ayrılmaz bir parçası olmak zorundadır.”…

“Yapılan tüm uluslararası çalışmalar, araştırmalar ve bunların sonuçları eğitim sektörü stratejisinin olmazsa olmaz ortağının özel sektör ve STK’lar olduğunu göstermektedir.” …

“Sanayi-üniversite işbirliğinin başlangıç aşamasında hedef önce bir araya gelmektir, işbirliği imkânları bilahare sorgulanmaya başlar.”  

Yukarıdaki tespitlerden şu sonuç çıkarılmaktadır: Tarafların öncelikle birbirini tanımak ve anlayabilmek için bir araya gelmeleri gerekmektedir. Böylece oluşturulacak diyalog ve sağlanacak güven sayesinde, paylaşma ve tartışma zemini ortaya çıkacak,  problemlere birlikte çözüm arama imkanı doğmuş olacaktır.

Koç Holding,  “Mesleki-Teknik Eğitimi Özendirme Programı” adıyla hazırladığı proje kapsamında 2006 yılında başlamak üzere toplam 8000 teknik meslek lisesi öğrencisine burs vermiş ve bu öğrencilere Koç Holding şirketlerinde staj yapma ikanı sağlanmıştır. (Bkz.: Mustafa Koç’un 21 06 2006’da yaptığı basın toplantısı açıklaması)

İnovasyon/yenilikçilik, ticari olarak faydaya dönüştürülen yeni düşüncedir. Dolayısıyla inovasyonun bir ayağı rasyonel düşüncenin kaynağı olarak üniversite kabul edilirken diğer ayağı ise piyasa ve tüccarca davranış olması münasebetiyle endüstridir, üretim sektörüdür.   Bir tarafta eğitim-öğretim ve bilimsel araştırma kurumları ve diğer tarafta ise eğitim görmüş insanın istihdam edildiği ve bilimsel faaliyetlerin somutlaştırıldığı mekânlar olan işletmelerdir. Bu işbirliği Ar-Ge kavramında ifadesini bulmaktadır. Böylece bugünün rekabetinde üstünlük sağlamak isteyen üniversitelerin proje odaklı araştırmayı ihmal etmemesi, girişimci ruhu ile kar-zarar hesabı esaslı planlama yapması ve paylaşmacı/katılımcı esaslı davranmasının gerekli olduğu ortaya çıkmaktadır.

Meslek Yüksek Okulu yöneticilerini bıktıran ve inançsızlaştıran sorunlar (Y. Özakpınar, Basiad, 2006):

1.    Teoriye dayalı eğitimin olması,
2.    Fiziki ve teknik noksanlıkların mevcudiyeti,
3.    Uygulama alanı bulunamaması,
4.    Öğrencilerin eğitim dışı beklentilerinin karşılanamaması,
5.    Staj yapmada ortaya çıkan sorunlar,
6.    Mezunların bir işte istihdam edilememesi,
7.    Sanayinin MYO konusundaki beklentilerinde farklılıkların mevcudiyeti.

C. BAYBURT ÜNİVERSİTE-ÇEVRE İŞBİRLİĞİ MODELİ ÖNERİSİ

1. Amacı: Bayburt Halkı’nın ve Bayburt Meslek Yüksek Okulu’nun karşılıklı beklentilerini uyumlaştırarak öğrencilerin yerel ve ülkesel şartlara uygun bir şekilde öğrenim görmelerine ve dolayısıyla Bayburt Meslek Yüksel Okulu’nun daha verimli çalışmasına katkıda bulunmaktır.

Taraflar birbirlerini daha iyi tanıma, anlama fırsatı bulacaklar. Böylece birbirlerine güvenecekler, birbirlerine yardım edebilecekler ve kolayca birlikte iş yapabileceklerdir.

2. Organları: İl Çalışma Üst Kurulu ve Çalışma Grupları

3. İl Çalışma Üst Kurulu
İl Çalışma Üst Kurulu’nu Bayburt Valisi, Bayburt Belediye Başkanı, Bayburt Eğitim Fakültesi Dekanı, Bayburt Meslek Yüksek Okulu Müdürü, Bayburt TSO Başkanı ve Bayburt ESOB Başkanı oluşturacaklardır.

