Birkaç haftadır Demirözü’nden anılar yazıyorum. İlgi görüyor. Bugün bu ilgiden hız ve ilham alarak yine Demirözü’nden ve anılardan söz edeceğim.
Cumhuriyet ilan edilmiş 1923 yılında, Demirözü, Kısanta Köyü o zaman… Oranın ilk muhtarı, Balkan ve Birinci Dünya Savaşı Gâzisi dedem Şevki Gürbüz olmuş. Dedem bu muhtarlık görevini öldüğü 1957 yılına dek sürdürdü (30 yıl tahminen). O yılların muhtarlığı da pek zor ve külfetli. Hele de kışın… Sabah Bayburt’a gidip çeşitli zorunlu işlerini halleden kimseler, akşam saatlerinde ancak Demirözü’ne gelebilirlerdi. Gece vakti, atlar ve kızaklarla gitmek mümkün değil. Otel de yok, ne olacak? Varsa bir akrabası, onun evine, ama yoksa, erkekler Muhtar Şevki Efendi’nin konak odasına (bu odayı çocuk yıllarımdan bilirim), varsa kadınlar, onlar da bizim eve. Yer, içer, yatar, sabahleyin yola çıkarlardı. İşte bu yüzden de o yörede dedem çok sevilirdi. Kısanta’nın nahiye (bucak) merkezi olması da dedemin mücadelesi sonucu. Nahiye merkezi Pulur aslında, dedem Pulur Beyleriyle didişe didişe, CHP’nin tek parti dönemindeki ağırlığından da yararlanarak bunu başarmış.
Dedemden sonra muhtarlık amcam Nihat Gürbüz’e geçti (tabii artık mahalle muhtarlığı).
1954 yılında ise dedemin yeğeni (kızkardeşinin oğlu) Ekrem Ocaklı Demokrat Partiden milletvekili seçildi. Dedem yeğenine değil, partisi CHP’ye çalıştı, o zaman 5-6 yaşlarındaydım, biliyorum, dedeme rağmen bizim sülalenin büyük bölümü (babam da dahil) oylarını Ekrem Bey’e daha doğrusu DP’ye verdiler.
Ve 1968 yılında Belediye Kuruldu Demirözü’nde, ilk başkan Nusret Ocaklı (Ekrem Ocaklı’nın kardeşi). Yani yine bizden biri.
1973 yılında Ecevit rüzgârının uçurduğu CHP iyi bir sonuç almıştı genel seçimlerde. Ardından aynı yıl yerel seçimler olacak. Ben de o sıralar Demirözü’ne gitmişim. Gittim ki, amcam Nihat Gürbüz CHP’den aday olup halasının oğlu Adalet Partili Belediye Başkanı Nusret Ocaklı’nın karşısına çıkmış. CHP’deki rüzgârı arkalarına alıp amcamı seçtirmeyi planlıyorlar CHP’liler. Benim CHP’den nefret ettiğim yıllar o yıllar, ama amcamın hatırı için bir hafta kalıp biraz da ben çalışıyorum seçim karargâhlarında.
Hala-dayı çocuklarının yarıştığı bu seçimi, Nusret Ocaklı kazanıyor, amcam kaybediyor.
Nusret Bey’in yeğeni İhsan Ocaklı’nın oğlu Cengiz Ocaklı ise 1980’e dek, Bayburt’ta MHP’nin İlçe Başkanlığını yaptı, bir kez de Bayburt Belediye Başkanlığına aday oldu MHP’den, kazanamadı.
1980’de bir kesinti… 1984’te yerel seçimler var yine, duyduk ki, amcam artık CHP’ye dönmemiş, ANAP’lı olmuş Oltan Sungurlu’nun ısrarı ile. Demirözü Belediye Başkanlığına da aday olmuş, fakat İhsan Bey de (Ocaklı) adaymış. Ve bir gün telefon ettiler acil çağrısı ile babamı çağırdılar Sarıkamış’tan. Gitti babam.
Cumhuriyet ilan edilmiş 1923 yılında, Demirözü, Kısanta Köyü o zaman… Oranın ilk muhtarı, Balkan ve Birinci Dünya Savaşı Gâzisi dedem Şevki Gürbüz olmuş. Dedem bu muhtarlık görevini öldüğü 1957 yılına dek sürdürdü (30 yıl tahminen). O yılların muhtarlığı da pek zor ve külfetli. Hele de kışın… Sabah Bayburt’a gidip çeşitli zorunlu işlerini halleden kimseler, akşam saatlerinde ancak Demirözü’ne gelebilirlerdi. Gece vakti, atlar ve kızaklarla gitmek mümkün değil. Otel de yok, ne olacak? Varsa bir akrabası, onun evine, ama yoksa, erkekler Muhtar Şevki Efendi’nin konak odasına (bu odayı çocuk yıllarımdan bilirim), varsa kadınlar, onlar da bizim eve. Yer, içer, yatar, sabahleyin yola çıkarlardı. İşte bu yüzden de o yörede dedem çok sevilirdi. Kısanta’nın nahiye (bucak) merkezi olması da dedemin mücadelesi sonucu. Nahiye merkezi Pulur aslında, dedem Pulur Beyleriyle didişe didişe, CHP’nin tek parti dönemindeki ağırlığından da yararlanarak bunu başarmış.
