Geçen yıl yan binayı yıktığında tanıştığım yıkım müteahhidi ile işyerimde karşılaştık, zorlu bir yıkım yaptığını, üniversitenin içinde “kesici aletler” fabrikasının binasını yıkmakta olduğunu söyledi. Kesici Aletler lafını duyunca irkildim. 1975’e gitti zihnim, liseye başladığım yaz Bülent Ecevit’in Bayburt mitingini hatırladım. Civar illerden gelenler çoktu, Kelkit’ten gelen okul arkadaşlarıma rastladım, konuştuk. Ecevit’in genç zamanı, gür sesiyle nutuk veriyordu ki Saat Kulesinin Kasaplar Çarşısı civarında toplanan küçük grup mitingin bitmesine ortalığın karışmasına kâfi geldi. Miting sahipleri kürsüden kendi gruplarına talimatlar verirken, sokak aralarında kavgalar, bağrışmalar oluyordu.
O günden aklımda kalanlar; şimdi üçü rahmet-i rahmana karışmış, onlarca yıl sonra dost olduğum herkesin tanıdığı simalar, caddenin ortasında gürleyen, sakinleştirilemeyen bir Belediye çalışanı, bir Kaymakamlık çalışanı, bir bakkal. Karşı taraftan ise bileği, camı kırılan köy minibüsünden içeri girdiği için parçalanan sonradan önemli makama gelen gözükara hemşerimiz ve iftarda tamamen kaybolan iştahım.
Ramazanın manevi iklimi ve elli yıl kadar önce seferberliği yaşamış şehir sakinlerinin birbirlerine duydukları saygı ve hoşgörü, emniyet tedbirlerinin çok az olduğu o gün olayların daha büyümesini önlemiştir.
Süt Fabrikası ile Et Kombinasını Bayburt’a kazandıran koalisyon hükümetinin, Bayındırlık Bakanı ve Cumhuriyet döneminin ilk öğrenci grubundan Selahattin Tuncer’in oğlu Erol Tuncer’in desteği ile yapılmakta olan Kesici Aletler fabrikasının; bu mitingden sonra Kayseri İncesu’ya kaydırıldığı kırk yedi yıldır anlatılır.