MİMAR SİNAN’IN ESERLERİ VE KORUMA ANLAYIŞI 

Abone Ol

Mimar Sinan’ın yaklaşık elli yılda yaptığı eserlerinin sayısı, değişik kaynaklarda 335, 365, 375, 477 gibi farklı sayılarda veriliyor. Şehrin dokusu ve çevresiyle ele alındığı eski eserleri koruma anlayışı ise günümüzde örnek alınacak kadar mükemmel. Tamir ettiği eser sayısı yeniden yaptığı eser sayısı gibi çok fazla olan Mimar Sinan’ın, yaptığı eserlerde kullandığı kendine has buluşlar çok ilginç. Süleymaniye, Selimiye gibi büyük kubbeli camilerde ana kubbeye ve çoğu zaman duvarlara koyduğu çok sayıda boş küple ses akustiğini sağlamış. Avize ve kandil çanakları arasına Mısır’dan getirttiği deve kuşu yumurtalarını koyarak, örümcek ve haşereyi kaçırmak istemiş. İs odaları ve bu odalara açılan menfezlerle cami havasının temizlenmesini sağlamış. Süleymaniye Camii'nin yakındaki hamamın sıcak suyundan faydalanılarak, camiinin kışın ısıtılması için, zeminden insan sığacak kadar büyük su kanalı geçirmiş.

1585 tarihinde yaptığı son eser olan Manisa Muradiye Camii'nin mihrabının iki yanına dikey olarak koyduğu,’’mizantaşı’’ da denilen oval terazi taşlarıyla, deprem gibi doğal sebeplerle caminin zemininde kayma olup olmadığının anlaşılmasını sağlamış.

KORUMA VE ONARIM FAALİYETLERİ

Çorum Sultan Alâeddin Camii onarımı, Kütahya Sultan Orhan Camii onarımı,1573 tarihinde Bayezid Camii'nin onarımı ve taşıyıcı sisteminin güçlendirilmesi gibi çok sayıda önemli eserin tamirini yapmış.

1559'da Rumeli Hisarının içindeki ve çevresindeki evleri ve benzer yapıları temizlemiş.

Zeyrek Camii (Pantokrotor kilisesi), Eski İmaret (Pantepoptes Kilisesi), Kalenderhane Camii (Maria-Kiriotissa Kilisesi) çevrelerini saran niteliksiz yapılardan Mimar Sinan tarafından temizlenerek cami olarak faaliyete devam etmeleri sağlanmış. Mimar Sinan, yeni yapıların  tarihî eserlere  beş arşından fazla yaklaşmalarını yasaklatmış. 1573 yılında da Ayasofya’yı aynı şekilde etrafına sonradan yapılan yapılardan temizleyip, yakınına her türlü binanın yapılmasını önlemiş.

Mimar Sinan’ın kentsel dokunun korunması ve anıtların yabancı müdahalelerden muhafazası için yaptıkları, geçtiğimiz yıllarda Erzurum’da aynen uygulandı, Selçuklu ve Osmanlı eserleriyle tarihi Bizans dönemine uzanan Kale’nin etrafı açıldı. Yakınındaki hamam gibi yapılarla külliye olduğunu sandığım, Evliya Çelebi’nin methettiği; kubbeli güzel bir Osmanlı binası olan Bayburt Bedesteni yıllardır böyle bir kurtuluş beklemektedir.

SİNAN’IN ESERLERİ

Camiler

İstanbul’daki Camiler; Süleymaniye Camii, Şehzadebaşı Camii, Haseki Camii, Edirnekapı Mihrimah Sultan Camii, Üsküdar İskele Mihrimah Sultan Camii, Tahtakale Rüstem Paşa Camii, Kadırga Sokullu Mahmet Paşa Camii, Azapkapısındaki Sokullu Mehmet Paşa Camii, Büyükçekmecedeki Sokullu Mehmet Paşa Camii, Yenikapı Odabaşı Camii, Sulumanastır’daki Hamâmî Hatun Camii, Balat Kapısındaki Ferruh Kethuda Camii, Üsküdar Eski Valide (Nurbanu Sultan) Camii ve Külliyesi, Üsküdar Şemsi Paşa Camii, Beşiktaş, Silivrikapı, Unkapanı, Aksaray, Kanlıca, Tophane, Ahırkapı, Sütlüce Camiileri ve İstanbul dışında, Erzurum (Lalapaşa Camii), Sofya (Kara Camii), Kastamonu, Diyarbakır, Tosya, Edirne, Gebze, İzmit, Sapanca, Bolvadin, Bolu, Kayseri, Ankara Manisa (Sultan Murad Camii), Kütahya, Karapınar, Şam, Edirne, Babaeski, Isparta, Kırım, Gözleve, Tırhala, Avlonya (Muradiye Camii)’da toplam 93 adet cami. Ayasofya camiine sonradan ilave edilen iki minare Mimar Sinan’ın eseridir.

