Bilinçli yapılıyor olabilir, ama bilmeden de olabilir. Son yıllarda Ülkemizde namus cinayetlerine töre cinayetleri demek yaygınlaştı. Töre, çok kutlu bir kavramdır. Ve bu işlerle bir ilgisi yoktur. O cinayetleri işleyenlerin de Töre kelimesinden haberleri bile söz konusu değildir.
Öyleyse konuyu açıklığa kavuşturmalıyız.
Öyleyse konuyu açıklığa kavuşturmalıyız.
Türk Milletinin hayatında en önemli dört “T” vardır. TANRI, TÜRK, TÖRE, TURAN…
Osmanlıda kullanılan DİN ü DEVLET, MÜLK ü MİLLET kutsalları da aynı kavramlarla ilgilidir.
Bu yazıda TÖRE kavramı konusunda ana kaynaklarımızdan örnekler vermek istiyorum.
Önce bilinen en eski sözlüğümüze bakalım. Kaşgarlı Mahmud’un 1074’de tamamlayıp Abbasi Hükümdarına sunduğu “Divan-ı Lügatıt Türk”de nasıl anlatılmış görelim. Ama önce Töre sözünün o dönemlerde ve o dönemin Doğu Türklüğünde “TÖRÜ” olarak kullanıldığını hatırlatalım. Töre biçimi daha çok Batı Türklüğünde kullanılmıştır.
Elimde Kabalcı Yayınevince yayınlanmış Divan var. Açıyorum ve 587. sahifesinin başından okuyorum.
TÖRÜ. Töre; Gelenek. Şu Atasözünde de geçer. “El kalır Törü kalmas” Yani Ülke bırakılabilir ama Töre bırakılmaz. Bu Atasözü, Ataların törelerine bağlı kalmayı öğütlemek için kullanılır.
El, Ülke demektir. Ülke, Vatandır. Vatan bırakılır mı? Gerektiğinde bırakılmıştır. Başka vatanlar bulunmuş oralarda yaşanmıştır. Olabilir, ancak Töre bırakılamaz. Çünkü Töre giderse Millet kalmaz. Türk için Töre bu değerdedir. Şimdi biraz daha geriye gidelim ve bilinen en eski Türklük Yazıtları olan Orkun Yazılarına bakalım. Elimde Prof. Muharrem Ergin’in Boğaziçi Yayınlarından çıkan “Orhun Abideleri” adlı kitabı var. Bundan yararlanmakla birlikte çevirisinde değişiklikler yapabilirim.
Kültigin Yazıtını açıyoruz. Doğu Cephesindeki yazıdan okumaya başlıyoruz:
“Üze (üstte) kök Tengri (Gök) asra (altta) yağız yır (kara yer) kılındukta (yaratıldığında) ikin ara (ikisinin arasında) eçüm apam (büyüğüm atam) Bumin Kağan, İstemi Kağan olurmış (oturmuş Kağan olmuş) Olurupan Türk budunun (kavminin) İlin (Vatanını) Törüsin (TÖRESİNİ) tuta birmiş iti birmiş (düzenlemiş)”
Seslenen küçük kardeşi Kültigin için anıt diktirip yazıt yazdıran Bilge Kağan’dır:
“Türk Törüsin (TÖRESİNİ) ıçkınmış (bırakmış) budunu eçüm apam (büyüğüm atam) Törüsince (TÖRESİNCE) yaratmış.”
“Türk Oğuz begleri Budun (Millet) eşid (dinle) üze (üstte) Tengri (Gök) basmasar (basmasa) asra (altta) yır (yer) telinmeser (delinmese) Türk Budun İlingin (İlini) Törügün (TÖRENİ) kim artadı (bozabilir)”
Töre, sözü bu yazıtların temel sözlerinden birisidir. Çok çok geçer. Biz yine Kaşgarlı Mahmud’un devrine dönelim. Onunla aynı dönemde yazılmış dilimizde yazılan, bilinen en eski kitaplarından birisi olan Kutatgu Bilig’e bakalım ve ondan örnekler verelim. Yine Kabalcı Yayınevince yayınlanmış eserden:
“Ajun (Dünya) inçke tegdi (huzuru buldu) tüzildi (düzüldü) Törü (TÖRE)… Törü (TÖRE) birle (ile) atın (adını) kopurdı (yerinden kaldırdı) örü (yüksek)…”
Bugünün Türkçesiyle söylersek “Dünya huzuru, güvenliği Töre ile buldu. Töreyi uygulayan da adını yükseklere kaldırdı.”
Örnekleri sürdürelim: “Ajunka (Dünyaya) apa (ata, Adem) inmişinde berü (indiğinden bu yana)… Ukuşlu (anlayışlılar, akıllılar) uru keldi (kurdular) edgü (iyi) Törü (TÖRE).”
“Bilig (bilim) kimde erse (ise) Ajun (Dünya) begleri… Törü (TÖRE) edgü (iyi) urmış (koymuş) kişi yiğleri (yeyleri, iyileri)”
“Kılıç ursa (vursa) bıçsa (biçse) yağı (düşman) boynını… Törü (TÖRE) birle (ile) tüzse (düzenlese) İli (Ülkeyi) Budnunı (Milletini)”
Kutatgu Bilig’de 113 yerde Töre’den söz edildiğini saydım. Sanki eser bütünüyle iyi Töreyi ve Töreyi iyi uygulamayı anlatır gibi…