Yazıyı okuyanlar yine bana kızabilirler; olsun, kader utansın! Bayburt’un eski yapı stoğu ve Çoruh’la ilgili yıllarca o kadar yazdım çizdim ki artık o konuda söyleyecek sözüm kalmadı. Sadece değinip geçeceğim. Bu defa konu Çoruh üzerine yapılacak köprüler.
Köprülerin gerçek olup olmadığını bilmediğim bir ikisinin ‘AutoCAD veya Photoshop’ marifetiyle çizilmiş ucuz perspektiflerini ve bir de nehir yatağındaki iş makinasının fotoğrafını görünce biraz da bilgi topladım, tamam dedim.. Gene başlıyor! Merkezden para aktarılmış, merkezde bu türden birçok proje çizmiş olan kamu mimarına ön proje çizdirilmiş, merkezde bir bakanın ‘inşaat işiyle uğraşıyorum’una da yapım işi verilmiş ‘iş bitmiş olabilir’ dedim kendi kendime.
Kaleardı Köprüsü
Bizler neden mi böyle ön yargılıyız? Çünkü iktidar kadrolarının yapamadıkları yapamayacaklarının teminatıdır. Çünkü geçmişte sayısız uyarılara rağmen önceki 6-7 yerel yönetimden beri süren Bayburt’un sivil ve kamusal dokusunun bozulmasına, Cumhuriyet Caddesi aksında eski kent içinin apartmanlaştırılarak sıradanlaştırılmasına ve Çoruh’un beton duvarlı tahribatına şimdi de eminim yeni köprülerin gösterişli yanlışları eklenecek. Bir de yapılıp bittikten sonra Şehit Osman tepesi gibi gazino ve lunapark benzeri gece rengarenk ışıklandırıldı mı tamam. Şah iken şahbaz olur! Yani böyle istihza dolu ve ön yargılı olmamızın nedeni, yapılanların sonuçlarını gördüğümüz ve bildiğimizdendir.
Bent Köprüsü
Biraz kırıcı, biraz kibirli, biraz da havalı gibi gelse de şu doğru söz, sanki tam da bizim kentimizde somutlaşmış gibi “iktidar da doğruyu bulacaktır ama bütün yanlışları bitirdikten sonra”! Haa, bu arada elbet Çoruh’a yapılanları beğenenler çok. Ancak bana göre bu ıslah projesini tüm yanlışlarına rağmen hâlâ savunanlar 3’e ayrılır:
1-Samimi olarak yapılan beton duvar işinin doğru, güzel ve faydalı olduğuna inananlar: Bunlar konuyla derinlemesine uzak yakın bilgisi ve ilgisi bulunmayanlar. Ne nehirin doğasını, ne canlı yaşamla bağının önemini, ne de mimari ve tasarım açısından zavallılığını anlayacak ve doğaya yapılan kötülüğü algılayacak birikime sahip olmayanlar.
2-İktidar partisiyle ya siyasi, ya akçeli, ya da mevki ve makam bağlantısı olduğu için hiç bir şeyi umursamadan, yapılan her şeye destek verenler.
3-Yapılan tahribatı sezdikleri halde derin bir ideolojik bağımlılıkla her icraata arka çıkanlar.
Çarşı Köprüsü
Bayburt’un yapısal tahribatını aklı başında herkes gibi ben de yıllarca böyle böyle dile getirdim Çoruh’un katledilişinin her aşamasında ağaçların kesilmesinden dozerlerin zemini bitirmesine, beton dökülüşünden o canım Bayburt taşlarını beton duvarlara yapıştırmaya kadar adım adım isyan ederek takip ettim. Sonunda bir arpa boyu yol alamadık.
Neyse ben geleyim köprülere. Bu işin nasıl olması gerektiğini tane tane anlatayım.
Bakın ey karar vericiler, ey sevgili hemşerilerim; köprüler, eski kent dokusunun sürdürülmesi, nehir ıslahı, kamusal yapılaşma gibi benzer kentsel kimlik çözümleri çok özel bir eğitim, birikim, deneyim, disiplin alanıdır. Bunların tümü de mimarlığın, yan disiplinlerinin ve farklı kürsülerin işbirliğiyle çözülmesi gereken sorunlar. Bayburt’ta yaşayanların da önerileri tartışacakları, üzerinde uzlaşılacak çok özel bir tasarım, işlev, malzeme, işçilik ve inşa işi. Ne sıradan kent planlamacıları, ne yapı mimarları, ne Devlet Su İşleri teknokratları, ne şu ne de bu odakları bu işi bilebilir! Hele de hep yapıldığı gibi inşaatçı marifetli mühendisler, merkezden tayin müteahhitler ve yerel yönetim oluruyla bu işler yapılabilir! Bu işler siyasetçi, para ve adanmışlıkla çözüldüğünde şimdiye kadar nasıl olmadıysa yine öyle olamaz!
