Kılıç kından çıkmayınca

Abone Ol

“Kılıç kından çıkmayınca it sürüsü dağılmaz!”

Bu sözü Osmanlı Sultanı II. Mahmut’un söylediği rivayet edilir.


1808 – 1839 yılları arasında Osmanlı padişahı olan II. Mahmut’un dönemi, çok büyük siyasi çalkantıların, bunalımların olduğu bir dönemdir.


Yukarıdaki çok önemli sözü hangi saikle söylediği bilinmez. Ama bir şey var ki, Sultan II. Mahmut, devlet içindeki anarşinin sona ermesi için “otorite” kullanmak gerektiğini çok iyi anlamıştır.

Osmanlı padişahlarının bunun gibi çok veciz sözleri vardır.

Osman Bey, oğlu Orhan’a vasiyette bulunur.
O meşhur vasiyette şöyle der:

Baka Orhan, bizim kavgamız kuru kavga, şan, şöhret kavgası değildir. Bizim kavgamız İ’lay-i Kelimatullah kavgasıdır.

Fatih Sultan Mehmet’in, İstanbul’un fethi sırasında gazaba gelip söylediği söz de çok meşhurdur. Herhalde bilmeyen yoktur.

Ya Bizans beni alır, ya ben Bizans’ı!”

Yine Fatih’in; Uzun Hasan’ın elçi olarak gönderdiği annesi Sara Hatun’a verdiği cevap çok önemlidir. Burada onu da zikretmeliyim.


Malum, Uzun Hasan, Osmanlı Devleti aleyhine, o günün büyük devleti olan Venedik’le gizli bir anlaşma yapar. Bu gizli anlaşmayı Fatih öğrenir. Uzun Hasan’ın dersini vermek üzere ordusunu hazırlar. Bu hazırlığı duyan Uzun Hasan, annesini Fatih’e “büyükelçi” olarak gönderir. Fatih’in niyetini anlamaya çalışır.

Sara Hatun Fatih Sultan Mehmet’e sorar:

Hay oğul! Doğuya doğru yapmaya çalıştığın bu azamet nedendir?” (Doğuya doğru yapmak istediğin bu seferin sebebi nedir?).


Fatih Sultan Mehmet cevap verir.


Hay ana! Bizim elimize İslam’ın kılıcı verilmiştir. Biz bu kılıcın hakkını vermez isek bize GAZİ demek doğru olur mu?”

Elbette mesaj yerini bulmuştur. Tarih hükmünü vermiştir. Neticeyi biliyorsunuz. Otlukbeli Savaşı’nda Uzun Hasan tarihin karanlık dehlizlerine gömülmüştür.

Fetih 1453” filmini izleyince bu düşünceler geldi aklıma. Filmi birlikte izlediğim, halen öğrenci olan kızıma şunu söyledim.

Bak kızım, işte toprak böyle vatan yapılır!”

Ülkemizi bölmeye çalışanların, topraklarımız üzerinde Kürt Devleti (Aslında Büyük İsrail Devleti) kurmaya çalışanların, Türk milletinin, ecdadının veciz sözlerinde kendisini bulan bu doğal yapısını her şeyden önce bilmeleri gerekir.

Topraklarımız üzerinde gözü olan, hele hele vatanımızı bölmek gayesiyle Güneydoğu’da bir “Kürt Devleti” kurmaya çalışanlara en güzel cevabı Profesör Ahmet Bican Ercilasun hoca vermiştir.

Bakın ne diyor Ercilasun Hoca:


“Önce; kendilerine “Kürt” denilen bir topluluk, Anadolu’daki bin yıllık devleti yıkıp, Malazgirt’ten girecek. Erzurum’da Saltukoğulları, Erzincan’da Mengüçekoğulları, Bitlis’te Dilmaçoğulları, Ahlât’ta Sökmenoğulları, Harput’ta Çubukoğulları, Diyarbakır’da önce Yınaloğulları, sonra Artukoğulları gibi devletler kuracaklar.


Daha sonra da, Konya’daki Selçuklular gibi, bütün Anadolu’ya hâkim olacaklar. Selçuklular yıkıldıktan sonra Erciş’te Karakoyunlu, Diyarbakır’da Akkoyunlu gibi devletler kuracaklar. Nihayet Osmanlılar gibi bütün Anadolu, Balkanlar ve Orta Doğu’ya sahip olup, yüzlerce yıl kendilerinden Kürt diye bahsettirecekler. Bunun için yüzlerce yıl şehit verecekler, kan dökecekler, ter dökecekler. Anadolu’yu belde belde, şehir şehir imar edecekler; camiler, hanlar, kervansaraylar, yollar, köprüler yapacaklar.


Bütün bunlardan sonra da bir “Cumhuriyet” kuracaklar ve adına da “Kürdistan” diyecekler.


İşte o zaman o devlette yaşayanlara vatandaş olarak da “Kürt” denebilir. (Vatandaşlık Adımız Niçin Türk, 21.04.2013 Ahmet Bican Ercilasun)


Fatih’in askerlerinin, Bizans’ın surlarına tırmanırken, o müthiş “Rum ateşi” nin altında cayır cayır yanarak can verirken amaçları bu toprakları “vatan” yapmaktı. Bu topraklar böyle vatan oldu.


Prof. A. Bican Ercilasun hocam ne kadar güzel söylemiş. Topraklarımız üzerinde gözü olanlar, vatanımızı parçalamak isteyenler, o kadar ucuz bir şekilde bunu başaramayacaklarını bilmelidirler.


Önce milyonlarca şehit versinler, Türk milletinin bileğini büksünler. Ondan sonra gelsinler Anadolu’yu vatan yapsınlar.


Düşmanlarımızın, bugünkü vatan parçalama gayretleri karşısında Türk Milleti’nin son sözü elbette budur. Bu olacaktır.

Bizler, düşmanını bizzat görmüş bir devletin, hele hele bunu yaşamış Bayburt gibi bir şehrin çocuklarıyız. Bu düşünceler bize elbette bugün ders olmalıdır.

Tarih, sadece dünyadan hangi milletlerin gelip geçtiğini kaydetmiyor. Özellikle galip milletlerin kahramanlıklarını anlatıyor.

Bu demektir ki tarih bize bugün yine büyük bir görev yüklemiş bulunmaktadır.

Unutmayın, kahramanları çok olan milletler ayakta kalabilirler.

Fatih gibi büyük bir kahraman olmasaydı Fetih’ten herhalde bahsedemezdik!

Demek ki gerçekten de “Kılıç kından çıkmayınca it sürüsü dağılmaz”mış!