Dedemden sonra muhtarlık amcam Nihat Gürbüz’e geçti (tabii artık mahalle muhtarlığı).
1954 yılında ise dedemin yeğeni (kızkardeşinin oğlu) Ekrem Ocaklı Demokrat Partiden milletvekili seçildi. Dedem yeğenine değil, partisi CHP’ye çalıştı, o zaman 5-6 yaşlarındaydım, biliyorum, dedeme rağmen bizim sülalenin büyük bölümü (babam da dahil) oylarını Ekrem Bey’e daha doğrusu DP’ye verdiler.
Ve 1968 yılında Belediye Kuruldu Demirözü’nde, ilk başkan Nusret Ocaklı (Ekrem Ocaklı’nın kardeşi). Yani yine bizden biri.
1973 yılında Ecevit rüzgârının uçurduğu CHP iyi bir sonuç almıştı genel seçimlerde. Ardından aynı yıl yerel seçimler olacak. Ben de o sıralar Demirözü’ne gitmişim. Gittim ki, amcam Nihat Gürbüz CHP’den aday olup halasının oğlu Adalet Partili Belediye Başkanı Nusret Ocaklı’nın karşısına çıkmış. CHP’deki rüzgârı arkalarına alıp amcamı seçtirmeyi planlıyorlar CHP’liler. Benim CHP’den nefret ettiğim yıllar o yıllar, ama amcamın hatırı için bir hafta kalıp biraz da ben çalışıyorum seçim karargâhlarında.
Hala-dayı çocuklarının yarıştığı bu seçimi, Nusret Ocaklı kazanıyor, amcam kaybediyor.
Nusret Bey’in yeğeni İhsan Ocaklı’nın oğlu Cengiz Ocaklı ise 1980’e dek, Bayburt’ta MHP’nin İlçe Başkanlığını yaptı, bir kez de Bayburt Belediye Başkanlığına aday oldu MHP’den, kazanamadı.
1980’de bir kesinti… 1984’te yerel seçimler var yine, duyduk ki, amcam artık CHP’ye dönmemiş, ANAP’lı olmuş Oltan Sungurlu’nun ısrarı ile. Demirözü Belediye Başkanlığına da aday olmuş, fakat İhsan Bey de (Ocaklı) adaymış. Ve bir gün telefon ettiler acil çağrısı ile babamı çağırdılar Sarıkamış’tan. Gitti babam.
Amcamı tutanlar, demişler ki “Ağabeyi, bu Ocaklılar kimseye sıra vermiyorlar. Nusret Bey, bıraktı, şimdi de İhsan Bey aday olmak istiyor. Seni sever İhsan Bey, kırmaz, git bir görüş, bu sefer çekilsin ne olur…”
Babam da uygun görüp varmış İhsan Amcanın yanına. Daha bir iki cümle diyemeden, İhsan Bey tepki vermeye, celallenmeye başlamış. Hem de ne tepki:
-Hanzar’dan delikanlılar geldiler (İhsan Bey’in baba tarafının köyü orasıdır, oradaki akrabalarından söz ediyor), o Nihat’ı eşek sudan gelinceye kadar döveceklerdi de ben koymadım…
Babam şaşalar fakat karşı tepkide gecikmez:
-Yahu senin gözünü hırs bürümüş, mantığını, insanlığını kaybetmişsin, hele dediğin lafa bak?
Ve çarpıp kapıyı çıkar, döner amcamın ve yandaşlarının yanına. Durumu anlatır. Babamın orada olan çocukluk arkadaşlarından birisi:
-Yavu ey ki söğmedin ona, sen duramazdın, deyince, babam acı acı güler ve şu yanıtı verir:
Babam da uygun görüp varmış İhsan Amcanın yanına. Daha bir iki cümle diyemeden, İhsan Bey tepki vermeye, celallenmeye başlamış. Hem de ne tepki:
-Hanzar’dan delikanlılar geldiler (İhsan Bey’in baba tarafının köyü orasıdır, oradaki akrabalarından söz ediyor), o Nihat’ı eşek sudan gelinceye kadar döveceklerdi de ben koymadım…
Babam şaşalar fakat karşı tepkide gecikmez:
-Yahu senin gözünü hırs bürümüş, mantığını, insanlığını kaybetmişsin, hele dediğin lafa bak?
Ve çarpıp kapıyı çıkar, döner amcamın ve yandaşlarının yanına. Durumu anlatır. Babamın orada olan çocukluk arkadaşlarından birisi:
-Yavu ey ki söğmedin ona, sen duramazdın, deyince, babam acı acı güler ve şu yanıtı verir:
-Ben onun neresine sögüm. Anasına söğsem bibim, avradına söğsem emimin gızi…
Haa bu arada bir şey daha diyeyim; İhsan Bey’in bir kızı da öteki amcam İsmet Gürbüz’ün eşidir. Yani babam ne yana dönse, geçit yok.
