Aslen Çaykara’lı... Fakat doğma büyüme Bayburtlu... Sancaktepe (Keleverek) köyünden, 1960-70'li yılların Bayburt İlçe Özel İdare Müdürü Mehmet Kumkuoğlu’nun 4 numaralı mahdumu, Tuzcuzade Mahallesinde (Galer) ikamet idiler.
Kemal bey bizim mahalleden çocukluk arkadaşımız ve yarenimiz. Bizden birkaç yaş büyüktür ama aynı mahallenin çocukları olduğumuz için özellikle yaz aylarında sabahtan yatsıya kadar günlerimiz; Koruk'ta top oynamakla, su çıkanda çelik-çomak, Çoruh’ta yüzme ile özellikle de onların çatı katında kâğıt kâse (kese kâğıdı) yapmakla geçerdi günlerimiz.
Asilzade ve tanınan, bilinen ve sayılan bir ailenin ferdi, saygın bir kişiliktir Ali Kemal Kumkumoğlu.
Aile fertlerinin tümü aşağı yukarı okuyan insanlardan mürekkep… Kemal beyin bir numara büyüğü Celal ağabeyi Şair Zihni Spor Kulübü'nde uzun yıllar top koşturmuş, yanlış hatırlamıyorsam kimya mühendisi olup halen SEKA da çalışmakta. Selahattin ağabeyi de yüksek eğitimli birisidir. En büyük ağabeyi Süleyman Bey (rahmetli oldu) de Tarım Kredi Kooperatifinde yıllarca müdürlük yapmışlardır.
Kese kâğıdı yaptığımız zaman unutamayacağımız anılarımız var, bir defasında esasen sağlam yapardık ama kullandığımız çirişten mi kaynaklandı yoksa çok aceleye mi geldi kese kâğıtları hep defolu çıkmıştı, üstelik devamlı müşterimiz olan Sezgin ağabeyin eczanesinin önünde sebzecilik yapan, o da memleketin unutulmazları arasında olan Sefer emiye satmıştık, sattık ama birkaç ay o caddeden geçemez olduk.
Bu gün güncel olarak sadece edebiyatı yapılan, ancak yaşayan bizlerin ne denli sıkıntı ve heyecan hatta pişmanlıkları yaşadığımız 12 Eylül’den evvel, yani 1970’li yılların özelikle ikinci yarısından sonra Kemal beyle yollarımız ayrılmıştı, doğal olarak. Aslında hep ayni duygu ve düşüncelerin sahibi bizler, anlamsız bir yarış içine girmiş, memleketi kim daha çok seviyor gibi büyük iddialar adına bu iddiaların tam tersi, sun’i ve dehşetengiz bir kuşak ve kardeş kavgasının içinde bulmuştuk kendimizi.. Ve hiç tasavvur edemeyeceğimiz bir günde Kemal beyle siyasi (!) bir kavga yapmış, o kavgadan dolayı üç gün cezaevine girmiştik. O gün veya o kavgadan aldığımız siyasi sicil yıllar sonra bir kamu hizmetine talip olduğumuzda “siyaseten girdiği olaylardan dolayı Sakıncalı Personel” ile asker ocağında ise “sakıncalı” yaftası ile etiketlenmiş, yazı tura onbaşısı bile olamamıştık.
Dostlarım, biz bunları gerilerde bıraktık, bırakmasına da, bugün, biz bu işlerin sıkıntısını en kesif olarak yaşayanlara inat, ezbere, birileri: “Bekâra karı boşamak” misali sadece edebiyatını ve istismarını yaparak siyasetlerini dayatmak ve alet etmeye çalışmaktalar. Uzun yıllar sonra tahminen 1994 yılında Kemal beyle İstanbul'da (Pendik Üstkaynarca) karşılaştık, inanın onu gördüğüm an ile gelip bana sarılmasına kadar sırılsıklam su kesilmiştim, sıkıntıdan. Ayaküstü hoş beş, hal hatırdan sonra ayrıldık. Tekrar görüşemedik ne yazık ki, bir defa Bayburt Vakfı'nın (Abdi İpekçi Salonu'nda 2005) 21 Şubat Kutlama gecesinde ve bir iki defa da telefon konuşmalarımız hariç. Bunları niye anlatıyorum dostlar, birbirini gerçekten seven, tertemiz duyguların hâkim olduğu, yani çocuklukta hatıraları olanların ne sıkıntılar ne üzüntüler yaşadığını ve yıllar sonra bütün bu suni ayrışmaların ne denli zararlara sebebiyet verdiğini belirtmek için şüphesiz.
