Sabri Kuşkonmaz’ın yeni şiir kitabı üstüne…

Abone Ol
“Üç kere kardeş buldum Balkanlar’da/Bir Biba bir Elena bir sema/Her biri bir güzel ülke/Mahzun ve küçük bir ülkedir/Acıları hep büyük olmuş kız kardeşim Makedonya”

Böyle diyor “Kız Kardeşim Makedonya” adlı şiirinin ilk kümesinde Sabri Kuşkonmaz ve sonra o bulduğu üç kardeşe ayrı ayrı sesleniyor:

“Uzak dağlara kar yağıyor Anadolu’da/gidemeyiz oralara, Üsküp’te hayaller nasıl Sema/soğudu mu Vardar’ın suları/şiirleri akar mı dağlardan Fahri Ali’nin?/Yaz kış hep o sular ki kalbimizden ısınarak geçer/o şiirler ki içimizi yakarak akar

Dur biraz Taşköprü’de, gölgeni suya düşür Elena/taşısın Vardar gölgeni, Demirkapı’dan öteye/Şar Dağları’ndan Ege’ye yorulmadan/tarihi ve anıları sularında taşıyan nehir/kıyılarında atlılardan kalan nal izi/ah nice doldu nice boşaldı kanla, kıyımla…/Ah, ağla Vardar şimdi geleceğe ağla


Üsküp’te hâlâ kar yağıyormuş Biba/Uzan hele bir Radoviş’ten aşağılara/Mavrova’dan öte, sis kaplamıştır dağları ya/bak bakalım, görünür mü Doyran’dan Valandova/Kim kalmış bizim eski Yörüklerden dağlarda.”

Yalınlıkta imgeler parıldıyor bu dizelerde. Biri dışında; şu “nal izi” yüzyıldır kullanıla kullanıla yalama olmuş bir imgedir, keşke o olmasaydı. Şair üç simge isme yüklüyor diyeceklerini, duygulanımlarını, izlenimlerini. Bu üç isim oraların halk çeşitliliğini yansıtıyor, yani bu çeşitlilik en baştan kabul görüyor, yanlış olan bu halkların boğuşması, boğuşturulması. Peki ya oralardan savrulanlar? Unutulmuyor işte bir acı, bir yanık izi ve dağlar, ovalar, sular, köprüler… Balkan acısı çok anlatılmıştır edebî ürünlerde… Ne var ki, Şair Kuşkonmaz’ın bu şiiri beni çok sardı. İçtenlik, akıcılık, duygulara kılavuzluk, iyi bir şiir işçiliği…Bunlardan olmalı…

Hadi bir küme daha yazayım, meraklısı alıp kitabı, tamamını okusun:

“Bir Biba bir Elena bir Sema/kız kardeşim eski Makedonya/Sorun hallerini, eski yurtta son kalanlara/Kumanova, Gostivar, Tetova, Bitola/Silinmeden dilimden kardeş kelimeler/Ulaştırın Toroslardan gelen selamımı”

Toroslar’dan gelen selam baş üstedir umarım. Ama Şair bizi Balkanlar’dan alıyor; Dıranas akşamlarına götürüyor, Ahmet Muhip Dıranas’ın o görkemli “Kar” şiirini anıştırarak ve o şiire layık bir seslenişte bulunuyor:

“Bir Dıranas akşamı gibi bu akşam/kar haberleri almaya başladık uzaklardan/ülkemin göremediğimiz dağlarından/Bir üşüyen vardır mutlaka oralarda/haberler düştükçe ürperiyor düşüncemiz

Bir Dıranas akşamı gibi başlayan her akşam/bir an gibi eriyor birikmeden hafızada/dışarıda kar, içeride kor birikmeden/Dıranas şiirlerinden kar taşıyoruz akşamlara.”

Evet övdüm bu dizeleri, gelgelelim olumsuz bir eleştirim de olacak, olmalı. Sabri Kuşkonmaz, bu şiirinde ve başka şiirlerinde “hafıza” sözcüğünü çok kullanıyor. Neden “bellek” sözcüğünü yeğlemiyor, belleğin nesi eksik hafıza’dan… Hafızlığı mı?

Şehirler ve şairler… Şehirler şairleri etkiler, şairler o şehirlere tin verirler, ün verirler, dün verirler ve geleceğe baktırırlar, kimi zaman o şehirler o şairlerle anılır olurlar. Ve kimi zaman da uğranan, kalınan ve ayrıldığımız şehirler vardır, o ayrılık ve o şehrin anıları üstüne de şairler çok yazarlar.

Sabri Kuşkonmaz, “Unutmaları Topla” adlı şiirinde, şehirler, unutmalar ve unutulmalar üstüne konuşuyor:

“Bazı şehirleri unutacağız/Gördüklerimiz görülmemiş olacak
Bazı insanları anımsayacağız/Ölmüş ya da ölümü görmüşler…
Bazı şehirleri unutmayı çok isteyendir/bazı acılar silinmeyi bekleyen
Ne şehirler unutacak bizi/onlar unutmak isterken çok şeyi/Ne de ölümler bağışlayacak/küçük bir unutmayı bize
Belki de doğrular farklıdır şiirden/Yazdığımız şiirler hep taammüden/unutmadık aslında, akışkan zamanda/herkes unutma alışkanlığında”

“Yazdığımız şiirler hep taammüden” bu dize üstünde biraz durmak isterim. “Taammüden” yani “önceden tasarlayarak, bile bile”, ceza hukuksal anlamı içine sinmiş bir sözcük. Bu bir yana, yazılan şiirler hep taammüden değildir, öyle olanlar vardır ayrıksı olarak ama hadi bir şiir tasarlayayım diye şiire oturulmaz, mutlaka bir etkilenme olmalıdır.

Hadi bu da son eleştirim olsun.

Bu kitap Berfin Yayınları arasından çıktı, 176 sayfa, içinde pek çok şiir var ve bunların tamamı, okunaklı ve dokunaklı… Salık veriyorum şiir severlere…