Örgütsel İletişim

Gelişen ve değişen dünyamızda her geçen gün iletişimin (haberleşmenin) önemi artmaktadır. İletişimi kişisel ve toplumsal haberleşme olarak iki ana bölümde değerlendirmek mümkündür. Bireysel haberleşmeyi kişinin kendi kendini anlaması ve duyu organları arasındaki gerekli olan ilişkileri kurabilmesi, toplumsal haberleşmeyi ise birey, grup ve teşkilat gibi toplumsal birimler arasındaki iletişim olarak ele alabiliriz.

Abone Ol

Gelişen ve değişen dünyamızda her geçen gün iletişimin (haberleşmenin) önemi artmaktadır. İletişimi kişisel ve toplumsal haberleşme olarak iki ana bölümde değerlendirmek mümkündür. Bireysel haberleşmeyi kişinin kendi kendini anlaması ve duyu organları arasındaki gerekli olan ilişkileri kurabilmesi, toplumsal haberleşmeyi ise birey, grup ve teşkilat gibi toplumsal birimler arasındaki iletişim olarak ele alabiliriz.

Çok kapsamlı olan bu konuyu; belirli bir çerçevede değerlendirmenin şu aşamada daha uygun olacağını düşünmekteyim; çünkü süreç içerisinde bilimsel ve teknolojik gelişmeler, iletişime daha çok önem verilmesini zorunlu kılacaktır. Ayrıca örgütsel iletişimde aşırı uzmanlaşmaya gidilmesi iletişimin önemini gittikçe artırmaktadır. Bu nedenle haberleşmede kullanılacak yöntem ve teknikler de o oranda boyut kazanacaktır.
    
İletişim ile ilgili birçok tanım yapılmıştır; yapılan bu tanımlardan yola çıkan Ülkü Dicle, “ Bir Yönetim Aracı Olarak Örgütsel Haberleşme” adlı eserinde şöyle bir tanımlamaya yer vermiştir:

“Haberleşme, toplumsal birimler arasında gerekli ilişkilerin kurulmasına olanak sağlayan bir süreç ya da bir bilgi, anlam, duygu ve düşünce alışverişi, insan davranışını yansıtan psikolojik bir olay ve toplumsal hayata temel teşkil eden bir sistemdir.”

Haberleşmeyi; “duygu, düşünce ve bilgilerin, kitle iletişim araçları yoluyla bireysel ve toplumsal paylaşımıdır” diye de tanımlayabiliriz.
   
Örgüt, ortak bir amaca ulaşabilmek veya bir işi gerçekleştirebilmek için karşılıklı dayanışma halinde olan kurumların veya kişilerin oluşturduğu ve belirli bir niteliği devam ettiren, çevresine açık bir bütündür. Örgüt (teşkilat) ,  aynı zamanda alt sistemleri olan bir sistemler bütünüdür. Örneğin; yönetim biliminde adem-i merkeziyet olarak bilinen yerel yönetimlerde, hiyerarşik düzen içinde başkan, başkan yardımcıları, danışmanlar ve diğer birimler yer alır. Başkan yardımcılarına bağlı müdürlükler bulunur; ‘muhasebe işleri müdürlüğü, fen işleri müdürlüğü, bilgi işlem müdürlüğü, zabıta müdürlüğü…’ gibi. Bu müdürlüklere bağlı daha küçük alt sistem grupları da vardır. İşte, bunların tümü o yerel yönetimdeki sistemler bütününü oluşturur.
    
Sistemin bütününü oluşturan alt sistem gruplarından herhangi birindeki bir aksama, sistemi bütünüyle olumsuz yönde etkiler. Diyelim ki herhangi bir bakanlığın genel müdürlüklerinden birinde, işlevsel yapı içinde rol alan bir şube, iletişim kopukluğu nedeniyle gerekli bilgilerden yoksun kalmış. Bu durum kuşkusuz gruplar arasındaki iş birliğini olumsuz yönde etkileyecektir. Haberleşmedeki bu aksama sistemin bütününe de yansıyacağı için o örgüt, arzulanan hizmeti üretebilmekten mahrum bırakılmış olacaktır. Bu nedenle gerek bir örgütün birimleri arasındaki iletişim, gerekse bir teşkilatın başka bir teşkilatla olan haberleşmesinde herhangi bir kopukluğa meydan vermemek için gerekli iletişimin ve koordinasyonun sağlanması hayati önem taşır.
 