4. Çalışma grupları program/bölüm bazında oluşturulacak ve aşağıdaki üyelerden oluşacaktır:
-    İl Milli Eğitim müdürü,
-    Diğer il müdürlerinden ilgili bir müdür,
-    MYO’ndan ilgili bir öğretim elemanı,
-    TSO ilgili meslek komitesi temsilcisi,
-    ESOB ilgili meslek komitesi temsilcisi,
-    Yüksek Öğrenim Derneği temsilcisi,
-    Öğrencileri temsil etmek üzere bir kız ve bir erkek öğrenci,
-    Meslek lisesi müdürü veya yardımcısı,
-    Gazeteciler Cemiyeti’nden bir temsilci,
-    Diğer mesleki sivil toplum kuruluşlarından temsilciler.

5. Çalışma Gruplarının ilkeleri:
-    Düzenli toplantılar ayda bir ve gündemli olarak yapılacak; ihtiyaç halinde daha sık toplanılabilecek ve buna çalışma grubu başkanı karar verecek,
-    Toplantı tutanakları hazırlanacak ve arşivlenecek,
-    Her çalışma grubu MYO’u bünyesinde bir web sayfası düzenleyecek, faaliyetlerini ve toplantı tutanaklarını yayınlayacak.

6. Çalışma Gruplarının Faaliyetleri:
-    Öğrencilere öğretim alanlarında staj imkânlarının sağlanması için çalışmalar yapmak,
-    Öğrencilerin yarı zamanlı çalışabilmeleri için iş imkânları sağlamak,
-    İşletmelerin Ar-Ge problemlerini tartışmak ve katkıda bulunmak için gerekirse Üniversite’nin diğer birimleri ile ilişkiye geçilmesini sağlamak,
-    21 Şubat ve benzeri kutlamalar için düşünce geliştirmek, somut projeler üreterek katkıda bulunmak,
-    Endüstri sergileri/bilişim etkinlikleri düzenleme; bu kapsamda isteyen her işletme kendi ürünlerini sergileyebilecektir,
-    Ulusal fuarlara geziler düzenlemek,
-    Muhasebe, pazarlama, yönetim, tezgâhtarlık ve benzer konularda halka yönelik kurslar düzenlemek,
-    MYO için yeni programların geliştirilmesi ve mevcut programların yeniden yapılandırılması,
-    Başarılı MYOkulları ile ilişkiye giererek onların deneyimlerinden yararlanmak,
-    Planlı ve programlı bir şekilde 5–10 kişilik öğrenci gruplarının işletmeleri tanımak üzere geziler düzenlemek.
-    Başarılı öğrencileri ve başarılı işletmeleri ödüllendirecek sistemin kurulması ve uygulanması.
-    Danışman ve yönlendirici işletmelerin hizmetlerinden faydalanma yollarının araştırılması ve uygulanması.
-    Bayburt Sürekli Eğitim Merkezi’nin (BAYSEM) kurulması.

7. Çalışma grupları ayrıca takvim yılı başında, geçmiş yılın faaliyetlerinin değerlendirilmesini içerecek bir yıllık değerlendirme raporu (Her yıl daha iyiye gidebilmek için, rapor eleştirel nitelikli olmalıdır) ve gelecek yılın faaliyetlerini içerecek bir yıllık çalışma programı hazırlayacaklardır.

SONUÇ YERİNE: DİĞER ÖNERİLER

Bayburt MYO kapasitesinin geliştirilmesi ile ilgili öneriler:
1. Hızla büyüme ve öğrenci sayısını artırma potansiyeline sahip olan Bayburt Meslek Yüksek Okulu’nun fiziki kapasitesinin büyütülmesi ve öğretim elemanı sayısının artırılması.
2. Yeni bölüm ve programların açılması gerekli çalışmaların yapılması.

Kurulacak Bayburt Üniversitesi’nin kampusunun inşası için öneriler:
1.    Kampus arazisinin sınırlarının belirlenmesi ve ihata duvarının yapılması.
2.    Kampus yerleşim planının çizilmesi ve ağaçlandırma faaliyetlerinin başlatılması;  Ağaçlandırma Bayramlarına Kampusun da dâhil edilmesi.
3.    Kampus bekçi binasının inşa edilmesi ve yaz mevsimlerinde Vilayet veya Bayburt Belediyesi tarafından ağaçların sulanması ve bakımı için bir bekçinin görevlendirilmesi.
4.    Kampus yol, su, kanalizasyon ve diğer fiziki altyapı ana şebekelerinin projelerinin yaptırılarak inşat işlerinin belli bir plan dâhilinde yapılması.