"Adem'in vücudunu Medine toprağından yarattı. Başını Beytü'l Makdis (Kudüs) toprağından, yüzünü Kabe toprağından, kulağını Tûr-ı Sina (Hz. Musa'nın Allah'ın tecellisi ile karşılaştığı ve konuştuğu, Sina yarımadasında bulunan dağ) toprağından, ağzını Medine'nin doğu toprağından, burnunu Dımaşık (Şam) toprağından, dudaklarını Berberiyye (Kuzey Afrika) toprağından, sakalını cennet toprağından, dilini Buhara toprağından, dişlerini Harezm toprağından, boynunu Çin toprağından, kollarını Yemen toprağından, sağ elini Mısır toprağından, sol elini Fars toprağından, tırnaklarını Hıtay toprağından, parmaklarını Sistan toprağından, göğsünü Irak toprağından, karnını Huzistan toprağından, sırtını Hemedan toprağından, cinsel organını Hindistan toprağından, hayalarını Bizans toprağından, oyluklarını Türkistan toprağından, dizlerini Kırım toprağından, dirseklerini Antalya toprağından, topuklarını Rum toprağından, ayaklarını Frengistan topraklarından yarattı."
Böyle yazıyor Hace Bektaş Veli’nin Makalat’ında (Makalat eğer onunsa, onun olmadığına ilişkin de iddialar var)…
Böyle yazıyor Hace Bektaş Veli’nin Makalat’ında (Makalat eğer onunsa, onun olmadığına ilişkin de iddialar var)…
Görüldüğü gibi Adem'in önemli organları Arap ve Yahudi topraklarından, sakalı cennetten (nedense) geriye kalanlar da şurdan burdan… Amerika toprağı yok Afrika'nın kuzeyi dışında kalan bölümü yok. Avustralya Yeni Zelanda ve İskandinavya yok…
Komik saçma uydurma ve cahilce…
Bir de İslam Tarihi’nin en önemli eserlerinden biri olan Tarih-i Taberi'ye bakalım, bakalım orada nasıl anlatılıyor bu topraktan yaratılma işi:
“Allahü Teala Adem'i yaratmayı dilediği zaman Cebrail'i yere yolladı:
- Var git yerden bir avuç toprak al getir! Ama bütün toprak çeşitlerinden olsun. Kuru toprak yaş topraktan karadan kızıldan sarıdan gök renkten aktan tuzludan tatlıdan olsun ki o halkı böyle türlü topraktan yaratayım dedi.
Cebrail yere indi. O bölgede -ki şimdi Kâbe oradadır- diledi ki yerden toprak ala. Yer titreyip dile geldi:
Komik saçma uydurma ve cahilce…
Bir de İslam Tarihi’nin en önemli eserlerinden biri olan Tarih-i Taberi'ye bakalım, bakalım orada nasıl anlatılıyor bu topraktan yaratılma işi:
“Allahü Teala Adem'i yaratmayı dilediği zaman Cebrail'i yere yolladı:
- Var git yerden bir avuç toprak al getir! Ama bütün toprak çeşitlerinden olsun. Kuru toprak yaş topraktan karadan kızıldan sarıdan gök renkten aktan tuzludan tatlıdan olsun ki o halkı böyle türlü topraktan yaratayım dedi.
Cebrail yere indi. O bölgede -ki şimdi Kâbe oradadır- diledi ki yerden toprak ala. Yer titreyip dile geldi:
- Ne istiyorsun?
Cebrail:
Cebrail:
- Senden bir avuç alacağım Tanrı'ya götüreceğim ondan bir halk yaratacak dedi.
Yer:
Yer:
- Ey Cebrail yaratılacaktır ama bilmem ki Allah'a inatçı mı olur yoksa âsi mi? Eğer itaat etmeyenden olacaksa Allah aşkına benden toprak alma diye sızlanıp ant verdi.
Yerin bu gerekçesine saygı gösterdi Cebrail geriye dönüp Tanrı katına vardı.
Yerin bu gerekçesine saygı gösterdi Cebrail geriye dönüp Tanrı katına vardı.
- Yarab! Sen bilirsin ki yer bana senin adına ant içti toprak almadım dedi.
Allahü Teala sonra Mikail'i ardından İsrafil'i yolladı. Yer onlara da ant verince sıra Azrail'e geldi. Yer ona da ant verdi ama dinletemedi. Yeri avuçladı Azrail; her renkten sarı kızıl ak gök yeşil yaş balçık toprak kum hepsini aldı. Bundan ötürü Adem oğulları türlü türlü olurlar. "
E peki bu yukarıdaki saçma sapan bilgiler nereden alınmış? Yanıt: Hadislerden.
Şimdi birileri hemen o bilindik gerekçeye sarılacaklardır, “O hadisler uydurmadır!”
Yanıt vereyim uzun bir soru ile: “Uydurma ise kardeşim bu ülkede 100’e yakın İlahiyat Fakültesi var, bu fakültelerde ‘Hadis Profesörleri’ var, bu ülkede 150 bine yakın personeli olan, beş bakanlığın bütçesini yiyen bir Diyanet İşleri Başkanlığı var; niye bunlar bir araya gelip bu hadisleri hadis kitaplarından çıkarıp bir netleştirme yapmıyorlar?”
Yanıtıma devam edeyim: “Yapamazlar, yapamayacaklar, yapmayacaklar!
Neden mi yapamazlar, yapamayacaklar, yapmayacaklar? Çünkü “Hayatta en gerçek yol gösterici bilimdir” diyen Ulu Önder Atatürk’ün izine düşecek kavrayış, atılganlık ve dürüstlük yok onlarda, onlar hallerinin ve rahatlarının bozulmasını istemezler, çıkarları buna engeldir.
Allahü Teala sonra Mikail'i ardından İsrafil'i yolladı. Yer onlara da ant verince sıra Azrail'e geldi. Yer ona da ant verdi ama dinletemedi. Yeri avuçladı Azrail; her renkten sarı kızıl ak gök yeşil yaş balçık toprak kum hepsini aldı. Bundan ötürü Adem oğulları türlü türlü olurlar. "
E peki bu yukarıdaki saçma sapan bilgiler nereden alınmış? Yanıt: Hadislerden.
Şimdi birileri hemen o bilindik gerekçeye sarılacaklardır, “O hadisler uydurmadır!”
Yanıt vereyim uzun bir soru ile: “Uydurma ise kardeşim bu ülkede 100’e yakın İlahiyat Fakültesi var, bu fakültelerde ‘Hadis Profesörleri’ var, bu ülkede 150 bine yakın personeli olan, beş bakanlığın bütçesini yiyen bir Diyanet İşleri Başkanlığı var; niye bunlar bir araya gelip bu hadisleri hadis kitaplarından çıkarıp bir netleştirme yapmıyorlar?”
Yanıtıma devam edeyim: “Yapamazlar, yapamayacaklar, yapmayacaklar!
Neden mi yapamazlar, yapamayacaklar, yapmayacaklar? Çünkü “Hayatta en gerçek yol gösterici bilimdir” diyen Ulu Önder Atatürk’ün izine düşecek kavrayış, atılganlık ve dürüstlük yok onlarda, onlar hallerinin ve rahatlarının bozulmasını istemezler, çıkarları buna engeldir.