Örgütsel iletişimde, herhangi bir nedenle oluşacak aksaklık ve kopukluk; üretilen hizmetlerin önceden tespit edilen hedeflere ulaşabilmesine imkan vermez. Ayrıca bu olumsuz durum emek ve zaman kaybına da neden olacaktır. İletişimdeki kopukluklar ve aksamalar bir teşkilatın (örneğin bir daire başkanlığının) birimleri arasında yetki ve sorumluluk kargaşasına da neden olur; bu olumsuz tablo bir bakıma tüm işlerin deyim yerindeyse “Arap saçına” dönmesini sonucunu doğurur. Sonuç olarak diyebiliriz ki: toplumsal kalkınmayı olumsuz yönde etkileyen iletişim kopukluğu giderilip eşgüdüm sağlanmaz ise toplumsal kayıp süreç içerisinde daha çok boyut kazanacağı gibi telafisi çok daha zor olan zararlara da yol açabilecektir.
     
Toplumsal hizmetlerdeki verimliliği ve sürekliliği sağlayabilmek için örgütler arasındaki koordinasyonu (eşgüdümü) sağlamak kaçınılmaz bir gerçektir. Örneğin Devlet Planlama Teşkilatının Maliye Bakanlığı ile Maliye Bakanlığının diğer Bakanlıklarla olan ilişkilerinde, iletişim kopukluğu veya bilgi alışverişindeki zamanlama hataları; toplumsal kalkınmayı olumsuz yönde etkiler. Bu nedenle iletişimi etkin kılmak, kurumlar arasındaki işbirliğini ve doğal olarak verimliliği sağlar. Arzulanan haberleşme, kurumların önceden belirledikleri hedeflere ulaşabilmelerine imkan tanır; böylece toplumsal kalkınma hız ve zaman kaybına uğramadan, gelişimini sürdürür. Özetle diyebiliriz ki işbirliğinin sağlanabilmesinde öncelikle başvurulması gereken husus iletişimdir. Haberleşmeyi etkin kılmak, üretilen hizmetlerin hem niteliğini hem niceliğini artırır. Ayrıca iletişimdeki etkinlik, zamanı daha verimli bir biçimde kullanabilmemize imkan tanır. Bu durum ekonomik büyümenin ve gelişmenin hızını hedeflenen seviyeye çıkarır.
    
Kişiler arasındaki haberleşme, aslında toplumsal haberleşmenin ve onun bir türü olan teşkilatlar arası iletişimin özünü oluşturur. Bir başka yaklaşımla denebilir ki: hayatın gerçekleri çerçevesinde bireylerin iletişim içinde olmaları toplumsal hayata temel teşkil eder. Bireysel haberleşme de bilimsel ve teknolojik gelişmeler doğrultusunda örgütsel iletişimde olduğu gibi giderek daha çok önem kazanmıştır. Bilgi, duygu, düşünce ve anlam alışverişinde, etkin bir yönetim aracı olan haberleşmenin önemi süreç içerisinde hem daha çok önem kazanacak hem de teknolojik gelişmeler çerçevesinde yeni boyutlar kazanacaktır. Toplumsal hayattaki aksaklık ve uyumsuzlukların giderilebilmesi için günün koşullarına uygun haberleşme ağının varlığı kaçınılmazdır.

Kasım / 2009

Naim Destanoğlu; Bu yazı, 11 Kasım 2009’da Bayburt Postası'na gönderilmek üzere, Behram Destanoğlu tarafından yazılmıştır. Sevgili Ağabeyim Behram Destanoğlu’nun, Allah’ın rahmetine erişmesinin üzerinden elli iki gün geçti. Ben de bu son yazısını, sizlerle paylaşmak istedim. Bu yazıya, diğer tüm çalışmalarından daha çok zaman ve emek ayırmıştı. Defalarca metin içeriğini değiştirmiş; benden de okuyup, fikrimi belirtmemi istemişti. Okuyanların faydalanması ümidiyle...