Kanunun çıkmasından hemen sonra demiryolunun güzergâhını tespit için Trabzon Mebusu Muhtar Bey ile Mühendis Mektebi Müdürü ve muallimlerinden Nuri ve Mustafa Beyler Temmuz 1924’te bölgeye geldi. Öncelikle Kalanema yoluyla Ardasa’ya ulaşan yol üzerinde incelemede bulunmak üzere 19 Temmuz’da Trabzon’dan ayrılan heyet, bu yoldan hayvanlarla dört günde Ardasa’ya ulaştıktan sonra, oradan şoseyi takiben tekrar Trabzon’a dönmeyi planlamıştı. Muhtar Bey, daha sonra Sürmene yolunu ve başka güzergâhları da incelemeyip güzergâh konusunda kesin bir karar verileceğini İstikbal Gazetesi muhabirine bildirmişti.
Muhtar Bey incelemelerini yaptıktan sonra, 25 Temmuz’da Trabzon belediye dairesinde belediye heyeti, Ticaret Odası temsilcileri, vilayet idare meclisi ve encümen üyelerinin katıldığı bir toplantıda konu hakkında bilgi verdi. Toplantıya Trabzon Valisi ve bazı mebuslar da katılmıştı. Muhtar Bey konuşmasının başında, bu demiryolunun yapımından, ancak Vilayat-ı Şarkiye’nin yok sayılması durumunda vazgeçilebileceğini, bunun da mümkün olmadığını belirterek, yolun yapılıp yapılmayacağı konusunda devam etmekte olan şüpheleri gidermek istedi. Hatta biraz daha ileri gederek, bu hattın İran ticaretini çekebilmesi için mutlaka çift hat olarak yapılması gerektiğini belirtti.
Demiryolu ve limanla ilgili kanun kabul edilmiş olmasına rağmen, bu kanunun uygulanıp uygulanmayacağı ve hattın nasıl inşa edileceği sorusu hala akıllardaydı. Bazı çevreler, bu hattın dar olarak yapılması gerektiğini, böylece inşa masrafının azalacağını söylüyorlardı. Buna mukabil Muhtar Bey, Trabzon-Erzurum arasında dar hattın hiçbir menfaat getirmeyeceğini; bu konuda Vilayat-ı Şarkiye mebuslarının ve halkının kendileriyle birlikte hareket ettiklerini belirtti.
Muhtar Bey, endişeleri giderici bu açıklamalardan sonra, hattın güzergâhı ve hinterlandı hakkında bazı bilgiler verdi. Belki de asıl sorun bu noktada düğümleniyordu. Çünkü, eskiden beri tartışılan hattın hangi merkezlerden geçeceği ve hangi limandan sahile bağlanacağı konusu, Trabzon-Erzurum demiryolu kanunun çıkmasından sonra daha farklı boyutlarıyla tekrar gündeme geldi. 1924’te demiryolunun Erzurum’dan başlayıp Trabzon Limanı’na ineceği artık kanunlaşmıştı. Fakat hattın hangi güzergâhı takip edeceği ve hangi merkezlere uğrayacağı, eskisinden daha yoğun bir şekilde tartışılmaya başlandı.
Muhtar Bey, 25 Temmuz’da Trabzon Belediyesi’nde yaptığı konuşmada; Trabzon gibi 60 milyon liralık bir servet taşıyan bir şehrin şimendifer merkezi olmasının pek tabi olduğunu, Suşehri, Şiran mıntıkasının da Trabzon hinterlandına dahil olduğunu, bütün doğu havalisini arkasına alan bu vilayetin geleceğinin pek parlak bulunduğunu, İran’dan gelen transit yolunun iskelesinin de bu şehir olduğunu ifade etti. Konuşmasının sonuna doğru Muhtar Bey demiryolu güzergâhını tayin için mühendislerle birlikte Erzurum’a gideceklerini, geri dönüşte Sürmene üzerinden Trabzon’a ineceklerini söyledi.
Temmuz sonunda Trabzon’dan ayrılan Muhtar Bey ve yanındakiler, Erzurum ve civarında gerekli incelemeleri yaptıktan sonra 17 Ağustos’ta Trabzon’a döndü. Heyet Erzurum dönüşünde Bayburt-Sürmene yolunu kullanmış, böylece en sona bırakılan bu güzergâh da tetkik edilerek incelemeler tamamlanmıştı.
