Karanlıktan çıkış için

Abone Ol


Bu iktidardan kurtulma yolu elbette siyaset içinde olacaktır. Siyaset, bir bakıma “inançlar, ülküler, ilkeler, fikirler ile gerçekleri bağdaştırmak ve en akılcı çözümü bulmak” diye tanımlanır. İnançlardan, ülkülerden, ilkelerden, fikirlerden yoksun bir siyaset “Oportinizm” diye adlandırılır. Fırsatçılık desek de olur. Ancak, gerçeklerden büsbütün kopan bir siyaset de “Ütopizm” olur. Hayalcilik demeliyiz.

“İlkeli ve gerçekçi siyaset” penceresinden baktığımız zaman bugünün şartlarında üç siyasi partiden başkasına Meclise Milletvekili sokma imkanı görünmüyor. Öyleyse görev AKP dışındaki iki partinindir. MHP ve CHP…

Her olay ve her şey karşıtı ile anlam kazanır. AKP’nin kötülüğü öylesine büyük ve AKP iktidarı Türkiye için öylesine büyük tehlikedir ki, MHP ve CHP’nin kusurları ve birbirinden farkları önemini yitirmiştir. Öncelikle bu iki partinin “Cumhuriyetin temelleri” konusunda ortak düşüncede olduklarını tespit etmeliyiz. Bu konu bütün konulardan daha önemli hale gelmiştir. Öte yandan MHP’nin Genel Başkanı’nın, Cumhuriyete ve değerlerine bağlılığı, Türklük konusundaki duyarlılığı, Devlet adamlığı ciddiyeti ve dürüstlüğü toplumca kabul edilen bir durumdur. CHP’nin Genel Başkanı’nın da Cumhuriyet ve dürüstlük konusunda iyi bir intiba ortaya koyduğu görülüyor.

MHP ile CHP arasındaki asıl ayrım, MHP’nin manevi değerlere daha saygılı ve Türkülüğü tarihin derinliklerinden alan anlayışıdır. CHP ise, uzun zaman halkın manevi değerlerini karşısına alan bir görüntü vermiştir. Söz gelimi, anlamsızca yapılan başörtü karşıtlığı bunun bir örneğidir. Şimdilerde CHP’nin bu anlayışını bırakma çabası içinde olduğunu görüyoruz.

Bu noktada bugünkü karanlık dönemi başlatan AKP’yi, bir kısım siyasetçilerimizin anlamsız manevi değerler karşıtlığı ile, yine bir kısım siyasetçilerimizin din sömürücülerinin ekmeğine yağ süren söylem ve eylemlerinin beslediğini, büyüttüğünü ve ülkenin başına bela ettiğini hatırlamalıyız. Hatırlamalıyız ki, bundan sonra böyle yanlışlıklar yapılmasın…

MHP ve CHP kadrolarına büyük görev düşüyor. Bu iki parti ve taraftarları yapacakları siyasi çalışmaların, sadece partilerine oy kazanmak değil; aynı zamanda ülkenin geleceğini kurtarmak anlamına geleceğini de bilmelidirler. Ve bu bilinç içinde çalışmalıdırlar.

MHP’nin aslında bugün tek başına iktidara gelmesi gereken zamandır. Bunun için şartlar oluşmuştur. Ama gerçekçi gözle baktığınızda, birinci parti olması hiç de yabana atılacak bir varsayım değildir. MHP ve CHP arasında, seçim sonrası yapılacak bir uzlaşma ile, söz gelimi, MHP Genel Başkanı’nın Cumhurbaşkanı olması mümkündür. CHP’li seçmen de Devlet Bahçeliye oy vermekte zorlanmaz… Aksi ise zor görünür. Yani CHP’nin Genel Başkanı MHP’lilerden oy alamayabilir.

Başbakan’ın da CHP’den olduğu, Bakanların yarısının MHP’lilerden oluştuğu; Milli Eğitim Bakanlığının MHP’de olduğu bir koalisyon hükümeti Türkiye’yi aydınlık bir düzeye çıkarabilir. Elbette Sayın Bahçeli’nin Başbakanlığında da aynı olumluluk söz konusu olacaktır.

Seçim sonrası kurulacak böyle bir iktidar Türkiye’yi yeniden Atatürk çizgisinde, akıl ve bilim yolunda gelişme doğrultusuna sokabilir. Kurulacak böyle bir hükümet “hırsızlık ve yolsuzluk dosyalarını” Cumhuriyetin adil Yargısına teslim etmek dışında “devri sabık” yaratmaktan kaçınır ve milli manevi değerler doğrultusunda tutumunda bir icraatı sürdürürse ülkeye huzur da gelir. Bağırıp çağıran, yandaşlarını akıl, karşıtlarını sinir hastası yapan öfkeli hitabet yerine, barış ve kardeşlik türküleri egemen olur.

Bize gelince… T.C yurttaşı olarak ülkemizin bataklıktan çıkmasının sevincini ve kıvancını yaşarız. Benim bir oyuma gelince o MHP’nindir.