Geçtiğimiz Cuma günkü yazımda Ceyhun Atuf Kansu ödülünün Osmanlıca şiirler yazan birisine verildiğini belirtmiş, o kişinin şiirlerinden örnekler de vermiştim.
Özge Sönmez’i tanımıyordum, daha önce hiçbir kitabını okumamıştım, o yazımda yayımladığım şiirleri de internetten almıştım ve bütün bunları da belirtmiştim… Yani ortada herhangi bir kötü niyet ve kasıt yok…
Bu sabah önce Işık Kansu aradı, üslubu sert ve suçlayıcı idi, benim dediklerimi de duymazdan geliyordu, lafı ağzıma tıkıyordu, çok sinirlendim sesimi yükselttim. “Ödül alan o kitapta Osmanlıca şiir yoktur” deyip duruyordu, ben de “Beyefendi o yayınladığım şiirler o kişinin mi değil mi?” diye soruyordum. “Değil” diyemiyordu. “Düzeltme” yapmamı istiyordu, “Hayır düzeltmiyorum, tekzip yollayın” dedim, “Ayıp yahu!” dedi kapadı telefonu.
Sonra Özge Sönmez adlı ödüllü hanımefendi aradı. Şiirlerini yayınladığım Özge Sönmez'in başka birisi olduğunu en baştan belirtti, “Benim internette tek bir şiirim yoktur, dergi ve kitaplarım dışında şiirlerimi bulamazsınız. Osmanlıca şiir de yazmam, benim şiirlerim çağdaş Türk şiiridir. Ben 9 Eylül Üniverisitesi’nde öğretim üyesiyim” diye izahatta bulundu.
Araştıracağımı ve gerekirse düzeltme yayınlayacağımı söyledim.
Tekrar internete girdim, baktım, şiirlerini yayınladığım Özge Sönmez, kadın değil erkek, Hacettepe Üniversitesinde öğretim üyesi o da.
Evet… İsim benzerliği yüzünden bir haksız suçlama yapmıştık, durum belli olmuştu. Kötü niyetim, ihmalim, araştırmada bir kusurum yoktu ama gene de ortada düzeltilmesi gereken bir durum vardı.
Özge Hanım bana “Ceyhun Atuf Kansu’nun adının böyle bir işe karışması beni çok incitir, seçici kurul üyeleri de töhmet altında kalır” mealinde sözler de dedi. Ceyhun Atuf Kansu’yu ne kadar sevdiğimi, Yeniçağ, Bayburt Postası ve diğer birçok yayın organında (dergiler de var bunların içinde) ve kitaplarımda neler yazdığımı araştırabilirler. “Ceyhun Atuf Kansu Ödülü, Osmanlıca şiir yazan birine veriliyor” diye tepki gösteren birinin amacı Ceyhun Atıf Kansu’yu kötülemek, onun anısına saygısızlık yapmak olabilir mi? Dolayısıyla “incitmek” şöyle dursun, “incinmesin” diye idi kaygımız ve tepkimiz.
Seçici Kurul üyelerine gelince; onlar hakkında şimdi konuşmak istemiyorum. Gün gelir onlara da yazarız bir şeyler…
Evet Özge Hanım, bilmeyerek bir haksızlık etmişiz size, böylece düzeltmiş oluyoruz (bu bir özür yazısı değildir, ortada özür dilenecek bir durum yoktur).
Özge Sönmez’i tanımıyordum, daha önce hiçbir kitabını okumamıştım, o yazımda yayımladığım şiirleri de internetten almıştım ve bütün bunları da belirtmiştim… Yani ortada herhangi bir kötü niyet ve kasıt yok…
Bu sabah önce Işık Kansu aradı, üslubu sert ve suçlayıcı idi, benim dediklerimi de duymazdan geliyordu, lafı ağzıma tıkıyordu, çok sinirlendim sesimi yükselttim. “Ödül alan o kitapta Osmanlıca şiir yoktur” deyip duruyordu, ben de “Beyefendi o yayınladığım şiirler o kişinin mi değil mi?” diye soruyordum. “Değil” diyemiyordu. “Düzeltme” yapmamı istiyordu, “Hayır düzeltmiyorum, tekzip yollayın” dedim, “Ayıp yahu!” dedi kapadı telefonu.
Sonra Özge Sönmez adlı ödüllü hanımefendi aradı. Şiirlerini yayınladığım Özge Sönmez'in başka birisi olduğunu en baştan belirtti, “Benim internette tek bir şiirim yoktur, dergi ve kitaplarım dışında şiirlerimi bulamazsınız. Osmanlıca şiir de yazmam, benim şiirlerim çağdaş Türk şiiridir. Ben 9 Eylül Üniverisitesi’nde öğretim üyesiyim” diye izahatta bulundu.
Araştıracağımı ve gerekirse düzeltme yayınlayacağımı söyledim.
Tekrar internete girdim, baktım, şiirlerini yayınladığım Özge Sönmez, kadın değil erkek, Hacettepe Üniversitesinde öğretim üyesi o da.
Evet… İsim benzerliği yüzünden bir haksız suçlama yapmıştık, durum belli olmuştu. Kötü niyetim, ihmalim, araştırmada bir kusurum yoktu ama gene de ortada düzeltilmesi gereken bir durum vardı.
Özge Hanım bana “Ceyhun Atuf Kansu’nun adının böyle bir işe karışması beni çok incitir, seçici kurul üyeleri de töhmet altında kalır” mealinde sözler de dedi. Ceyhun Atuf Kansu’yu ne kadar sevdiğimi, Yeniçağ, Bayburt Postası ve diğer birçok yayın organında (dergiler de var bunların içinde) ve kitaplarımda neler yazdığımı araştırabilirler. “Ceyhun Atuf Kansu Ödülü, Osmanlıca şiir yazan birine veriliyor” diye tepki gösteren birinin amacı Ceyhun Atıf Kansu’yu kötülemek, onun anısına saygısızlık yapmak olabilir mi? Dolayısıyla “incitmek” şöyle dursun, “incinmesin” diye idi kaygımız ve tepkimiz.
Seçici Kurul üyelerine gelince; onlar hakkında şimdi konuşmak istemiyorum. Gün gelir onlara da yazarız bir şeyler…
Evet Özge Hanım, bilmeyerek bir haksızlık etmişiz size, böylece düzeltmiş oluyoruz (bu bir özür yazısı değildir, ortada özür dilenecek bir durum yoktur).