Kor Ramiz

Abone Ol

Kış yaklaşıyor, çok soğuk... Semerciler Caddesi'nde bir adam, elleri pantolon ceplerinde, elektrik direklerinin solgun ışıkları altında, ürkek adımlarla Şingah'a, evine doğru ilerliyor. Biraz çakırkeyf...

İlerledikçe yürüyüş temposunun düştüğünü, hızının azaldığını çok rahat farkedebiliyorsunuz. Develi'lerin fırınının bulunduğu köşeden sağa dönüyor, gittikçe azalan bir hızla yürüyor, belli ki ilerlemekle ilerlememek arasında kararsız. Ha durdu ha duracak...

Şairzihni İlkokulu'na varmadan, solda bir trafo vardır, bileceksiniz. Orada iyiden iyiye yavaşlıyor, duruyor. Çünkü birkaç gündür Çoban Ehmet' in devanası köpeklerinden biri kendisine musallat olmuştur. Akşam bu saatlerde, okulu geçip rahmetli Başöğretmen Heste Kemal'in evinin oralara geldiğinde köpek bir hırıltı ile üzerine gelmekte, diş çakmaktadır. Yani Ramiz'i şu sıralarda "vıyvıylar almış"tır; yani bizim Ramiz İmaç'ı...

Okulun sağından, Boyacı'ların evin önünden giderek köpeğin şerrinden kurtulmayı düşünmektedir. Ama yol çok uzayacaktır. Uzasın efendim, köpek maması olmaktan iyidir, diye akıl yürütürken okulun yanına kadar geldiğini ama köpeğe dair hiç bir belirti olmadığını farkeder. Fikir değiştirir, daha kısa olan normal yoldan yürümeye karar verir. Tepiroğulları'nın evinin önüne geldiğinde artık tehlike kalmadığını düşünmektedir ve rahatlamıştır. Oy olaaa... 
***

Derken efendim, omuzlarında iki el, ensesinde sıcak bir nefes hisseder. Sevinir. Yoluna bir arkadaşla devam edecektir. Kim olduğunu öğrenmek için kafasını çevirir:

- Hııırrrrrr... 

***

Herşey bitmiştir. Ramiz yavaş yavaş dualar ederek diz çökerken, son darbeyi beklemektedir. Ama birden patilerin üzerinden çekildiğini, hırıltıların kesildiğini hisseder. 

***

Korkudan irileşmiş gözler ve ürkek bakışlarla usul usul kafasını geriye doğru çevirir. Köpeğinkine rahmet okutacak kara bir surat ve bir çift kanlı göz eğilmiş bakmaktadır.

-Neydirsen vola Koroğlan, yerlerde sürünirsen...

Tıstan'ın sesi bu... Sevinir. Ama  köpeğin korkusu henüz geçmemiştir. "Nutuk müteessir" beyimizde. Önce konuşamaz.

Kendini mümkün olduğunca toparlayıp cevap verir. 
- Param düşti, onu ariram Çetin.

Para lafı önemli Tıstan için... 
- Essaaaah, gaç para? 
- Bi lira. 
- Pohyiyenin manyaği bi lira içün mi? Sen ara ben gidirem. 
- Vola dur, dur kitabihin seversen. Ben de gelirem, az behle... S... parasının içine, behle...

İt korkusu bu.

* Tıstan'ı tanımayanlar bile namını duymuştur mutlaka. Gerçek adı Çetin Baydemir. Ramiz İmaç ise benim çocukluk arkadaşım. İkisi de Rahmet-i Rahman'a kavuştu efendim. Allah taksiratlarını affetsin.