O sahaf sözü doğrudur birçok kez denemişimdir üzerimde. Evet “Kitap sahibini bulur”. 29 Ekim günü canım sıkılıyordu evde, biraz rahatsızdım da, buna aldırış etmeyerek çıktım sokağa, İzmit Yahya Kaptan’da evimin yakınlarındaki alışveriş merkezine gittim. Kitaplara bakıyorum, bir kitap alıp okumam gerek evde. Gelgelelim hep popüler piyasa kitapları. Ben okur muyum onları. O arada bir kitap “Beni al” dercesine elime geldi. Baktım yazarı Meral Davran. İlk kez duyuyorum bu yazarın adını. Kitabın adı da ilginç “Kızı Gücü Hikâyeleri”, içine bakıyorum biraz, evet Mona Yayınları (yayınevini de ilk kez duyuyorum) tarafından yayımlanan bu kitaba kanım ısındı, alıyorum.
Kitapta ne var? Türkiye’nin sıra dışı, yürekleri ve hünerleri büyük kadınlarının yaşamları ve sözleri var.
Kitapta ne var? Türkiye’nin sıra dışı, yürekleri ve hünerleri büyük kadınlarının yaşamları ve sözleri var.
Peki kimler var bu 192 sayfalık kitapta, sayalım: Afife Jale, Aslı Erdoğan, Aysel Gürel, Ayşe Kulin, Azra Erhat, Bahriye Üçok, Betül Mardin, Bilge Olgaç, Denizkızı Eftalya, Duygu Asena, Fatma Aliye, Füreya Koral, Güher-Süher Pekinel, Gülriz Sururi, Halet Çambel, Halide Edip Adıvar, Leyla Gencer, Maryam Şahinyan, Melek Kobra, Meral Okay, Mina Urgan, Muazzez İlmiye Çığ, Müzeyyen Senar, Nene Hatun, Nermin Abadan Unat, Nezihe Muhiddin, Nihal Yeğinobalı, Piyale Madra, Sabiha Gökçen, Safiye Ayla, Safiye Erol, Semiha Berksoy, Suat Derviş, Şafak Pavey, Tezer Özlü, Thilda Kemal, Türkan Saylan, Ümmiye Koçak ve Yıldız Kenter.
Bu hanımları kitapta, tam sayfa çizim resimleri var. Öykülerinin sonuna sözleri renkli sayfalara alınmış, yani içi de dışı da şık bir kitap.
Gelelim şimdi kitabın içinden seçmece, ilgi çekecek bilgilere.
-Aslı Erdoağan’a neden “İstanbullu Kafka” deniyordu?
Bu hanımları kitapta, tam sayfa çizim resimleri var. Öykülerinin sonuna sözleri renkli sayfalara alınmış, yani içi de dışı da şık bir kitap.
Gelelim şimdi kitabın içinden seçmece, ilgi çekecek bilgilere.
-Aslı Erdoağan’a neden “İstanbullu Kafka” deniyordu?
-Ayşe Kulin tam 25 yıl boyunca elinde dosyalarla yayınevlerinin kapısından döndü.
-“Mavi yolculuk” sözü, Azra Erhat’tan kalma, e peki onun Halikarnas Balıkçısı Cevat Şâkir’le olan ilgisini bilir misiniz?
-Peki ya Bahriye Üçok’un Devler Konservatuvarı opera bölümünü bitirdiğini?
-Sinema yönetmeni Bilge Olgaç… Yangından korkardı, odasının duvarına “Kimseden bir daha borç istemeyeceğim” yazmıştı, yangın çıktı ve yaşamını yitirdi o yangında.
-Denizkızı Eftalya, Sadi Işılay’ın eşi imiş…
-Füreya Koral, Türkiye’nin ilk kadın seramik sanatçısı… Atatürk’ün yakın arkadaşı Kılıç Ali Bey’le evli (aynı gazetede yazarlık yaptığım rahmetli Altemur Ağabey’in babası)… Kılıç Ali Bey “Ya seramik ya ben!” diyor, Füreya “Seramik” diyor ve ayrılıyorlar…
-Gülriz Sururi, tiyatro sanatçısı ve yazar… Çok yaşadı… Yıllar önce “Hayatı limon gibi sıkmak istiyorum” demiş. Öyle de yaptı bence…
-Halet Çambel’in öyküsü ise olağanüstü, buraya yazmıyorum bir şey, alın bu kitabı, sırf Halet Hanım için bile okunur.
-Maryam Şahinyan, bir fotoğrafçı aslında… Ama geride 100 bin negatif bırakan bir fotoğrafçı, müthiş bir arşiv bu. Bunlardan 10 bini sergilenmiş. İşte size gerçek tarih…
-Mina Urgan’ı “Bir Dinozorun Anıları” ve “Bir Dinozorun Gezileri” kitaplarıyla herkes tanır. Peki adı ne anlama gelir? Şarap kadehi demek… Mina Hanım, ölünce cenaze namazının kılınmamasını ve organlarını bağışladığını vasiyet etti. Ancak bu vasiyet tutulmadı. Bu da ülkemizin garip hallerinden.
-Sabri Ülker, Ülker soyadını, Safiye Erol’un “Ülker Fırtınası” adlı kitabını okuyunca aldı. Bisküvilerine bu markayı da bundan dolayı koydu.
