“Skandallar sembolik iktidar uğruna girişilen itibar ve güven için verilen mücadeledir” (Thompson, 2000:245)
“Skandal, büyük yankı uyandıran, utanç verici ya da küçük düşürücü olay” diye tanımlanır.
Bu bölümün konusu; ağ toplumunda skandal siyasetinin özelliği ve medya siyasetindeki merkezi yeridir.
Hikâyeye göre Çinli İmparator Kangxi ölüm döşeğindedir ve de on dördüncü oğlunun tahta çıkmasını ister, ama söylentiler vardır. Söylentiler, saraydaki üst düzey bir yetkilinin, dördüncü oğlu Yongzheng babasının vasiyetini değiştirip tahta kendisinin geçtiği yönündedir.
İmparator koltuğuna oturan oğlu başarılı bir hükümdar olsa da bir söylentinin dalgalanarak yayılması O’nun tüm başarılarına gölge düşürüp, ölünceye kadar da peşini bırakmaz. Öyle ki dizilere konu olur.
Skandal siyasetinin rejim değişikliklerindeki önlenemez rolünü çeşitli ülkelerin siyasi tarihlerine yön veren olaylarla; Fransa’da Dumas/Elf Oil olayı, İspanya’da GAL olayı ile anlamaya çalışacağız.
Skandal siyaseti ile siyasetin medya siyaseti ile dönüşümü ve günümüzde elektronik ortamda tüm bunların birbiriyle etkileşimi, birbirine yön vermesi, ardından sansürün yine ülkelerin siyasi gündemindeki yeri ve ne denli önemli olduğunu; ABD, Rusya, Çin genelinde gözden geçireceğiz. Siyasal meşruiyet ve demokrasi krizi bağıntısına değinerek tamamlamış olacağız.
Başa dönüyoruz…
Paris, 1847.
Fransa’da liberal monarşi var. Yaklaşık bir yıl sonra, Fransa tarihinde üçüncü darbe ile liberal monarşiye son verilip, siyasi yönetim muhafazakârların elinden alınarak, 1848’de İkinci Cumhuriyet ilan edilerek, Cumhuriyetçilere geçer. Fransa’da ilk devrim 1789’da ikincisi liberal monarşi; 1930’dadır.
Bilindiği gibi monarşi; yönetimi tek güç ve babadan oğula geçiyor.
Fransa’da dönemin başbakanı akademisyen/siyasetçi François Guizot. Demokratikleşme ve reform talepleriyle baskılar var. François baskılara direnir. Çünkü demokrasinin seçkinlerin yani monarşinin siyasetçilerinin rehberliğinde seçilmiş bir elitle sınırlı olması gerektiği düşüncesini taşır.
Fransızları zenginleştirmeye teşvik eden o ünlü sözünü söyler: “Aydınlanın, zenginleşin, Fransamızın maddi ve manevi koşullarını iyileştirin.” Bu ilke hızla hayata geçirilmeye çalışılır. Fransa’da bu proto-kapitalist süreç yani; sanayileşme, fabrika düzenine geçişte, uluslar arası ticaretin yayılması zenginliğine sahip olmak isteyenler rekabet içindedir. Bakanlık mevkiine gelmek, kişisel kaynak birikimi yapmak demektir. Tam da bu noktada devreye basın girer.
Bakanlık düzeyine gelenler rakiplerinin işlerini bozmak için eğitimli sınıfların görüşlerini allayıp pullayarak, denetlemeye yönelik bir araç olarak yarattıkları ve finanse ettiği basını kullanırlar.
Fransa’da 1830 Devrimi’nden sonra basın finanse edilerek etkili hale gelir. Siyasilerle ilgili meseleler yayınlanır, rakiplerin birbirini aşağı çekmesi haberleri basında yer alır.
O dönemde 1845’te Fransa’da 245 gazete vardır. Medya üzerinden tam bir skandal siyaseti sürdürülür. Muhalefet gazetelerinden biri de yüksek mevkilerde rüşvet, yolsuzluk olduğunu yazar. Bu haberler seçkinleri itibarsızlaştırma etkisi yaratır, süreç birkaç ay sonra 1848 Devrimi’ni başlatır. Fransa’da monarşi son bulur. François Londra’ya sürgün edilir. Fransa devrimlerine skandal siyaseti damga vurur.
Kaynak: “İletişim Gücü”, Manuel Castells.