Türkiye, Türk dünyasına yönelmelidir
Tarihin geldiği nokta, Türkiye’nin önündeki yolu aydınlık hale getirmiştir. Yeni dünya dengeleri, yeniden kurulan birlikler ve birliktelikler, yeni üretim biçiminin getirdiği medeniyet gelişmeleri, yeni medeniyet gelişmelerinin oluşturduğu ayrışmalar ve birleşmeler Türkiye’nin yolunu aydınlatıyor. Türkiye’ye yön gösterecek ideoloji artık bellidir.
Yeni dünya, bilim zihniyeti üzerinde yükselen “bilgi”nin en değerli “mal” haline geldiği bir dünyadır.
Yeni dünya, haberleşmede ve ulaşımda olağanüstü gelişmelerin ortaya çıktığı, bu anlamda küçülen ve bütünleşen bir dünyadır.
Yeni dünya, kültür değerlerinin gittikçe önem kazandığı, bu yüzden milli kültürlerin korunmasına, geliştirilmesine dayalı milliyetçilik davasının yükselen değer haline geldiği bir dünyadır.
Yeni dünya materyalizmin, maneviyatı karalayan her türlü felsefi görüşün iflas ettiği, insanlığın yeniden dine ve maneviyata döndüğü bir dünyadır.
Yeni dünya, kadınların her alanda hızla yükseldiği ve erkeklerle eşit düzeye yaklaştığı bir dünyadır.
Yeni dünya, felsefe temellerinden yoksun kalan, pratik çözümleri anlamsızlaşan komünizmin ve onun zıt kardeşi olan kapitalizmin çöktüğü, bilgi ekonomisinin, bireyin girişim gücünün üretimde egemen güç haline geldiği bir dünyadır.
Bütün bu gelişmelerin bize gösterdiği kurtarıcı ana düşünceler açıkça belli değil midir?
Türkiye, eğitim ve öğretimde bilim zihniyetini oluşturmayı temel konu haline getirmelidir.
Türkiye, ayırabileceği en yüksek oranda kaynaklarını eğitime, bilime ve araştırmaya yönlendirmelidir.
Türkiye, sağlık meselesini çözmek için reform değil, devrim niteliğinde uygulamalar gerçekleştirmelidir.
Türkiye, bilgi çağının gerektirdiği sektörleri bir an önce canlandırıp geliştirmelidir. Devlet teşvikleri bu alana yönlendirmelidir. Bilgisayar üretiminde, bilgisayar yazılımında dünyayı yakalamak değil, dünyayı aşmak hedef alınmalıdır.
Türkiye, milli kültürüne, diline, dinine, tarihine sahip çıkmalı ve milli kültürünü çağa söyletmelidir.
Uluslararası anlaşmaların zorunlu kıldığı haller dışında Türkçe’den başka bir dille eğitim sapkınlığından derhal cayılmalıdır.
Türkiye, Türk Dünyası’yla bütünleşmek için gereken bütün önlemleri almalı ve topyekün seferberlik halinde Türk Dünyası’na yönelmelidir. Bunun için de her Bakanlık’ta, her Genel Müdürlük’te, her gönüllü kuruluşta, her basın yayın kuruluşunda Türk Dünyası ile ilgili çalışmaları yürütecek birimler oluşturulmalıdır. Bütün bunlar yapılırsa ne mi olur? Türkiye çağı yakalar ve 21. Yüzyıl “Türk Yüzyılı” olur…