Yapılan keşiflerden sonra Muhtar Bey, Trabzon-Erzurum güzergâhı için en son tetkik ettikleri Bayburt-Sürmene yolunun en münasip güzergâh olduğunu, bu yolun diğer yollara tercih edilecek özellikleri bulunduğunu belirtmişti. Yanbolu Deresi’nin beri tarafında Trabzon-Sürmene şosesine inen Trabzon-Sürmene-Bayburt-Erzurum güzergâhı birçok açıdan tercih edilebilirdi. Bu arada Yenigün Gazetesi, Muhtar Bey’in Trabzon’dan ayrılmasından hemen sonra yaptığı haberde; keşif heyetinin Erzurum’dan geri dönüşünde Harşit Yoluyla gelip bu yolu tetkik edeceğini ve mütehassısların fikrine nazaran Trabzon-Erzurum hattının terk edilerek Erzurum-Tirebolu hattının tercih edileceğini belirtmişti. Anlaşıldığı kadarıyla kabul edilmiş olan kanuna rağmen, bazı çevreler Erzurum-Trabzon hattı yerine Erzurum-Tirebolu hattının yapılması gerektiğini öne sürüyorlardı.
Bu söylentilerin İstikbal Gazetesi muhabiri tarafından kendisine sorulması üzerine Muhtar Bey, bu konuda bir bilgisi olmadığını, esasen bu seyahati esnasında Ankara ile hiçbir görüşme yapmadığını ve Erzurum’dan dönüşte Sürmene yoluyla gelerek bu yolu tetkik etmelerinin Yenigün Gazetesi’ni zaten tekzip ettiğini belirtmişti. Muhtar Bey Harşit yolu hakkında da birkaç kelime söyleyerek, bu yolun daha önceden tetkik edildiğini, hatta metre ile ölçüldüğünü ve hakkında raporlar hazırlandığını belirterek, Sürmeye yoluna tercih edilecek hiçbir güzergâh olmadığını salahiyetli bir ağız olarak kesin bir dille ifade etti. Muhtar Bey bu tespitini tamamen bir fen adamı gözüyle yaptığını, Trabzon Mebusu olarak konuşunca da Sürmene yolunun daha şayan-ı tercih bir hale geldiğini ilave etti.
Muhtar Bey’in güzergâh konusundaki tespitlerini okuyucularına duyuran İstikbal Gazetesi, bu konuda yanlış bilgi veren Yenigün Gazetesi’nin başmuharririnin Trabzon mebuslarından Hamdi Bey olmasının dikkat çekici olduğunu belirtmiş; Yenigün’ün bu haberini Trabzon’a suikast olarak duyurmuş ve kınamıştır.
İstikbal Gazetesi, güzergâh konusunda artan tartışmalara son noktayı koymak için, 21 Ağustos 1924 tarihli nüshasında şu manşeti kullanmıştır:
“Trabzon-Karadere-Bayburt-Erzurum Hattı ve Trabzon Limanı sahilden dahile giden bütün güzergâhlardan ve Karadeniz sahilinde Sinop’tan sonra bütün liman mevkilerinden fennen en elverişli ve en şayan-ı tercih olan hat ve limandır”
Bu manşet güzergâh konusunda incelemelerini tamamlayan heyetin başkanı olan Muhtar Bey’in İstikbal Gazetesi’ne verdiği önemli bilgiler ışığında hazırlanmış ve başlığın altında Muhtar Bey’in beyanatı okuyucuyla buluşturulmuştu. Temmuz-Ağustos 1924’te yapılan keşif faaliyetlerinin muhtasar bir raporu olan bu beyanatta, özetle şu bilgiler verilmekteydi:
Trabzon-Erzurum arasındaki Güzergâhlar
Trabzon’un dahile bağlanması için inşası kararlaştırılan şimendifer güzergâhının geçmesi imkanı bulunan bütün hatlar tetkik edilmiştir. Evvela Erik/Arabın Beli’nden geçerek Zigana üzerinden aşacak her güzergâh incelenmiştir. Buradan geçen güzergâh, Harşit Vadisi’ne inerek Harşit-Ardasa-Gümüşhane yoluyla Bayburt’a ulaşmaktadır. Keza Zigana üzerinden aşması ihtimali olan her güzergâh Gümüşhane’den geçmektedir. Bu güzergâhlara nazaran Karadere-Sürmene üzerinden Trabzon’a gelen güzergâh diğerlerine hiç kıyas kabul etmeyecek fenni şartlara sahiptir.
Karadere Güzergâhı Neden Tercih Edilmelidir?
Bayburt’tan Trabzon’a inecek güzergâh tetkik edildiğinde; Bayburt’tan Karadere’nin nihayetini teşkil eden yükseltinin boyun noktasına gelmek için kat edilecek yol, Gümüşhane ve Bayburt arasındaki Vavuk beline nispetle hem kısadır; hem daha fenni olup inşaatı daha kolaydır. Yalnız Vavuk belinde yapılacak tünel küçük olmasına karşı, Karadere’nin nihayetindeki boyun noktasında açılacak tünel iki buçuk kilometre uzunluğunda olmalıdır. Bu tüneller bir kenara bırakılırsa; Harşit Vadisi’ne düşen güzergâh herhangi istikamette olursa olsun, Trabzon’a gelmek için tekrar yüksek dağları aşmak zorundadır. Bu hal gösteriyor ki Karadere yoluyla gelen güzergâh diğerlerine nispet kabul etmeyecek derecede üstündür.