Türk Dünyası Köprüsü
Son onbeş yıl içerisinde böylesi sorunların çözümüne belki bir katkımız olur diye STK'lar olarak Bayburt’ta birkaç kez toplandık. Uzman kent planlamacıları, alanında uluslararası saygınlığı olan mimarlar, bilim insanları, akademisyenler, tasarımcılarla; seminerler, konferanslar düzenledik, raporlar ve kitaplar yayınladık. Hepsi boşluğa atılmış sözler gibi kaldı.
Köprü işinde de aynısı başa gelebilir. Ya hu Allah lillah aşkına bir durun, düşünün! İktidar kadroları dışında, sadece ve yalnız bu işi bilen yapan konuya hakim önemli mimarları, akademisyenleri, uzmanları bir çağırın önce sorunu ve çözümünü birlikte millete açın. Bayburtluları dinleyin. Partinizin üyelerini, destekçilerini değil de azcık muhalif akla bir bakın. Bu çok mu zor? Yazık, günah!
Taşköprü
Bakın hayrıma söyleyeyim işin doğrusu şöyle yapılır: Önce yerel yönetimin ve karar vericilerin öncülüğünde halka açık bir bilgilendirme toplantısı yapılır. Çıkacak öneri, istek, ihtiyaç ve eleştirilere göre 7 adet köprüden acil olan bir veya ikisinin 1/100 ölçekli kaba projesi (avan proje) çizilir. Uygulama projesinden önce bu çizim ile üç boyutlu maket Bayburtluların eleştiri ve onayına sunulur. Eleştiri, istek ve öneriler dinlenir, düzeltiler yapılır. Son düzeltiler onaylanır ve işe girişilir.
Merak etmeyin bütün bu işler doğru planlandığında sizin kaybettiğinizden daha az zaman alır.
İnanın o resmini gördüğüm köprü resimleri var ya, şimdikilerden daha kötü. Kemer biçim ve ölçüleri ne gelenekten beslenmiş, ne taşkında selin geçeceği ölçekte tutulmuş, ne de ayaklar ve yürüme yolu çağdaş mimari eğilimlerle çözümlenmiş. Bir kez daha açıklayayım: Tasarımla mekan, işleviyle bağlam bütünsel çözülmemiş kalfalık marifetiyle yapılacak köprü ya da köprüler sorun üretir. Malzeme tercihleri, estetik, uygunluk, inşa tekniği ve görsellikte ortak aklın katkısı bu tür işlerde ön şart!
Köşkayağı Köprüsü
Bu iş böyle böyle yapılmalı çünkü hayati öneme sahip bir kamusal yapının çözümüne başta o kentte yaşayanların istekleri ve iktidar çevresinden olmayan (çünkü anlaşıldı ki parti içerisinde böyle bir birikim alanı yok!) ortak aklın çözümleri katılmadığı sürece yanlışlar zinciri devam edecek.
Şimdi bakın, eğer birilerini kırmak ya da aşağılamak aklımın köşesinden geçerse ne olayım! Benim derdim sadece dürüstçe işin bilinen, en doğrusunu işaret etmek. Ne yazık ki şu anda bu işleri yapanlar sorunun doğrusal çözümünü bilmiyorlar, yaptıkları sadece iyi niyetli çaba ama işte bu kadar!
Ben bazıları gibi ‘beter olsun’da diyemem, çünkü hem memleketimi katıksız ve çıkarsız bir sevgiyle seviyorum hem de buradaki insanlara gönülden bağlıyım. Ama hizmet niyetli romantik gayretkeşliklerle yapılan yanlışların tekrarına da karşıyım. Şimdi gerçekleri söyleyeyim ve bitireyim.
Bu köprüler böyle yapılırsa sonuç Şehit Osman tepesinde beyaz ‘Bayburt Taşı’ ile yapılan mezarlık kapısına ya da Kırpaharlar’a veyahut da hemşerilerimi rahatsız eden onlarca yanlış yapılaşmaya benzeyecek. Yani özetlersem; bu 7 köprünün yedisi de yıllar içinde nasıl ve ne tarz tasarlanacak? Köprülerden biri veya ikisi eskinin üçüncü sınıf taklidi mi olacak, parmaklıklar ev balkonu parmaklıkları gibi birkaç on yılda paslanıp ufalanacak mı ve her biri etrafla ilişkisi olmayan eklektik çözümlü mü olacak?
Erzurum Köprüsü
Bakın sevgili hemşerilerim “yanlış bir temel üzerine doğru bina yapılamaz”. Bu nedenle uyarıyorum orda yine yanlış üstüne yanlış yapılabilir. İş işten geçtikten sonra itiraz ve şikayet etmeyin. Lütfen karşı çıkın, bu para sizin ve yine çarçur edilmesini engelleyin. Lütfen karşı durun, susan suçlu değilse de suç ortağıdır.
Yetkililere de şunu söyleyeceğim: Bugün işbaşında olan yerel yönetimin geçmiş yanlışlarda çok az payları var. Fakat eğer şu an uygulanması düşünülen proje süreci aynen böyle devam ederse bu işin tüm vebali ve suçu onların da boynuna olacaktır. Engellemek yetkileri dışında olsa bile..
O zaman, bizim gibi memleket ve yurtseverlere de bıkmakla küsmek arasında tercih kalacaktır.