Sol’un ve İslamcılığın namusu, Rauf Tamer, Uğur Mumcu…

Abone Ol
Rauf Tamer’in bir kitabı vardı 1980 öncesi günlerde çıkan, adı “Sol’un Namusu” idi… Tamer’e göre, sol namustan yana fukara idi, bunu ironik bir biçimde ifade ediyordu. Daha sonraları ise Uğur Mumcu’nun aynı adı taşıyan bir kitabı çıktı, o kitabın ana izleği ise sol ve namus sözcüklerinin özdeş olduğuydu.

Rauf Tamer, kendi kitabı için uydurulmuş bir fıkrayı da yazmıştı (öyle hatırlıyorum). Adam kitapçıya girmiş “Solun namusu var mı?” diye sormuş “Yok” denmiş. Bir başkası da sormuş, o kitapçı da “Vardı, kalmadı” demiş.

Sol durur mu, onlar da karşı fıkralar üretmişlerdi:

“Solun Namusu var mı?”
“Elbette var, olmaz mı?”
“Sol demek namus demek, olmaz mı?”
“Sol’un namusu yoksa, namus yoktur!?”

Bunlar fıkra ama, soldan şeriatçılığa dönme, şair-yazar İsmet Özel, "Solcu denildi mi Türk milleti "boynuzlu anlar" demiş, büyük tepki almıştı. “Daha önce boynuzlu muydun, boynuzlarını kim kırdı?” sözleri denmişti Özel’e.

Ve 2000 yılında, sol’un namusunu sorgulayan Rauf Tamer’in Murat Demirel ve Egebank’la ilintili bir kredi yolsuzluğu işine adı karıştı. Bu yüzden Sabah Gazetesi’ndeki görevinden ayrıldı, uzun süre de yazmadı bir yerde. Bu konu ile ilgili olarak İslamcı Fehmi Koru, Taha Kıvanç adıyla 15.10.2000 tarihinde şunları yazıyordu:

“Rauf Tamer'in Egebank'la ilişkisi olmadığını söylemiyorum. Tersine, Sabah yazarının Egebank ile 'bence yanlış' bir kredi ilişkisi içinde olduğunun fena halde farkındayım. Şimdi vereceğim bilgiler, eğer arşivci değilse, ‘Bu durumda yazamam’ deyip yazılarına ara veren Rauf Tamer'de bile olmayabilir:

Bendeki bilgi şu: Egebank, Murat Demirel'in özel tâlimatıyla, 23 Temmuz 1998 tarihinde, Rauf Tamer'e kredi açtı. 320 bin dolarlık kredi 48 ay vâdeliydi ve faizi sadece yüzde 1,5'tu... Zekeriyaköy'de almayı düşündüğü bir villayla ilgiliydi kredi. İşin garibi, 48 ay vâdeli krediyi, Rauf Tamer, açılmasından sadece üç ay sonra (5 Kasım 1998 tarihinde) kapattı. 4 Ağustos 1998 tarihinde 75 bin dolar ödedi, ertesi gün de 9 bin dolar; nakit olarak... Geri kalanı yine Egebank'tan açılan (herhalde şartları biraz değişik) 254.700 dolarlık yeni bir krediyle ödendi...”


Rauf Tamer’in yaptığı suç muydu? Ortada bir yargı kararı olmadığına göre, “Hayır”… Ancaak, etik değil, ortada bir kayırmacılık olduğu da belli ve birçok gazeteci-yazarın açlıktan nefesi kokarken, adam 320 bin dolarlık villa alma peşinde, bunun için kredi alıyor, sonra o borcu yine aynı bankanın verdiği özel bir kredi ile kapatıyor. Sonra ne oldu bilmiyorum ama, sol’un namusunu sorgulayan adamın içine düştüğü durumun çarpıcı bir göstergesidir bu olay. Rauf Tamer, hayatı boyunca sağ iktidarları savunmuş, bir eli yağda, bir eli balda yaşamıştır. Bugün de öyledir, yandaş Hürriyet’te yazıyor. Şimdi bir de solun simge ismi Uğur Mumcu’ya bakalım, tam bir namus simgesi. Hayatı boyunca yolsuzluklarla, namussuzluklarla, kirli ilişkilerle mücadele etti ve sonunda o yüzden feci biçimde canını verdi.

E şimdi gelin o soruyu aynı adda iki kitap yazan iki yazar bağlamında soralım yeniden: “Sağcı Rauf Tamer’e ve solcu Uğur Mumcu’ya bakarak, solun namusu olup olmadığı sorusuna ne yanıt verirsiniz?”

Gelelim bugüne… Bugün namusu tartışılan sol değildir, İslamcılık’tır. Yolsuzluk, yandaş ve akraba kayırmacılığı, devlet olanakları ve devlet mallarını yağma, ballı ihalelerle yandaş zengin etme, yandaş vakıf ve derneklere kıyak, yalan, dolan… Tüm bunları, yıllarca bu gibi işleri dillerine dolayanlar yaptılar. Ve daha da acısı bunları savunur bile oldular, yandaş televizyonların kadrolu tartışmacısı Mehmet Metiner, bir programda “İslam’da akrabayı kayırmak vardır, ne olmuş yani” mealinde sözler etmiştir.

Sol’unsa geleneğinde (zaman zaman sapmalar olmuşsa da) bu tür haller yoktur ve bunlar hep ayıplanmış, önlenmiştir. Sol, emekçilerin örgütlü olup hakkını söke söke aldığı, ulusal ve kamusal üretimin önde tutulduğu, her türlü insan haklarının eksiksiz sağlandığı bir hukuksal ve siyasal düzeni amaçlar. Türkiye solu bu amaca büyük ölçüde sadık kalmıştır.

Kalmayan sağ ve İslamcılık’tır ve artık bu ülkede “İslamcıların namusu var mı?” sorusu sorulmakta ve “Ne arar!” yanıtı verilmektedir.