Sonuç olarak, hangi güzergâh takip edilirse edilsin, demiryolu inşasının zor olduğu bir bölgede, Karadere yönünden geçen güzergâhın çıkaracağı sıkıntı nispeten azdır. Uzunluğu daha kısa olan bu yol, beyhude inip çıkmak gerektiren aksi meyillere sahip değildir.
Erzurum’u Sahile Bağlayacak En Kısa Hat
Bahsedilen Karadere yolu Erzurum ve Bayburt’u sahile bağlama hususunda en kısa yoldur. İleride bu hat İran transitine hizmet edecek bir hat olacağı cihetle diğer memleketlerde mevcut nakil vasıtalarına karşı fenni, mesafesi kısa, tercih hakkını haiz mertebede olmalıdır ki bütün İran transitinin mahreci Türkiye’nin elinde bulunsun. Bunun için mesafenin kısalığı ve profilinin iyi olması gerekmektedir. Bu şartları en iyi şekilde taşıyan hat da Erzurum-Bayburt-Karadere yoluyla Trabzon’a ulaşan hattır.
Kesin Olarak Tespit Edilen Hat
Temmuz-Ağustos 1924’teki keşifler sonucunda tespit edilen güzergâh; Trabzon’dan itibaren sahili takiben Yanbolu Deresi’ne ve oradan Karadere’nin sol cenah yamaçlarına çıkıp Aho, Os, Zimla köylerinin ortasından geçmek üzere Kalanima ve Yağmur derelerinin içerisinden dolaşarak Karadere’nin Ayamam mevkiine ve oradan derenin sahillerini takiben Çimen Yayla eteğinde tünel methaline ulaşacak ve tüneli Bayburt cihetinde mezra üstünde çıkarak Hart (Aydıntepe) Ovası'ndan geçip Bayburt’a inecektir. Kop Dağı’nda yapılacak ikinci büyük bir tünelden sonra Aşkale yoluyla Erzurum’a ulaşacaktır.
Mühendis Muhtar Bey ve heyeti tarafından Ağustos 1924’te sonlandırılan keşifler, Erzurum-Bayburt-Karadere-Trabzon güzergâhının, demiryolu inşası bakımından en uygun güzergâh olduğunu kesin bir dille ifade etmekteydi. Aslında Doğu Anadolu’dan Karadeniz sahillerine inen en kısa ve uygun güzergâhın burası olduğu eskiden beri bilinen ve dillendirilen bir şeydi. Bölgeyi tanıyan resmi/sivil, yabancı/yerli birçok uzman 1924 öncesinde bu hususu birçok kez dile getirmişti.
Trabzon-Erzurum demiryolu kanununun çıkmasından sonra güzergâh konusunu dile getiren isimlerden birisi Ahmed Halil idi. Ahmed Halil, Trabzon-Erzurum hattıyla ilgili yazdığı bir makalesinde, Tirebolu hattından hiç bahsetmeden şunları söylemekteydi:
“…Karadeniz ile Erzurum arasında üç tarik üzerinden yol açılabilir.
1. Trabzon-Gümüşhane-Bayburt-Erzurum: Dört mühim merkeze uğraması bakımından ehemmiyetli olmasına rağmen, aradaki dağ silsileleri tabi birer mania arz ediyor. Aynı zamanda büyük bir masraf gerektirmektedir.
2. Of-Bayburt-Erzurum: Görüştüğüm alakadarlar, Karadeniz ile Erzurum arasındaki münâsebât-ı ticâriye için Of’un çok müsâit olduğunu söylüyorlar. Her ne kadar Trabzon, Karadeniz limanı olarak meşhur olmuş ise de, bu şöhreti biraz da kuru laftan ibarettir. Zira evvelâ tabiî bir liman kâbiliyetine mâlik değildir. Vapurlar sâkin zamanlarda bile yarım saat uzakta duruyor. Sâniyen medenî bir limandan mahrumdur. Sandal nakliyâtı vapur ile sâhil arasında müthiş, tahammülü gayri kâbil zahmetler veriyor. Halbuki Of, tabi bir kâbiliyeti hâiz pekala medenî bir liman olabilir.
Aynı zamanda tabiî avârız bu hat üzerinde hemen hemen yok gibidir. Yol, müstakim bir hat halinde olacaktır.
3. Of-Erzurum: Bu doğrudan doğruya Erzurum’a geliyor. Maa-haza Bayburt’a uğramayan bir Karadeniz-Erzurum hattı ehemmiyetinden bir parça kaybeder...”
Devam edecek…
Mart 2013