Sonunda ANAP, İhsan Bey’i aday gösterdi, yine bir Ocaklı, belediye başkanı oldu. Olduktan sonra babamın gönlünü almak için bir hayli ter ve dil döktü, bir hafta neredeyse her gece telefon etti Sarıkamış’a.
Haa bu arada bir şey daha diyeyim; İhsan Bey’in bir kızı da öteki amcam İsmet Gürbüz’ün eşidir. Yani babam ne yana dönse, geçit yok.
Sonunda ANAP, İhsan Bey’i aday gösterdi, yine bir Ocaklı, belediye başkanı oldu. Olduktan sonra babamın gönlünü almak için bir hayli ter ve dil döktü, bir hafta neredeyse her gece telefon etti Sarıkamış’a.
Ama bizim sülalenin Demirözü’ndeki siyaset macerası bitmedi, 2004 yılında emmioğlumuz (dedelerimiz kardeştir) Fariz Yılmaz, AKP’den Belediye Başkanı seçildi, Bir dönem yaptı, o gün bugündür bizden kimseler sahnede yok.
Yok ama 1923'ten 2009’a kadar, az değil tam 86 yıl hükmettiler, hizmet ettiler bizimkiler oralara, bir tarih yazdılar aslında…
Bu arada bir başka önemli olgu daha var, onu da yazmalıyım, bendeniz ve halamın oğlu Salih Zeki Tekin, Demirözü’nde siyaset yapmadık ama oradan ve o sülaleden çıkmış iki birey olarak siyasette önemli görevlere gelebildik.
Salih, Üsküdar Belediye Başkan Vekilliği yaptı, sonra başkan adayı oldu DYP’den 1989 yılında, az bir farkla kaybetti, seçimden sonar Bursa Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri oldu.
Biz de siyaseti aslında sevmesek de, 1980 öncesinde, Milliyetçi Hareket Partisi Erzurum İl Yönetim Kurulu üyeliği ve Gençlik Kolu 2. Başkanlığı yaptık, 2003-2004 yıllarında Kocaeli MHP İl Başkan Yardımcılığı görevinde bulunduk. 2008 Haziran ayı içinde MHP’den istifa ederek, 4 Eylül 2008 tarihinde Osman Pamukoğlu önderliğinde kurulan Hak ve Eşitlik Partisi’nin (HEPAR) kurucuları arasında yer aldık. Bu partide; eğitimden, siyasi işler ve seçim işlerinden, idari ve mali işlerden sorumlu genel başkan yardımcılıkları, Teftiş Kurulu Başkanlığı ve 2015 yılında Genel Başkanlık görevlerinde bulunduk, 2011 genel seçimlerinde Kocaeli’den milletvekili adayı olduk, seçilemedik.
Evet, yazılacak bir öykümüz varmış öyle değil mi? Bu öyküden kesitler verdim, hoş anılar aktardım sizlere.
Yok ama 1923'ten 2009’a kadar, az değil tam 86 yıl hükmettiler, hizmet ettiler bizimkiler oralara, bir tarih yazdılar aslında…
Bu arada bir başka önemli olgu daha var, onu da yazmalıyım, bendeniz ve halamın oğlu Salih Zeki Tekin, Demirözü’nde siyaset yapmadık ama oradan ve o sülaleden çıkmış iki birey olarak siyasette önemli görevlere gelebildik.
Salih, Üsküdar Belediye Başkan Vekilliği yaptı, sonra başkan adayı oldu DYP’den 1989 yılında, az bir farkla kaybetti, seçimden sonar Bursa Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri oldu.
Biz de siyaseti aslında sevmesek de, 1980 öncesinde, Milliyetçi Hareket Partisi Erzurum İl Yönetim Kurulu üyeliği ve Gençlik Kolu 2. Başkanlığı yaptık, 2003-2004 yıllarında Kocaeli MHP İl Başkan Yardımcılığı görevinde bulunduk. 2008 Haziran ayı içinde MHP’den istifa ederek, 4 Eylül 2008 tarihinde Osman Pamukoğlu önderliğinde kurulan Hak ve Eşitlik Partisi’nin (HEPAR) kurucuları arasında yer aldık. Bu partide; eğitimden, siyasi işler ve seçim işlerinden, idari ve mali işlerden sorumlu genel başkan yardımcılıkları, Teftiş Kurulu Başkanlığı ve 2015 yılında Genel Başkanlık görevlerinde bulunduk, 2011 genel seçimlerinde Kocaeli’den milletvekili adayı olduk, seçilemedik.
Evet, yazılacak bir öykümüz varmış öyle değil mi? Bu öyküden kesitler verdim, hoş anılar aktardım sizlere.