O günlerin, 12 Eylüllerin, yitik 78 kuşağının düçar olduğu kötü ve “gidesi de bir daha gelmeyesi” günlerinin sosyolojisi henüz yazılmadı, gerçekten ve objektif olarak ta ortaya konulmadı. Belki ileride, birer isimsiz aktörü olduğumuz bizlere o günler gerçekten sorulursa işte bu anlattıklarımız birer vesika olur sanırım. Ezcümle kardeş kavgası ve bir sürü pişmanlıklar…
Neyse bamtelimize dokunduk, bu kadar parantez içinde sızlanmalar(!?) yeter herhalde… Biz yine Kemal beye dönelim, ilk, orta, lise eğitimini çok başarılı olarak memlekette tamamladı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat Maliye Bölümünü bitirdi. İktisatçı-Serbest Ticaret, HASAY Basın Yayın A.Ş. Kurucusu, Anadolu T.V. Genel Müdürü, Kumkumoğlu İnşaat Yöneticisi, 22 nci Dönem CHP İstanbul Milletvekili, Evli, 2 Çocuk babası. CHP parti meclisi üyesi... Parti içi muhalif kanattan olduğu için 23. dönem aday olamadı veya olmadı.
Çok zeki, atak, haksızlığa tepkili, kırmızıçizgileri net, ulusal-milli duyarlılığı zirvede, okuyan, araştıran ve irdeleyen; güzel ve şık-sade bir giyim tercihi olan; güler ve güleç yüzlü bir hemşerimizdir Kemal bey.
Uzun yıllar evvel ayrıldığı, yalnızca çocukluk ve gençlik hatıralarının kaldığı Bayburt’umuzu anladığımız kadarıyla gündeminden ve hafızasından hiç düşürmedi.. İstanbul milletvekili idi ama Bayburt için de elini taşın altına koymuş olup, tabii dönemi itibari ile partisi iktidar olmadığından dolayı memlekete kalıcı bir eser bırakamadı (hoş partisi iktidar olanlar ne yaptı ki)… Fakat bütün sosyal aktivitelere katıldığını söylememiz gerek.
Özellikle siyasi literatüre girecek eylemleri ve söylemleri ile göz doldurmuştur. Kanal B televizyonunda sürekli olarak siyasi tartışmaların baş konuğu idi.
Hanedan ve nüktedan bir yapısı olduğunu, yarenleri arasında şaka ve espritüel konularda oldukça rahat ve iştirakçi, saygılı ve kişisel olarak duruşu olan, vakarlı bir hemşeridir. Yarenlerinden bir kaçı; Şahin Erkul, Ahmet Çağlayan, Rahmetli Cemalettin Kumbasar, Şamettin Ergül, ve bendenizi sayabilirim dönem itibari ile.
Bu değerli dostumuza, hemşerimize ait çok daha güzel anılar ve hakkında yazılacak çok güzel şeyler var, fakat malumunuz yaptığımız iş çok detaylı değil tanıtım amaçlı bir çalışma olduğundan, Kemal beye buradan ahir ömründe sağlık, sıhhat, afiyet ve huzur dileklerimizi gönderiyorum.
Asilzade ve tanınan, bilinen ve sayılan bir ailenin ferdi, saygın bir kişiliktir Ali Kemal Kumkumoğlu.
Aile fertlerinin tümü aşağı yukarı okuyan insanlardan mürekkep… Kemal beyin bir numara büyüğü Celal ağabeyi Şair Zihni Spor Kulübü'nde uzun yıllar top koşturmuş, yanlış hatırlamıyorsam kimya mühendisi olup halen SEKA da çalışmakta. Selahattin ağabeyi de yüksek eğitimli birisidir. En büyük ağabeyi Süleyman Bey (rahmetli oldu) de Tarım Kredi Kooperatifinde yıllarca müdürlük yapmışlardır.
Kese kâğıdı yaptığımız zaman unutamayacağımız anılarımız var, bir defasında esasen sağlam yapardık ama kullandığımız çirişten mi kaynaklandı yoksa çok aceleye mi geldi kese kâğıtları hep defolu çıkmıştı, üstelik devamlı müşterimiz olan Sezgin ağabeyin eczanesinin önünde sebzecilik yapan, o da memleketin unutulmazları arasında olan Sefer emiye satmıştık, sattık ama birkaç ay o caddeden geçemez olduk.
Bu gün güncel olarak sadece edebiyatı yapılan, ancak yaşayan bizlerin ne denli sıkıntı ve heyecan hatta pişmanlıkları yaşadığımız 12 Eylül’den evvel, yani 1970’li yılların özelikle ikinci yarısından sonra Kemal beyle yollarımız ayrılmıştı, doğal olarak. Aslında hep ayni duygu ve düşüncelerin sahibi bizler, anlamsız bir yarış içine girmiş, memleketi kim daha çok seviyor gibi büyük iddialar adına bu iddiaların tam tersi, sun’i ve dehşetengiz bir kuşak ve kardeş kavgasının içinde bulmuştuk kendimizi.. Ve hiç tasavvur edemeyeceğimiz bir günde Kemal beyle siyasi (!) bir kavga yapmış, o kavgadan dolayı üç gün cezaevine girmiştik. O gün veya o kavgadan aldığımız siyasi sicil yıllar sonra bir kamu hizmetine talip olduğumuzda “siyaseten girdiği olaylardan dolayı Sakıncalı Personel” ile asker ocağında ise “sakıncalı” yaftası ile etiketlenmiş, yazı tura onbaşısı bile olamamıştık.
