Kültür Bakanlığı yaptığı sırada Atilla Koç beni Bayburt'tan aramıştı: "Sayın bakan'ım, Bayburt'tayım; buradaki arkadaşlar sizin en gav Bayburtlu olduğunuzu söylüyorlar. "Dedim ki:" İki düzeltme yapalım. Birincisi ona gav değil kav denilir. İkincisi Bayburtluların hepsi kavdır ama en kavımız Agah Oktay Güner'dir. İkincimiz Bedrettin Dalan gelir. Üçüncülüğü Yahya Akengin'le ortaklaşabiliriz."
1993 yılında Kıbrıs'ta yaptığımız bir bilimlik toplantıda KKTC Milli Eğitim ve Kültür Bakanına Yahya Akengin'i anlatırken kavlığını da anlatmıştım. Yahya bey karşı çıktı: "Benimki fizyolojik sorun'' dediğinde ona karşılık verdim: "Benimki de psikolojik sorun ne var ki..."
Geçenlerde İstanbul'a gidiş uçağında konu yine Bayburt'a gelince uzaktan Yaşar Okuyan laf attı: "Bu Bayburtlular için Kainat’ın Merkezi Bayburt’tur..." Sözünü kestim: "Dünyanın merkezi diyeceksin sandım" dedim.
ABD'de Metropolitan Müzesi'nde bizden çalınan kalıntıları geri almak için yaptığımız incelemeden çıkmış, müzenin önündeki alanda yürüyorduk. Karşıdan birisi baktı segirtip geldi ve sordu: "Siz Türkiyeli misiniz?" Karşılık verince de öğünerek kavlaştı: "Ben de Bayburtlu'yam..."
Lise yıllarımda yaz dinlencelerinde Trabzon'a dayılarımın yanına gider sonra köyüm Kitre'ye ve Bayburt'a giderdim. Bir sefer anneannemle gidiyoruz. Araç Çerçi Hanı'nda durdu. Sürücü yardımcısı benim yükümü aşağıya attı. Ben kavlaşmağa çalıştım ama yardımcı baskın çıktı. Biz tartışırken nenemin sesi yükseldi. Yardımcıya herslendi: "Sen onun kim olduğunu bili misen!" Yardımcı yelkenleri indirdi: "Tamam hanımanne kızma…" Çerçi'ye giderken neneme sordum: "Anneanne ben kimim ki? " Karşılığı kavlığın doruklarındaydı: "Benim torunumsan uşağım." Annem de kavlıkta geri kalmaz. Birkaç yıl önce hastanede yatarken hemşirelere şu şiiri okuyordu:
Karanfilem biberem
1993 yılında Kıbrıs'ta yaptığımız bir bilimlik toplantıda KKTC Milli Eğitim ve Kültür Bakanına Yahya Akengin'i anlatırken kavlığını da anlatmıştım. Yahya bey karşı çıktı: "Benimki fizyolojik sorun'' dediğinde ona karşılık verdim: "Benimki de psikolojik sorun ne var ki..."
Geçenlerde İstanbul'a gidiş uçağında konu yine Bayburt'a gelince uzaktan Yaşar Okuyan laf attı: "Bu Bayburtlular için Kainat’ın Merkezi Bayburt’tur..." Sözünü kestim: "Dünyanın merkezi diyeceksin sandım" dedim.
ABD'de Metropolitan Müzesi'nde bizden çalınan kalıntıları geri almak için yaptığımız incelemeden çıkmış, müzenin önündeki alanda yürüyorduk. Karşıdan birisi baktı segirtip geldi ve sordu: "Siz Türkiyeli misiniz?" Karşılık verince de öğünerek kavlaştı: "Ben de Bayburtlu'yam..."
Lise yıllarımda yaz dinlencelerinde Trabzon'a dayılarımın yanına gider sonra köyüm Kitre'ye ve Bayburt'a giderdim. Bir sefer anneannemle gidiyoruz. Araç Çerçi Hanı'nda durdu. Sürücü yardımcısı benim yükümü aşağıya attı. Ben kavlaşmağa çalıştım ama yardımcı baskın çıktı. Biz tartışırken nenemin sesi yükseldi. Yardımcıya herslendi: "Sen onun kim olduğunu bili misen!" Yardımcı yelkenleri indirdi: "Tamam hanımanne kızma…" Çerçi'ye giderken neneme sordum: "Anneanne ben kimim ki? " Karşılığı kavlığın doruklarındaydı: "Benim torunumsan uşağım." Annem de kavlıkta geri kalmaz. Birkaç yıl önce hastanede yatarken hemşirelere şu şiiri okuyordu:
Karanfilem biberem
İçiyizde dilberem
Tökmeyin üzüizi
Misafirem giderem
Daha neler neler… Bayburtlu doğuştan başkandır. Bütün bunlar nedendir? Çünkü Bayburtlular Bayburtludurlar, başka nedene ne gerek var.
Biraz da tarihi hatırlatmalar yapalım:
1. Burt bir Türk boyudur ve Hazar Devleti'nin üç boyundan biridir.
2. Bayburt oymağı Burtalar içinde en bay topluluktu.
3. Bayburt oymağının Kafkasya'da da yerleşim yerleri vardır.
4. Karamanoğlu beyliğinin en önemli oymağı Bayburt oymağıdır.
5. Bayburt Kalesi'ni de Bayburt oymağı kurmuştur.
6. Bayburt yüzlerce yıl Doğu Anadolu’nun başkalesi olmuştur.
7. Bayburt Oğuz, Kıpçak, Peçenek Türklerinin bileşimiyle çok zengin bir kültür birikiminin yaşandığı yöredir.
Bayburtlu kav olmasın da ne olsun?