Daha neler var neler, bu kitapta… Okuyun ve kitaplığınızda saklayın derim…
***
Hakkında söz edeceğim ikinci kitap, Feyyaz Sağlam’ın “Divan 2019” adlı yapıtı… Feyyaz Sağlam, Türk Dünyası’nın her yanını, hatta dünyanın dört bucağını gezmiş ve bu gezilerini şiirlemiş/kitaplamış bir değerli edebiyatçı ve akademisyen.
Sağlam’ın daha önceki kitaplarından kimileri için Yeniçağ’daki köşemde yazı yazmıştım. Yazarımız bu yazımı bu divanına almış. Ve kitabı da bir öğrencisi ile İzmir’den İzmit’e elden yolladı. Teşekkür ediyorum.
568 sayfalık bu kitapta yazar ve yapıtları hakkında yazılar ile yazarın dörtlük, rubai ve tuyuğ ve gazel gibi ürünleri yer alıyor. Kitaptaki en uzun yazı ise Erzurum Atatürk Üniversitesi yıllarımdan tanıdığım, şimdinin Ege Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Hüseyin Tuncer’in yazısı. Ciddi, bilimsel, nesnel bir inceleme yazısı.
Yeniçağ’daki yazımda Nazım Hikmet’le ilgili duygu ve düşüncelerini paylaşmış, şiirlerinden örnekler vermiştim. Bu yazımda da Nazım’a dörtlüklerinden örnekler sunmayı sürdüreceğim. İşte onlar:
Yollar ki hiç bitmiyor, bu yollar yüreğimi tüketti,
Sağlam’ın daha önceki kitaplarından kimileri için Yeniçağ’daki köşemde yazı yazmıştım. Yazarımız bu yazımı bu divanına almış. Ve kitabı da bir öğrencisi ile İzmir’den İzmit’e elden yolladı. Teşekkür ediyorum.
568 sayfalık bu kitapta yazar ve yapıtları hakkında yazılar ile yazarın dörtlük, rubai ve tuyuğ ve gazel gibi ürünleri yer alıyor. Kitaptaki en uzun yazı ise Erzurum Atatürk Üniversitesi yıllarımdan tanıdığım, şimdinin Ege Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Hüseyin Tuncer’in yazısı. Ciddi, bilimsel, nesnel bir inceleme yazısı.
Yeniçağ’daki yazımda Nazım Hikmet’le ilgili duygu ve düşüncelerini paylaşmış, şiirlerinden örnekler vermiştim. Bu yazımda da Nazım’a dörtlüklerinden örnekler sunmayı sürdüreceğim. İşte onlar:
Yollar ki hiç bitmiyor, bu yollar yüreğimi tüketti,
Bunca yeşil, bunca mavi, bunca şiir yetti de yetti,
Bir yanım Karadeniz, öte yanım destan Deliorman
Şu Varna var ya, Nazım’dan sonra beni de deli etti…
(1998 Varna)
Yıl bin dokuz yüz yirmi bir, bir sabah erken
Sabiha, Azize, Anuşka, Nüzhet derken
Nice maceralara gebedir Kaf Dağları,
Nazım son trenle Tiflis’e giderken…
(2015 Tiflis)
Devr- Sovyet’te Türk illerinde Türkçe sararmış, solmuş,
Şair Bakü’de Rusça duyanda mavi gözleri dolmuş,
Kim ne derse desin, Azerbaycan’a her gelip gidende
Nazım Hikmet, Türkçe’nin inmeyen bayrağı olmuş…
(1991 Bakü)
Akıyordu şiir, Nazım’ın damarlarında, kanında,
Nasıl taşıdı o yüreği, onca acının yanında,
Şairden son hatıradır yaşayan, gözlerimle gördüm:
Aşkla şiir dans ediyordu karlı kayın ormanında…
(2012 Karlı kayın Ormanları Moskova)
Evet bir de Türkistan Temâşâları okuyalım mı Sağlam’dan:
Vardım eriştim tâ hudud-u Hıtay’a
Kazak ilinde rastladım en gözel aya.
Tanıdım Almatı’da nice şaman, nice akın,
Altay Dağları ki Diyâr-ı Çin’e pek yakın.
Nâş eyledim kımızı doya doya men tastan,
Karşımdaydı şimdi uluğ Türkistan.
Çimkent bir şehir değil, ulular evi,
Hâlâ nurlar saçıyor Hazreti Yesevî.
Şimdi yaralı yüreğimde yeni bir hız
İşte karşımda Türkistan, işte Diyâr-ı Kırgız.
Gördüm yatur Atabeyit koynunda
Cengiz Ata ki Mühr-ü Manas boynunda.
Neler neler yaşadım men bu yaralı yürekle
Gâhi Oş’ta, gâhi Balasagun’da, gâhi Bişkek’te.
Manas ruhuyla içerken son gice kımızı
Sevdim bir jigit kimin o Kırgız kızı…
Kutluyorum Feyyaz Sağlam’ı, yoluna hep böyle sapasağlam devam etsin… Gezip tozsun şiirle…
Kıbatek Yayınları tarafından yayımlanan bu kitabı salık veriyorum tüm okurlara…
Kutluyorum Feyyaz Sağlam’ı, yoluna hep böyle sapasağlam devam etsin… Gezip tozsun şiirle…
Kıbatek Yayınları tarafından yayımlanan bu kitabı salık veriyorum tüm okurlara…