Mehmet Akif yüzüme tükürüyordu

Abone Ol
Yugoslavya dönüşü İstanbul Yeniköy'de bir geceliğine kalacağım motele yerleştikten sonra biraz dinlenip kalktım. Akşam çökmüştü. Can sıkıntısı ve yalnızlık duygusu ile dışarı çıktım. Birkaç kilometre ötedeki Çınar Oteli'ne gitmek için dolmuşa bindim. Kalabalık, hareketli Çınar Oteli'nde insanların çokça girip çıkmakta olduğu bölüm dikkatimi çekmişti.
O tarafa yöneldim, aralardan geçerek vardığım noktanın "casino" olduğunu fark ettim. Şeytanın ne kadar baştan çıkarıcı renkleri, ışıklarla göz kırpmaları varsa, hepsi karşımdaydı. İnsanlar kollarını bir makine koluna teslim ettikten sonra her şeyi unutmuş gibiydiler.

Kumarın çeşit çeşit yöntemlerini uygulayan her bölümde şanslarını denedikçe tahrik oluyor, dumanlanmış gözler ve şaha kalkmış hırslarla varlarını yoklarını ortaya seriyorlardı. Onlar şeytana ben de onlara uyma dürtüsüne biraz direndikten sonra "Bir deneyeyim..." dedim. Cebimdeki bir miktar dövizin dışındaki paralar biraz azalıp biraz çoğalma sonucu kayboldular. 

Eğer otel ücreti ve Ankara'ya dönüş sorunu olmasa belki onları da bozdurup makineye sürebilirdim. Neyse ki o kadarcık bir irade gösterip kendimi dışarı atabilmiştim.

Motelime dönmek için dolmuşlara doğru yürürken elimi cebime attığımda yüz liralık banknotun kalmış olduğunu gördüm. Fakat dolmuş için yeterli değildi. Kağıt yüz liralıkların üzerinde Mehmet Akif'in portresi vardı, parayı avucumda hırsla örseledikten sonra açtım, iki elimle gerdim, soluk ışıklar altında Mehmet Akif'le yüz yüze geldim. Akif, kağıt paradaki portre olmaktan çıkmış, ete kemiğe bürünmüş, canlanmış, temkinli bir öfke ile bana bakıyor ve konuşuyordu: "Tüüü yazıklar olsun sana... Yakışıyor mu yakışıyor mu?" Sanki daha fazla hırpalanmanın önüne geçmek için parayı çabucak katlayıp cebime koymuştum. Ömrümün ilk açılan o "düşkünlük" sayfasını bir daha açmamak üzere kapatmıştım. Motelime dönmek için yürümekten başka seçeneğim yoktu. Necip Fazıl'ın "Kaldırımlar"ında yürüyordum. 

"Ben gideyim yol gitsin, ben gideyim yol gitsin/Tak tak ayak sesimi aç köpekler işitisin..."


Yahya Akengin'in kırk yıllık hatıralarını içeren yazı dizisi devam edecek...