Koray Aydın’ın dil sürçmesi, bir askerlik anısı ve tekrarcılar…

Abone Ol
Koray Aydın, İyi Parti Genel Merkezi önünde şaşırıp “Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli” dedi, fark etti hemen, “Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener” diyerek düzeltti. Düzeltti ama bu konuda tartışmalar çıktı, dallanıp budaklandı da… Hani neredeyse İYİ Parti-MHP savaşı çıkaracaklar birileri.

Koray Bey’in bu dil sürçmesi askerlik günlerimden bir anımı anımsattı bana. Yıl 1977, Ağrı 12 Tümen, 7.Piyade Alayında yedek subayım. O günün 3. Ordu Komutanı Ali Fethi Esener’den yazılı emir geldi, askere Malazgirt Savaşı öğretilecek. Esener’i 1980 sonrası yeniden demokrasiye dönülürken kurulan ve kapatılan Büyük Türkiye Partisi’nden hatırlayanlar olacaktır.

Esener denetlemeye gelecek bizim tümene, harıl harıl hazırlık yapıyoruz, bu arada askerlerin eline kısa bir metin vermişiz, Malazgirt savaşını ezberlettiriyoruz, soruyormuş çünkü.

Tabur komutanım Binbaşı Şener Arna, eğitim alanlarını dolaşıyor, benim de yanıma geldi, bölük komutanı Hasan Yüzbaşı’yı sordu, bölük odasında işi olduğunu söyledim. “Sen ne yapıyorsun?” dedi, Malazgirt Savaşı’nın öğrettiğimi söyledim. “Bir bakalım öğrenmişler mi?” dedi gülerek. Tabur komutanım beni çok sever ve güvenirdi, överdi de “Cazim’i isteyen muvazzaf subayla yarıştırırım” derdi. Arada bir de laf sokuşturdu “Ulan iyi hoş adamsın, bir de şu Türkeş’in ardına düşmesen” diye. Şener Binbaşım solcu idi çünkü (ha bu arada açık yüreklilikle diyeyim; bugünkü aklım olsa, asla Türkeş’in de ardına düşmezdim).

Neyse biz Malazgirt Savaşı öğrenimine dönelim. Erzurum’un Çat ilçesinden bir Kürt askerim vardı, Kevser adında. Onu seçti Şener Binbaşı “Sen söyle bakalım” dedi. Kevser, önce künye takdimi yaptı ve sonra başladı anlatmaya:

“Kevser Yıldırım Erzürüüüm! Melazgirt Sevaşiii, Selçukli Sultaniii Elparslan Türkeş ile….”

Bölük gülmeye başladı, bende şafak attı. Tabur komutanı döndü bana:

-Sen mi öğrettin bunu? Dedi.
-Hayır komutanım, hiç öyle şey olur mu, dili sürçtü sanırım…
-Yok canıım, baksana adamın şuuraltına işlemiş yahu!..

Sustum, ne diyeyim. Kevser’e fırça atıp gitti Şener Binbaşı:

-Doğru dürüst öğrensene eşşeoğlu eşek, ordu komutanın yanında da böyle deyip bizi de rezil edeceksin!

Evet oluyor böyle dil sürçmeleri, güç durumda da kalıyor insan fakat sonra tatlı anılar oluyor işte böyle.

Tekrarcılar

Tekrardır bu ülkenin en büyük sorunu; sorgulamadan, düşünmeden, araştırmadan papağan gibi tekrar… Neyi tekrar? Siyasal söylemleri tekrar, sloganları tekrar, ekran zırvalarını tekrar, anlamadığı dinsel metinleri tekrar; takıntıları, saplantıları tekrar…

Neden tekrar? Çünkü kolay. Düşünmeye gerek yok, tekrarla hazırlop metin ve söylemleri, bir anda akıldâne olur, kanaat önderi bile sayılabilirsin.

Bu kültürümüzde var aslında, şu vird okumak nedir, aynı sözü binlerce kez tekrar edip ondan medet umulmuyor mu? Ve tekrar, çok tekrar bir öğretim yöntemi değil mi hâlâ bu ülkede?

Oysa bilmeyenler, karşısındakinin bilgisine ve algısına inanmayanlar tekrara çok yeltenirler. Gerçek aydınsa tekrardan ar eder. O hep kendini yeniler, yeni şeyler söyler ve yazar, kutsal tekrarlarına taş attığı tekrarcılardan tepki alsa da…

Tekrara düşülmemeli, tekrardan kaçınılmalı, tekrardan kurtulanlar özgür düşünceli, çoklu bakabilen insanlar olurlar…