Otlukbeli

Abone Ol
Otlukbeli, mayıs ayında tamamen yeşile bürünen, az ağaçlı vadi ve tepelerden oluşan, aynı isimde Demirözü'ne bağlı bir köyü ve dağı olan; Türklerin Anadolu'ya yerleşmesinden sonra yaylak ve otlak olarak kullanılan ve tarihte çok önemli bir meydan muharebesinin vuku bulduğu bölgenin adıdır.

O yıllarda Memluklu, Akkoyunlu ve Osmanlı Türk devletleri aynı zamanda Yakın Doğu'nun üç büyük İslam Devletleri idi. Asrın Cihan savaşları da Müslüman Türkler arasında cereyan ediyordu. Büyük devlet kurarak doğunun hakimi ve imparatorluk hükümdarı olmuş olan Timur ile, Yıldırım Bayezit'in başında olduğu Osmanlı Ordusu'nun 1402'de tutuştuğu Ankara Savaşı Timur'un zaferi ile nihayetlendikten 71 yıl sonra Akkoyunlular'la Osmanlılar Otlukbeli'nde dünyanın en büyük meydan savaşlarından birini yaşamış, bundan kırk bir yıl sonra 1514'te ise Yavuz Sultan Selim; Hatayî mahlası ile Türkçe'ye güzel şiirler kazandıran Şah İsmail’in liderliğindeki Safevi Ordusu'nu yenmek zorunda kalmıştı.

1473 yılı Ağustos ayında cereyan eden Otlukbeli Meydan Muharebesi tarihte Şehzadeler savaşı diye de geçer. Bir hafta ara ile iki safhası olan bu savaşın, öncülerin savaştığı ilki, Tercan sınırlarında; neticenin alındığı asıl meydan muharebesi ise Bayburt sınırlarında vuku bulmuştur.

Halk arasında Hasan Padişah kanunları diye bilinen ve bölgede bilinip kullanılan yasalar çıkaran Uzun Hasan, halka iyi davranıyordu. 1466'da Tebriz'i başkent ettiği zaman Timur İmparatorluğu'nun yerini alan Devleti, İran, Irak, Azerbaycan ve Gürcistan’a hakimdi. Trabzon Pontusları ile akraba, Venediklerle müttefik idi. Son zamanlarda da Osmanlı'ya karşı Karaman beyliğinin hamiliğine soyunmuştu.

Osmanlı Sultanı Fatih, İslam-Türk devlet hükümdarı olan Uzun Hasan Bey’in kendi aleyhinde Venedik-Rodos şövalyeleri ile ittifak etmesinden duyduğu rahatsızlığı Horasan hükümdarı Hüseyin Baykara'ya mektupla anlatmıştı.

İki büyük devlet arasında ilk ciddî vuruşma olan Kıreli Meydan Savaşı'nda Osmanlı Şehzadesi Mustafa, Akkoyunluları yenip, başları Yusufça Mirza ile kardeşleri Zeynel ve Ömer Mirza'yı esir almış; Uzun Hasan oğullarını fidye ödeyerek kurtarmıştı. Bu olayın öncesinde Uzun Hasan'ın oğlu olan Yusufça Mirza ordusu ile Osmanlı topraklarına girmiş, Sivas ve Tokat'ı yağmalamış, Konya civarında Gedik Ahmet Paşa idaresindeki Osmanlı ordusunu yenmişti.

Tehditkâr bir mektupla ne zaman yola çıkacağını ve kendisini muhakkak cezalandıracağını Uzun Hasan'a bildiren Fatih 1473 Nisan ayında Üsküdar'dan doğuya hareket etti.

Ağustos ayının 4'ünde Rumeli Beylerbeyi Has Murat Paşa komutasındaki Osmanlı öncü birliğinin Tercan yakınlarında Akkoyunlular'ın pususuna düşüp 12000 kayıp vermesi üzerine Osmanlı Ordusu Fırat Vadisi'ni bırakarak Bayburt'a yöneldi çünkü; Akkoyunlu Ordusu'nun asıl kısmı Bayburt sınırlarında kalan Otlukbeli Vadisi ve Dağlarında idi.. Şehid olan Has Murat Paşa'nın yerine, Sadrazam Mahmut Paşa Rumeli Beylerbeyliği'ne atandı.

