Bayburt Postası - Söz ehlinden biri çıkıp, ‘zurnada peşrev olmaz’ dediğinde, sorgusuz herkes kabul etmişti… Hatta, -hiçbir düşünür veya kanaat önderi aksi bir tez ortaya koyamadığı için- zamanla bir atasözü olarak da kabul edildi… Ta ki zurna, günün birinde, Binali Selman’ın eline geçinceye kadar!
‘Zurnada peşrev olmaz’ tezini çürüterek, -farkında olmadan- birçok düşünür ve kanaat önderini de çelişkiye düşüren ünlü zurnazen Binali Selman, bu atasözünü, gerçek anlamıyla mantık dışı bıraktığı için mecazi anlamıyla da koca bir yalana çıkarmıştı!
*
İlk zamanlar, elindeki davulla ve ‘gara-guru’ kısa boyu ile sahnelerde dikkat çeken Selman, bir gün, “Hayatta tek sevgilim” diyeceği zurnayla tesadüfen buluşur ve hayatını değiştirecek ilk ezgisini çalar… Onun hakkını ilk teslim eden; “Bundan sonra davul benim, zurna senin” şeklindeki sözleriyle, ağabey Yaşar Selman olur…
Kısa sürede çevresinde de dikkat çeken Selman’daki bu sıra dışı kerametin halk ezgilerini adeta söylettiği zurnadan kaynaklandığı tahmin edildi önce… Eline tutuşturulan tüm üflemeli halk sazlarını aynı şekilde dile getirmeyi başaran Selman’daki bu kerametin, enstrümanda değil nefesinde gizli olduğu ise daha sonra anlaşılmıştı…
***
O, 1931 yılında Bayburt’ta başladığı hayatında, ilk önce bir çobandı… Sonra sıradan bir davulzen, ardından görülebilecek en iyi zurnazendi… Ve namı, İsveç’in en ünlü festivallerine kadar uzanan, “Orıental Wınd” adlı grubun üyesi ünlü müzisyen Binali Selman…
Üflemeli halk müziğinde ülkenin gelmiş geçmiş, dünyanın ise en iyi zurnazenlerinden biri olarak gösterilen Binali Selman’ın öyküsü… Lütfen tıklayınız...