Dostlarım, biz bunları gerilerde bıraktık, bırakmasına da, bugün, biz bu işlerin sıkıntısını en kesif olarak yaşayanlara inat, ezbere, birileri: “Bekâra karı boşamak” misali sadece edebiyatını ve istismarını yaparak siyasetlerini dayatmak ve alet etmeye çalışmaktalar. Uzun yıllar sonra tahminen 1994 yılında Kemal beyle İstanbul'da (Pendik Üstkaynarca) karşılaştık, inanın onu gördüğüm an ile gelip bana sarılmasına kadar sırılsıklam su kesilmiştim, sıkıntıdan. Ayaküstü hoş beş, hal hatırdan sonra ayrıldık. Tekrar görüşemedik ne yazık ki, bir defa Bayburt Vakfı'nın (Abdi İpekçi Salonu'nda 2005) 21 Şubat Kutlama gecesinde ve bir iki defa da telefon konuşmalarımız hariç. Bunları niye anlatıyorum dostlar, birbirini gerçekten seven, tertemiz duyguların hâkim olduğu, yani çocuklukta hatıraları olanların ne sıkıntılar ne üzüntüler yaşadığını ve yıllar sonra bütün bu suni ayrışmaların ne denli zararlara sebebiyet verdiğini belirtmek için şüphesiz.
O günlerin, 12 Eylüllerin, yitik 78 kuşağının düçar olduğu kötü ve “gidesi de bir daha gelmeyesi” günlerinin sosyolojisi henüz yazılmadı, gerçekten ve objektif olarak ta ortaya konulmadı. Belki ileride, birer isimsiz aktörü olduğumuz bizlere o günler gerçekten sorulursa işte bu anlattıklarımız birer vesika olur sanırım. Ezcümle kardeş kavgası ve bir sürü pişmanlıklar…
Neyse bamtelimize dokunduk, bu kadar parantez içinde sızlanmalar(!?) yeter herhalde… Biz yine Kemal beye dönelim, ilk, orta, lise eğitimini çok başarılı olarak memlekette tamamladı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat Maliye Bölümünü bitirdi. İktisatçı-Serbest Ticaret, HASAY Basın Yayın A.Ş. Kurucusu, Anadolu T.V. Genel Müdürü, Kumkumoğlu İnşaat Yöneticisi, 22 nci Dönem CHP İstanbul Milletvekili, Evli, 2 Çocuk babası. CHP parti meclisi üyesi... Parti içi muhalif kanattan olduğu için 23. dönem aday olamadı veya olmadı.
Çok zeki, atak, haksızlığa tepkili, kırmızıçizgileri net, ulusal-milli duyarlılığı zirvede, okuyan, araştıran ve irdeleyen; güzel ve şık-sade bir giyim tercihi olan; güler ve güleç yüzlü bir hemşerimizdir Kemal bey.
Uzun yıllar evvel ayrıldığı, yalnızca çocukluk ve gençlik hatıralarının kaldığı Bayburt’umuzu anladığımız kadarıyla gündeminden ve hafızasından hiç düşürmedi.. İstanbul milletvekili idi ama Bayburt için de elini taşın altına koymuş olup, tabii dönemi itibari ile partisi iktidar olmadığından dolayı memlekete kalıcı bir eser bırakamadı (hoş partisi iktidar olanlar ne yaptı ki)… Fakat bütün sosyal aktivitelere katıldığını söylememiz gerek.
Özellikle siyasi literatüre girecek eylemleri ve söylemleri ile göz doldurmuştur. Kanal B televizyonunda sürekli olarak siyasi tartışmaların baş konuğu idi.
Hanedan ve nüktedan bir yapısı olduğunu, yarenleri arasında şaka ve espritüel konularda oldukça rahat ve iştirakçi, saygılı ve kişisel olarak duruşu olan, vakarlı bir hemşeridir. Yarenlerinden bir kaçı; Şahin Erkul, Ahmet Çağlayan, Rahmetli Cemalettin Kumbasar, Şamettin Ergül, ve bendenizi sayabilirim dönem itibari ile.
Bu değerli dostumuza, hemşerimize ait çok daha güzel anılar ve hakkında yazılacak çok güzel şeyler var, fakat malumunuz yaptığımız iş çok detaylı değil tanıtım amaçlı bir çalışma olduğundan, Kemal beye buradan ahir ömründe sağlık, sıhhat, afiyet ve huzur dileklerimizi gönderiyorum.