Iğdır’dan genç dostum Haydar Ali Uca, “Hocam” dedi “Adresini ver, emi’min kitaplarını yollayacağım.”
Geldi kitaplar. İki kitap, ikisinin da adı neredeyse aynı, birincisi “Nizamice Öyküler”, ikincisi “Nizamice Öykü ve Masal.” Her iki kitap da Zengin Yayınları’nca yayımlanmış.
Peki yazarı, yani Haydar Ali Uca’nın emisinin adı nedir? Nizamettin Uca.
Birinci kitaptan başlayalım size tanıtıp anlatmaya. Dokuz öykü var içinde. Öykülerin neredeyse hepsinin konusu, kendi yöresindeki yaşanmışlıklar. Uca’nın anlatımı akıcı ve sürükleyici, çoğu öykülerin sonunu öğrenmek için metni hızlıca belleğe atma çabasına girdim ben; okuyanların girdiğini, okuyacakların da gireceğini sanıyorum.
Yöresindeki feodal düzen ve gelenek, eziyor güçsüzleri, kadınları, çocukları, hatta hayvanları bile. Bu kitapta benim en çok beğendiğim öykü “Askı” oldu. Askı bir köpek, hünerli, anlayışlı, sahibine bağlı bir köpek. Sahibi Muharrem’le aralarındaki sevgi ilişkisi dillere destan. Bu dillere destanlık, Sürmeli Köyü’nün ağasının dikkatinden kaçmıyor, Askı’ya gözü düşüyor, böyle bir köpek ağaya yakışır ancak. Muharrem’in babası Seyfi’ye baskılar baskılarbaskılar… Ağa, Askı’yı istiyor, Muharrem asla diyor, babası Seyfi, iki ateş arasında kalmış bir çaresiz… Sonunda o Çaresiz Seyfi, acımasız bir çare buluyor; koyuyor çuvala Askı’yı götürüp Aras Nehri’ne atıyor. Ya Muharrem? Deliye dönüyor, arayıp duruyor Askı’yı, bir yerlerden çıkıp geleceğini umuyor.
Öykücü Ahmet Büke “Niyetim sadece hikâye yazmak değil. Ona karışmak ve hikâye olmak da istiyormuşum meğer” der. Ben Uca’da da bu durumu sezinledim.
Ve “Abhazya’dan Kaçış”, “Ambarlı Köyünde Bir Karslı Mezarı”, “Sürmeli” adlı öyküler…Bizi tarihe götürüyorlar; yazılmayan tarihe, gerçek tarihe, gerçek tanıklık ve yaşanmışlıklara, insan ve aile bağlamındaki tarihe.
Kars’ın Sinemaları adlı öykü beni de alıp Yeltekin Sineması’na götürdü. 1968 yılında Erzurum’da üniversite öğrencisiydim. Soğuk bir kış günü Kars’a varmıştım, Hanak’a babamın görev yaptığı yere gidecektim, yarı yıl tatilini orada geçirecektim. Ancak, Hanak minibüsleri gitmişti, o gece Kars’ta kalmam gerekiyordu. Eski Rus binası Cumhuriyet Oteline vardım, yerimi ayırtıp, bavulumu koydum odaya ve Kars’ı gezmeye başladım, sonra Yeltekin Sineması’nı gördüm, girip “Dünyayı Kurtaran Adam” adlı filmi izledim. O günü daha ayrıntılı olarak da yazdım bazı kitap ve yazılarımda.
Nizamettin Uca, yalnızca Yeltekin Sineması’nı değil, Şehir Sineması’nı, Belediye ve Orduevi sinemalarını, kendi anıları veo günkü halleriyle anlatıyor. Kars’ın o günü kayda geçiyor böylece, tarihsel bellek oluşuyor. Ve sinemalar içre ama sinemalardan öte de bir şey daha var o günün Kars’ında. Sinemacı İsmihan Emi. Onu bilmek, okumak, onun yaşam felsefesini öğrenmek ve örnek almak gerek. Uca, İsmihan’ı ismi, cismi; davranış, yöneliş ve duyuşlarıyla pek güzel anlatmış. Yazar Uca, “Sürmeli” adlı öyküsünü, ikinci kitabının da en başına koymuş. Bu kitapta bir de Azerî Türkçesi ile yazılmış bir öykü var, adı: “Meşhedi Veli.” Azerî Türkçesi’ne gönül verip, o Türkçe’den Türkiye Türkçesi’ne edebi ve bilimsel çeviriler yapan ben, sözlüksüz ve de zevkle okudum. Sizlerin de sözlük yardımıyla (öykünün arkasına sözlük koymuş yazarımız) ama ilgiyle ve beğeni ile okuyacağınıza inanıyorum. Nizamettin Uca, Türkçe’nin iki koluna da hâkim, bu önemli bir meziyet bence, bu alanda daha derin, özgün ve ufuk açıcı çalışmalar yapacağına inanıyorum.
İkinci kitapta iki öykü daha var, bunlardan “Nur Saçan Kaşıklar”, dinsel ve kerametsel bir özellik taşısa da, izleği; çalışmak, üretmek, çevreyle ve insanlarla barışık olmak gibi ögeleri içerdiği için okunur ve dokunur bir öyküdür.
Ve Uca’nın “Kızılelma”ve “İpek Halı” adlı manzum destanları. Bildiğimiz masallar, 14’lü hece ölçüsü ikilikler halinde sayfalarca öykülenmiş. Bunlar ciddi emek ürünü metinler. Kutlarım kardeşimi.
Franz Kafka “Üzerinize bir felaket gibi çöken kitaplar gerek. Bir kitap, içinizdeki donmuş değerleri parçalayacak bir balta olmalıdır. İnsanı ısıran ve sokan kitaplar okumalıyız. Okuduğumuz kitap bir yumruk indirerek bizi uyandırmıyorsa ne işe yarar” diyor. Ben Nizamettin Uca’nın kitaplarından Kafka’nın bu dediklerine koşut izlenim ve iletiler aldım. Bu da önemli bir başarı ölçüsüdür.