Medreseler

Mekke Sultan Süleyman Medresesi, İstanbul Süleymaniye Medresesi, Halıcılarköşkü Yavuz Sultan Selim Medresesi, Edirne Sultan Selim Medresesi, Çorlu Sultan Süleyman Medresesi, İstanbul Şehzade Mehmed Medresesi, Atpazarı Haseki Sultan Medresesi, Üsküdar Valide Sultan Medresesi, Üsküdar Mihrimah Sultan Medresesi, Edirnekapı Mihrimah Sultan Medresesi, İstanbul Rüstem Paşa Medresesi ve Kadırga, Eyüp, Babaeski, Kanlıca, Çatalçeşme, Ankara, Gebze, İzmit’te olmak üzere 56 adet medrese.

Külliyeler

Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi, Haseki Külliyesi

Darülkurralar

Sultan Süleyman Han Darülkurrası, Üsküdar Valide Sultan Darülkurrası, Hüsrev Kethüda Darülkurrası, Sokullu Mehmet Paşa Darülkurrası, Müftü Said Çelebi Darülkurrası, Eyüp’te Mehmed Paşa Darülkurrası, Kadızade Efendi Darulkurrası.

Türbeler

Üsküdar Şemsi Ahmed Paşa Türbesi, Tophane Kılıç Ali Paşa türbesi, Eyüp Pertev Paşa Türbesi, Üsküdar Şah-ı Huban Türbesi, Süleymaniye Haseki Hürrem Sultan Türbesi gibi yirmi adet türbe.

İmaretler

Mekke, Medine, Edirne, Karapınar, Şam, Çorlu, Manisa, Rodoscuk, Hafsa, Bosna, Gebze, Kudüs (Hürrem Sultan İmareti) ve İstanbul’un çeşitli semtlerinde olmak üzere toplam on yedi imaret.

Dârüşşifalar

Süleymaniye Sultan Süleyman Darüşşifası, Haseki’de Haseki Sultan Darüşşifası, Üsküdar Valide Sultan Darüşşifası,

Su Yolu Kemerleri

Kâğıthane, Uzun Kemer, Malova, Gözlüce, Kemerburgaz, Kırkkemer olmak üzere altı adet su yolu kemeri.

Köprüler

Dilovası Kanunî Sultan Süleyman Köprüsü, Tekirdağ Sokullu Mehmed Paşa Köprüsü (Drina Köprüsü), Meriç üzerindeki Uzunköprü olmak üzere on bir adet köprü.

Kervansaraylar

Çoğu İstanbul’da çeşitli semtlerde, Edirne, Burgaz, Hafsa, Konya Ereğli, Karışdıran, Bursa, Ilgın, Rodosçuk kervansaraylarıyla beraber yirmi adet kervansaray.

Saraylar

Yenilenen ve onarılanlar; Beyazıt Eski Saray, Topkapı Sarayı, Üsküdar Sarayı, Atmeydanı Sarayı, Kandilli Sarayı, Fenerbahçe Sarayı. Bosna’da ve İstanbul’un çeşitli semtlerinde, çoğu Rüstem Paşa, Mehmed Paşa, Ahmed Paşa, Pertev Paşa, Ali Paşa, İbrahim Paşa adına yapılmış otuz altı adet saray.

Mahzenler

Buğday mahzeni, zift mahzeni, sarayda ambar-mutfak, mahzen, İstanbul’un değişik semtlerinde kurşunlu mahzenler.

Hamamlar

Manisa Sultan Hamam, İzmit, Edirne, Karapınar, Üsküdar Valide Sultan Hamamı ve çoğu İstanbul’un muhtelif semtlerinde kırk dokuz adet hamam.

DOĞAL AFETLERDEN ETKİLENME ÖRNEKLERİ

Mimar Sinan’ın bu büyük eserlerinin çoğu, büyük depremleri az hasarlarla veya hasarsız atlattılar. Çünkü Sinan temellerini sağlam atıyordu; Süleymaniye Camii'nin temellerinin iyice oturması için temel attıktan sonra bir yıl beklemişti. Hasar gören, tamamı veya kısımları günümüze ulaşmayan eserleri de vardır. Mühendisliğinin mükemmelliğinden su kemerlerine verdiği %01 meyille yüzyıllardır sular akmaya devam etmektedir.

Süleymaniye Külliyesi, büyük kubbeli cami olmaktan ziyade toplum yapısına hitabeden, şehirle bütünleşen bir vakıf külliyesidir.1550'de eski sarayın yetmiş dönümlük arazisinde başlayan külliye inşası yedi yılda tamamlanmış, elli dokuz milyon akçeye mal olduğu tahmin ediliyor.

Süleymaniye Camii 1660 yangınında zarar görüp onarılmış, Sultan Mecid zamanında tamir edilirken kullanılan yağlı boya daha sonra bin bir güçlükle temizlenmiş, 2007-2010 yılları arasında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilmiştir.

