Selda’nın Günlüğü öykü dosyası ve Bulazar…

Abone Ol
Selda’nın Günlüğü adlı öykü dosyası cezaevinden geldi, kitaba adını veren bu günlük bir kadın mahkûmun günlüğü, yazansa bir erkek mahkûm. “Hapisteki hayvanlar” ve “Hapisteki anlar” adlı iki bölüme ayırmış yazarımız bu öyküyü… Hapisteki hayvanlar… Ne ki onlar? Söyleyeyim hemen; bir arı, bir kuş sürüsü ve bir sülük… Bu üç hayvan türüne öyle anlamlar ve imgeler yüklemiş ki yazarımız… Okunmadan anlamak olanaklı değildir, benim anlatmam da… Umarım bir gün kitap olarak basılır, siz de okur, bana hak verirsiniz.

Kim bu yazar diye şimdi merak ettiniz değil mi? Akhisar Cezaevinde yatıyor, adı Mehmet Ali Bulazar. Daha önce bir başka çalışmasını bana yollamıştı, Yeniçağ’da yazmıştım, yayınevlerinin dikkatini çekmiştim. Sanırım başarmışım, bir çalışmasının kitap olacağı muştusunu eşi Hanımefendi’den öğrendim.

Ve sonra bir mektup ekinde yine el yazısıyla ve özenle yazılmış bu öykü dosyası geldi. Mektubun tamamını tarattım, ekte sunuyorum, bu mektuptaki, içtenliğe, özleme, azme siz de ortak olunuz istiyorum.

Ve öykü dosyasının kapağı, onu da ekliyorum. Bir kapak çalışması yapmış Mehmet Ali Bulazar kendi eliyle, o çalışmadaki hüznü ve azmi de göresiniz istiyorum.

Evet dosyada 9 öykü var. Çalışmayı yazarımız değerli eşi “Semra Bulazar”a adamış. Zaten öykülerinin çoğunda ana izlek de kadın. Tanrıça kadın, sevecen kadın, koruyan, doğuran/yaratan, sezen, seven kadın…

Mektup adlı öyküden söz etmek istiyorum önce. Unuttuğumuz mektup yazma geleneğini anımsatıyor bize. İki sevgili karar veriyorlar, birbirlerine mektup yazıp postaya verecekler, cep telefonundan yazılan tümcelerin yavanlığı ve sıradanlığından kurtulacaklar. Ve öyle de yapıyorlar, kızın mektubu oldukça duygulu, imgeli, anlamlı ve de edebî:

“Sen doğdun ömrüme, aydınlıktın, anlamlıydın Sen. Emeklerken birden kalktım ayağa, vaftiz oldum kutsal suyunla. 
Kapkara kumaşı olan tuvalimi boyadın güzel renginle, can verdin sihirli ellerinle…
Bakılası bir manzara görüyorum şimdi ruhumda…
Bu… Aşk işte bu…
Boşlukta bire kütle değilmişim, yaşıyormuşum ben de, sahiden varmışım evrende… Senle… Seni seviyorum…”


Oğlansa bilmiyor edebî sözleri, ama seviyor, o da kendince ifade ediyor bu sevgiyi:

“Vizyonum: Seni daha çok sevmek.
Misyonum: Seni daha çok mutlu edecek işler yapmak.”


Tam burada bir bayan arkadaşımın bana anlattığı o anısı düşüyor yâdıma. Bu bayan arkadaşım Bolu’da üniversitede okuyormuş, kaldığı öğrenci yurdunda çok sevdiği bir oda arkadaşı varmış, hafta sonları ikisi de yakın olan memleketlerine ailelerinin yanına giderlermiş. Ama sözleşmişler, birbirlerine mektuplar yazarlarmış baba evlerinde, Pazar akşamı döndüklerinde o mektupları birbirlerine verirlermiş.

Yazarımız Mehmet Ali Bulazar, ülkenin sıradan insanlarının yaşam koşullarını, o koşulların nedenlerini, sonuçlarını çok derinden algılamış, çözümlemiş, gözlemlemiş ve bu birikim ve açılımla öykülemiş. Erkeği de iyi biliyor kadını da, her iki tarafın da duygularına, özlemlerine, arayışlarına egemen. “Mavi Gül” adlı öyküye adını veren o mavi gülü unutmak mümkün değil. “Kadının müşfik doğası”ndan söz ediyor o öyküde. O müşfik doğanın yeryüzündeki en güçlü terapi olduğunu ve insanı sağalttığını söylüyor. Ve kumarın borca batırıp intihara sürüklediği ve son anda dönebilen umutsuz gencin geldiği son aşamayı şöylece aktarıyor son satırlarda: “Babası haklıydı; ölümden başka her şeye çözüm bulunurdu… Hele ki, Kadın’ın olduğu bir dünyada…”

Saplantı adlı öyküde, bir kadınla para karşılığı birlikte olmayı pür-şehvet bir durum ve eylem olduğunu sananlara yaman bir ders veriyor yazarımız. İç hesaplaşmaya sokuyor erkeği, ruhsal ve duygusal durumunu çözümlüyor ve dış yansımalarını betimliyor. Sonra mı? Sonrasını kitap olursa orada okuyacaksınız.

Ve Merve adı pavyon kadını… Dosyasının “Tanrıça” adlı ilk öyküsünde… O Merve’nin etkileyemeyeceği bir insan düşünülemez bence. Bu öyküdeki tiplemeler ve olaylar “unutulmaz”dırlar.

Bulazar’ın dili aydınlık, üslubu akıcı, kurgulaması yetkin, Türk Edebiyatına verecekleri olan bir yazar bana göre... Yazma azmi ve istenci onu çook yukarılara taşıyacaktır. Hadi uğur olsun Bulazar! 

Ekler: