Kültür Sanat

Kenan Yavuz Etnografya Müzesi “Avrupa Yılın Müzesi" Ödülü Finalisti

Abone Ol

Bayburt Postası - Dünyadaki en prestijli müzeleri belirleyen European Museum Forum (EMF) tarafından her yıl düzenlenen “Avrupa Yılın Müzesi Ödülleri” (European Museum of the Year Award/EMYA) yarışmasında Bayburt’un Beşpınar köyünde kurulan Kenan Yavuz Etnografya Müzesi finalist oldu.

Avrupa Konseyinin himayesinde, müzeciliğini geliştirmek, kurumsal ve profesyonel yapılarına katkı koymak, tanıtmak ve teşvik etmek, özgün müzeleri görünür kılmak amacı ile 1977 yılında kurulan EMF/EMYA, etnografya müzeciliğinde yeni bir yaklaşım getiren Kenan Yavuz Etnografya Müzesi'ni, 2021 yılı Avrupa’nın finalist müzeleri arasında belirledi.

Kenan Yavuz Etnografya Müzesi, iş insanı Kenan Yavuz tarafından doğup büyüdüğü Bayburt’tun Beşpınar köyünde, 4500 metrekare kapalı, 10.500 metrekare açık alan olmak üzere, toplam 15000 metrekare alan üzerinde kuruldu. 2013-2019 yılları arasında Kültür Evi olarak hizmet veren müze, gelişimini büyük ölçüde tamamlayarak 2019 yılında “Resmi Özel Müze” statüsü kazandı. Müze, küresel salgına rağmen 2020 yılı yaz aylarında 12 bin ziyaretçi tarafından ziyaret edildi.

Müzenin Kurucusu Kenan Yavuz, bu gelişmeden büyük heyecan duyduğunu belirterek, “Kadim Bayburt topraklarında, kendi doğup büyüdüğüm köyümde, Anadolu’nun unutulmaya yüz tutan güzelliklerini günümüze ve geleceğe taşımak amacı ile kurduğumuz müzenin, uluslararası alanda kabul görmesi bizim için gurur verici ve teşvik edici bir gelişme oldu. Kaybolmaya yüz tutmuş değerlerimizi gün yüzüne çıkarmak suretiyle yeniden yaşama kazandıran, geleceğe aktaran ve tarihi miras ile buluşturan bir mekan oldu müzemiz. Zaman-mekan ilişkisi içinde, Dünyada özgün bir müze olmak iddiamızın, böylesine prestijli bir süreçte kabul görmesinden gurur duyduk" dedi.

DENEYİME DAYALI KÜLTÜR TURİZMİ

Amaçlarının müzecilikte bir dönüşüm gerçekleştirmek ve insanı merkeze alan, sosyo-kültürel yaşamı, müze içerisinde ziyaretçilerin dokunacakları bir yapı ile buluşturmak olduğunu vurgulayan Kenan Yavuz, bu kapsamda bugüne kadar birçok etkinlik düzenlediklerini dile getirdi. Müze ile bütünleşmiş bir şekilde inşa ettikleri butik otel “Loru Han” projesini 2021 Haziran ayında hizmete açmayı planladıklarını söyleyen Yavuz, bölge kültürünün ve tarihi dokusunun yaşanacağı konaklama tesisi sayesinde, uzak yerlerden gelmiş gezginleri ağırlamak ve Bayburt kültürünü tanıtmak imkanı bulacaklarının altını çizdi. Yavuz, “Müze ve konaklama tesisimiz ile ziyaretçilerimizi sistematik olarak etkinlikler ile buluşturacağız. Pandemi sonrası önem kazanan deneyime dayalı kültür turizm anlayışını özümseyerek, yaratıcı ve sürekli iyileştirici bir süreç içinde, kültür dünyamızın hizmetinde olmayı amaçlıyoruz. Modern yaşamın ve betonlaşmanın yuttuğu “insanı” merkeze alan, ona dokunan ve hissettiren bir müzecilik anlayışını benimsiyoruz” diye konuştu.

TAŞLARIN KONUŞTUĞU MEKAN

Etnografya müzelerinin genelde modern yapılar içinde etnografik eser sergilemek şeklinde hizmet verdiğine değinen Kenan Yavuz, müzeyi meydana getiren mekanları da etnografik olarak inşa ettiklerini söyledi. Köylerin harabe olmuş evlerinden topladıkları 3000 ton taş ve ahşap malzemeler ile 26 farklı mekan inşa ettiklerini ifade eden Yavuz, "Bölgemizin kimliğini yansıtan mimari yapılanmayla, kötü yapılaşmaya da karşı bir duruş sergiledik" dedi.

BİZE GELEN BİZİ YAŞAR

Anadolu’nun her köşesinin ayrı bir güzellik olduğunu ifade eden Kenan Yavuz, sözlerini şu ifadelerle tamamladı:

“Bize gelen bizi yaşar” düsturu ile ifade etmek istediğimiz şey, ziyaretçilerimizin bölgemizin folklorik değerlerini, edebiyatını, şiirini, yemeğinin lezzetini, dağlarını ve ovalarını yaşayacakları bir mekanı onların hizmetine sunmaktır. Bize gelen bizi yaşar; dağlarda kuşburnu toplamak, harmanda döven sürmek, tandır başında türkü söylemektir. Dedem Korkut Masalları dinlemek, Şair Zihni ile Aşık Hicrani ile Ağlar Baba ile tanışmaktır. Soğuk kaynaklardan eğilerek su içmek, köy odasında gaz lambası ışığında sohbet etmenin hazzına varmaktır. Değerli olan her şeyi kadim kılmak suretiyle, kültürümüzün tadını ve dokusunu misafirlerimiz ile birlikte yaşamak ve yaşatmaktır.

Kültür dünyamızı gelenekten hareket ederek gelecek ile buluşturamaz isek, millet olarak hak ettiğimiz yere ulaşmamız mümkün olamayacaktır. Değişmemesi gereken güzelliklerimizin, modernitenin acımasız dişlileri arasında yok olmasına izin vermemeliyiz. Değişmesi gerekenlere açık olmak ne kadar önemli ise, değişmemesi gereken güzelliklerimizi korumaya almak da, o kadar önemli olmalıdır."