Tahtakale’deki Rüstem Paşa Camii; 1660 İstanbul yangını ve 1766 depreminden zarar görmüş, çöken kubbe ve minaresi sonradan yenilenmiştir.1960’lı ve 1990’lı yıllarda büyük onarımdan geçmiştir.

Şehzade Camii ve külliyesi; Kanunî’nin genç yaşta ölen oğlu şehzade Mehmed için Mimar Sinan’a yaptırdığı külliye 1613 ve 1633 yıllarında yangından zarar görmüş. IV. Murad’ın emriyle tamir edilmiş, 1718 ve 1782 yangınlarında ahşap kısımları minare külahlarına kadar yanmıştır. 1994-1999 yılları arasında külliye binaları kapsamlı restorasyondan geçirilmiştir.

Haseki Külliyesi; Mimar Sinan’ın hassa baş mimarı olduktan sonra ilk eseridir. Kudüste dahi imaret yaptırmış olan Hürrem Sultan adına İstanbul’da yapılan külliye, çeşitli yangın ve depremlerde zarar görmüş, her seferinde onarılmış, en son 1963’ lerde restorasyon geçirmiştir. Bu külliye günümüzde Diyanet İşleri Başkanlığı'nın eğitim merkezi olarak kullanılıyor.

Kadırga Sokullu Mehmed Paşa Külliyesi; Paşa tarafından eşi İsmihan Sultan adına Roma döneminden kalan kilise üzerine yaptırılmıştır. II. Selim’in kızı İsmihan Sultan, babasının kendisine verdiği değerli  gayrimenkulleri vakfederek külliyenin yapılmasını sağlamış. Mimar Sinan’ın en güzel eseri sayılan çini süslemeleri ve hat yazılarıyla meşhur, Hacer ül Esved parçalarının olduğu tek cami olan bu caminin kubbesinde diğer camiler gibi ses akustiği için küp sistemi vardır. Cami ve külliye yüzyıllardır yaşanan doğal afetlerden zarar görmemiştir.

Şemsi Paşa Külliyesi; Üsküdar sahilinde 1390 metrekarelik alana Mimar Sinan tarafından inşa edilen küçük sayılabilecek külliyenin en nadide parçası olan Şemsi Paşa Camii, denizden gelen rüzgârdan dolayı üzer, ne pek kuş konmadığı için halk tarafından ‘’Kuşkonmaz Camii’’olarak bilinir.

II. Selim’in eğlence meclislerinde hoş sohbeti nedeniyle eksik olmayan Şemsi Paşa tarafından yaptırılan ve Paşanın vefatından önce 1580 yılında bitirilen bu güzel cami ve külliye, 1894 büyük İstanbul depreminde, Kapalı Çarşı gibi harap hale gelmiştir. Osmanlı Devleti'nin son ve Cumhuriyet'in ilk yıllarında uzun süre minaresi ve kubbesi yıkık, kurşunları çalınmış vaziyette, hizmet dışı kalan caminin medrese kısmına birinci dünya savaşında muhacirler yerleştirilmiş daha sonra ise yine bu medrese kısmı bir müddet hayvan barınağı olmuştur.

Şemsi Paşa Külliyesi  1940-1943 yılları arasında Vakıflar Umum Müdürlüğü tarafından esaslı bir tamire alınmıştır. Mimar Sinan’ın, Üsküdar’ın en görünür yerindeki eseri, 1894 yılında depremde yıkıldığı günden bu onarıma kadar  kırk altı yıl  kaldığı harabe halden böylece kurtulmuştur. Medresesi de İstanbul’un 500. Fetih yıldönümünde 29 Mayıs 1953 günü Halk Kütüphanesi olarak açılmıştır.

Edirne’deki Taşlık (Mahmut Paşa) Camii 1752 depreminde harabe haline gelmiş, daha sonra onarılmışsa da ayakta kalan kısımları korunarak geri kalanlar 1937 de yıktırılmıştır. Bu gün dört duvar halindedir.

Erzurum’da 1562 yılında yapılan Lalapaşa Camii yakınına birlikte inşa edilen Saray ve Sıbyan mektebi günümüze ulaşmamıştır. 

Edirne Sarayiçi’nde, Tunca nehri üzerindeki Kanunî Sultan Süleyman Köprüsü 1902 yılında selden yıkılmış,1990'da onarılmıştır.

TDV İslâm Ansiklopedisi İlgili maddeler

M. Bozdoğan - P. Kısaovalı - S.Özkan, Mimar Sinan’ın Koruma Anlayışı, Trakya Ü. Jsci, 7(2), 143-152, 2006

Not: Bir çok konuda kaynak niteliğinde olduğu herkes tarafından kabul edilen J .Von Hammer’in üç ciltlik ‘’Osmanlı Tarhi’’ ,Mimar Sinan’ın eserlerini ve devrinde eser verdiği padişahları yazdığı halde; kendisinden, isminden hiç bahsetmemiştir.