Seçim itirafları!..
Türkiye kendi tarihinde bir başka örneğini görmediği bir yerel seçimi geride bırakmaya çalışıyor; çünkü hala yenilgiyi hazmedemeyen “pişkin” bir muhalefet, itirazlarla seçimin itibarını sarsmaya çalışıyor.
Tabi bu arada Cemaat Medyası da bu algıyı güçlendirmek üzere çeşitli yayınlar gerçekleştiriyor.
Tabi, bütün bunlar iddiadan ibaret ama İzmir’de ortaya çıkan görüntüler doğruysa yaşananlar gerçek anlamda bir “irade katliamı”dır. Gelelim itiraflara…
Daha önceki yazılarımda da ifade etmeye çalıştığım, Darbeler Tarihimizin gerçekleri vardı. Yani, “bir darbe yapabilmenin yolu ekonomiyi çökertmekten geçer” demiştim.
Bu ifadelerimi doğrulayan açıklamalar geldi seçimler sonrasında.
Biri, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’ından İhsan Yılmaz idi. Ne diyordu; “Ben zaten demiştim; bu yolsuzluk iddiaları tek başına yeterli olmaz, buna eşlik eden birde ekonomik kriz olmalıydı.”
Bu ifadeleri televizyonda seçim sabahı kendisinden duyduğumda gerçekten şaşkına döndüm. Ve ister istemez insanın şu soruyu sorası geliyor kendisine; “Bu ekonomiye zarar veren sürecin fikri mimarlarından biri misiniz?” diye.
Aksi halde bu cümleyi koyacak bir yer bulamadım. Çünkü kendisinden birkaç saat sonra da Kılıçdaroğlu benzer cümleler sarf etti.
Yenilgiden yine yanlış notlar çıkardığı anlaşılan o konuşmasında (sonuçların açıklanmaya başlamasından 25 saat sonraya denk geleni kastediyorum) şunları söylüyordu; “Kim bilir belki de ekonomik dengeler bozulur ve AKP bir erken seçime gitmek zorunda kalır.”
Evet bu, “ülke ve millet kaybetsin ama ben mutlaka kazanayım” anlayışı hangi hırsın sebebidir; anlaması gerçekten çok zor.
Bu ülke kaybederse kime yarar; sizin güvenceniz nedir?
Allah aşkına siz kime çalışıyorsunuz?
Bu nasıl bir gözü dönmüşlüktür.
Ama şükürler olsun ki onların dediği olmadı; millet “oyun”u gördü elhamdülillah…
Yani, “Hesapların üstündeki o hatasız hesap tuttu.” işin en kestirme özeti de bu bence…