Akkoyunlular'ın Otlukbeli tepelerinde görülmesi ile 11 Ağustos'ta, saat 14 civarında başlayan şiddetli çarpışmalar 8 saat sürdü. Bayburt sınırındaki Kalecik Tepesi'nin güneydoğusundaki Osmanlı ordusunda merkezde Fatih Sultan Mehmet, sağ kanatta Şehzade Bayezit, sol kanatta Şehzade Mustafa vardı. Bayburt'a bağlı Otlukbeli köyünün kuzeyindeki  Otlukbeli tepelerinde yer alan Akkoyunlu ordusunda ise merkezde Uzun Hasan, sağ kanatta oğlu Zeynel Bey, sol kanatta diğer oğlu Uğurlu Mehmet Bey vardı.

Savaş yeri vadi ve dağlık alanlardı. Fatih’in yönettiği merkez kuvvetler dağlık alanda zor ilerliyordu. Akkoyunlu’nun hesaplayamadığı Osmanlı topları aşırtma atışlarla dağlık alandaki Akkoyunlu askerini kırıyordu. Üstün cesaret ve gayretle savaşan Zeynel Mirza Osmanlılarca öldürülüp Akkoyunlu'nun sağ cenahının dağılması ile, savaşın akıbeti belli oldu.

Akkoyunlu Ordusu dağılınca, Uzun Hasan Bayburt'a, oradan Tebriz'e çekildi. Peşinden gelen Şehzade Mustafa'nın kuvvetleri Bayburt Kalesi'ni tahrip etti. Fatih, Şehzade Mustafa'yı geri çağırarak bölgeyi işgal edip çiğnetmedi.

Harbin sonunda Akkoyunlular 55 bin, Osmanlılar 12 bini öncü kuvvet savaşında olmak üzere 17 bin kayıp verdi. 4 bin Akkoyunlu esir edilip götürüldü. Esirlerden Uzun Hasan'ın oğlu Maksut serbest kaldı. Büyük oğlu Halil, amcaoğlu Hurşit, Tokat baskınına katılanlar ve Karamanoğulları'ndan 70 kişi cellatlara teslim edildi. Uzun Hasan'ın yakın maiyetinden fidye karşılığı serbest kalanlar oldu. Timur'un torunları bağışlandı, Karakoyunlular, Uzun Hasan'ın zoru ile savaştıkları için serbest kaldı. Savaş meydanında 3 gün kalan Fatih Sultan Mehmet, tutsaklardan bilgin ve sanatçıları affetti, bunlardan Hasankeyfli Mevlana Mahmut Süreyhi'yi iyi karşılayıp, ona sonradan yüksek bir makam verdi.

Bir süre sonra, Venedikliler'in beklentisinin aksine Akkoyunlular, Osmanlılar'la anlaştı ve bir daha da aralarında savaş, niza olmadı. Yavuz Sultan Selim’in Şah İsmail ile yaptığı savaşta; Pulur'da ikamet eden Akkoyunlu Ferahşed Bey, Osmanlı'ya büyük yardımda bulunmuş, Yavuz ve Kanuni Sultan Süleyman tarafından kendisine iltifat edilip mülkler hediye edilmişti; Ferahşed Bey adına yeni ismi Gökçedere olan Pulur'da, Bayburt merkez ve birkaç köyde vakıf ve zaviyeler, cami, medrese, hamam gibi eserler mevcuttur.

Tarihin en büyük meydan muharebelerinden sayılan ve adını Anadolu'nun ilk Türk yerleşkelerinden Bayburt'un Otlukbeli köyünden ve yine Bayburt sınırlarındaki Otlukbeli Dağları'ndan alan Otlukbeli Meydan Muharebesi için, her yıl sadece Erzincan'da anma ve etkinlikler yapılmaktadır. Yine bu konuda en ciddi yayınlardan olan Enver Konukçu'nun hazırladığı "Otlukbeli Meydan Savaşı" adlı eser Erzincan Belediyesi ve Erzincan Valiliği tarafından yayınlanmış, hatta meydan muharebesinin geçtiği bölgeden sayılacak kadar yakın olan Erzincan'a bağlı Karakulak nahiyesi, ilçe yapıldıktan sonra, 1990'lı yıllarda Otlukbeli adını almıştır. Bayburt sınırlarındaki Otlukbeli köyü ise kurulduğu günden beri aynı isimle anılmaktadır.