Sarıkamış’ta bulunduğum yıllarda, dostumuz müteahhit Hacı Halis Güner, sık sık şöyle derdi “Panga müdürüne dedim, benim rızkımdan ona kredi verdi.”
Rızk dediği risk… Bankalarda o zamanlar ticari kredi müşterilerinin risk kartonları vardı, bu kartona ödeme durumları ve mali durumları kaydedilirdi. Kredi kullanım süreçleri öykülenir, karar süreçlerine uygun değerlendirmeler sonrası yeni kredi alıp almayacağınıza karar verilirdi. Kredi verildikten sonra da ödeme düzeni ve geri dönüş süreci, yönetimce izlenirdi.
Hâlâ öyle midir bilmiyorum ama bizim Hacı Halis Güner (saygıyla anarım onu), riski rızk bilir, ona önem verir ve övünürdü de…
Riskle rızkın arasındaki bağıntıya döneceğiz ama önce risk ne demek bir bakalım: Risk sözcüğü, Rönesans İtalyanca’sında risicare “cesaret etmek” sözcüğünden kalmadır. Bu bizim halkın ve aydınımızın belleğine cesaretten çok “tehlike” olarak yerleşti. Yani batmayı, belki bitmeyi, zarar görmeyi göze alıp bir işe kalkışmak.
Rızk dediği risk… Bankalarda o zamanlar ticari kredi müşterilerinin risk kartonları vardı, bu kartona ödeme durumları ve mali durumları kaydedilirdi. Kredi kullanım süreçleri öykülenir, karar süreçlerine uygun değerlendirmeler sonrası yeni kredi alıp almayacağınıza karar verilirdi. Kredi verildikten sonra da ödeme düzeni ve geri dönüş süreci, yönetimce izlenirdi.
Hâlâ öyle midir bilmiyorum ama bizim Hacı Halis Güner (saygıyla anarım onu), riski rızk bilir, ona önem verir ve övünürdü de…
Riskle rızkın arasındaki bağıntıya döneceğiz ama önce risk ne demek bir bakalım: Risk sözcüğü, Rönesans İtalyanca’sında risicare “cesaret etmek” sözcüğünden kalmadır. Bu bizim halkın ve aydınımızın belleğine cesaretten çok “tehlike” olarak yerleşti. Yani batmayı, belki bitmeyi, zarar görmeyi göze alıp bir işe kalkışmak.
Batılı yazar Richard Sennet, “Geçmiş dönemlerde risk almak, kişinin karakterinin sınandığı zorlu bir test gibiydi” der ve şunları ekler: “Sıra dışı insanlar sürekli olarak uçurumun kenarında yaşayarak bilenirler.”
Batılı iki düşünürün dediklerini de yazalım: “Risk alarak enerjimizi yeniler ve adeta kendimizi sürekli olarak şarj ederiz.” (Robert Johansen-Rob Swigart)
Başka başka? Ohooo… Öyle çok ki… Bunları derlemişim, çünkü ben de risk almayı ve arkasını bilmediğim dönemeçleri dönmeyi çok severim. İşte buyurunuz, okuyunuz:
“Korkak dileksiz yaşar.” Muhammed Hadi (Azerbaycanlı Yazar)
Batılı iki düşünürün dediklerini de yazalım: “Risk alarak enerjimizi yeniler ve adeta kendimizi sürekli olarak şarj ederiz.” (Robert Johansen-Rob Swigart)
Başka başka? Ohooo… Öyle çok ki… Bunları derlemişim, çünkü ben de risk almayı ve arkasını bilmediğim dönemeçleri dönmeyi çok severim. İşte buyurunuz, okuyunuz:
“Korkak dileksiz yaşar.” Muhammed Hadi (Azerbaycanlı Yazar)
“Kaybetme cesareti olmayanın gerçeği söyleme kapasitesi yoktur.”Joery Brown
“Korkusuzluk yaşamın zembereği gibidir. Korkusuz olduğumuz için ateşi tutuşturduk, korkusuz olduğumuz için mağaradan çıkıp ilk tohumu ektik. Korkusuz olduğumuz için ilkin suya daldık, sonra gökyüzüne tırmandık. Korkusuz olduğumuz için sözcükleri, sayıları bulduk, düşünmenin yorgunluğuna katlandık. İnsanlık tarihi her şeyden önce bir korkusuzluk tarihidir, yüreklilik olmaksızın hiçbir şeyin yapılmayacağının, aklın bile işe yaramayacağının göstergesidir.” Oriana Fallaci (İtalyan Yazar)
“Tehlike insandan kaçar” Atatürk
“İnsan cüret edebilmeli ve tehlikeyi göze alabilmelidir” Atatürk
“Cesaret azaldıkça başlar esaret” Talat Sait Halman
Eveet yani risk’le rızk arasında gerçekten bir bağlantı var, ne kadar çok risk alırsanız, rızkınız da o kadar çok artıyor. Hacı Halis Güner, risk demeyi beceremediği için rızk diyordu ama bilmeden gerçeği de söylüyordu.
Eveet yani risk’le rızk arasında gerçekten bir bağlantı var, ne kadar çok risk alırsanız, rızkınız da o kadar çok artıyor. Hacı Halis Güner, risk demeyi beceremediği için rızk diyordu ama bilmeden gerçeği de söylüyordu.