Alan götürür, çalan götürür, yanıyor içim. Bayburt folkloruna ve türkülerine ben ve rahmetli diğer eser sahibi arkadaşlarımın eserlerinin bir bir başkaları tarafından çalınıp başka illere Bayburt türkülerinin mal edilmesi beni derinden yaralarken, rahmetli saz arkadaşlarımın ve Bayburt folkloruna emek veren insanlarında mezarda kemikleri sızlıyordur. Yaşım 69… Bugüne kadar bir çok radyonun türkü yayınlarını dinledim. Televizyondan türküleri takip ediyorum ve kahrediyorum. Niye mi kahrediyorum?
Bayburt’umun türküleri paylaşılıyor, daha doğrusu talan ediliyor. Gördüğüm kadarı ile kimsenin kılı kıpırdamıyor. Bu konuda ilgilileri göreve çağırıyorum…
Başta; Bayburt Vakfını, Folklor Derneklerini, Bayburt, İzmir, Ankara, İstanbul, İzmit, ve Almanya dernek başkanlarına sesleniyorum: Sizler varken, yine eskiden olduğu gibi bu yaştan sonra bu eserleri ben mi savunacağım. Yıllar önce bu görevi layıkıyla yaptım. Bayburt türkülerinin bekçisi oldum, TRT’de türkülerimizin bir kelimesi değişse TRT’yi gerek telefonla, gerek mektupla topa tutardım.
Bir anımı sizlere paylaşayım:
Rahmetli Zakir Peksert ağabeyim bana gelip dert yandı. Mustafa, “Ankara’dan bir dosttan mektup aldım, Remzi Çavuldak ile yaptığımız Güldalı isimli eser Nida Tüfekçi tarafından başkalarına mal edilmiş. Şu işin aslını astarını bir öğren” dedi, çok üzüldüm.
Nida Tüfekçi’ye çok ağır bir mektup yazdım. Çok öfkelenmiştim. Mektubun cevabı hemen geldi, şöyle diyordu Nida Tüfekçi: “Mustafa Bey, senin hakaretlerini hak edecek bir şey yapmadım, beni çok üzdün, sana bu bilgiyi kim verdiyse yalan yanlış söylemiş, türkü TRT repertuarında Remzi Çavuldak ve Zakir Peksert ikilisi adına kayıtlı. Ayrıca TRT de orijinal plaka kayıtlı.”
Bu kez üzülen ve mahcup olan ben olmuştum. Gelen mektubu Zakir ağabeyime okudum, oda üzüldü. Zakir ağabeyimden kendisine gönderilen yalan yanlış mektubu istedim, çünkü mektubu yazanı bende, Zakir ağabeyi de, Nida Tüfekçi’de iyi tanıyordu. Nida Tüfekçi’ye bir özür mektubu yazdım. Bu yalan mektubu da içine koyup kendisine yolladım. Sonra telefon açıp tekrar özür diledim. Nida Tüfekçi’nin bana yazdığı mektup arşivimde atölyemde saklıydı. 1992 senesinde atölyem ağzına kadar su basınca, arşivim, belgelerim, resimlerim, şiirlerim yok oldu, maddi ve manevi zararım çok oldu.
Yıllar sonra TRT repertuarındaki “Güldalı” türküsünün kaynak kişileri değişmiş. Zakir Peksert duruyorken, Remzi Çavuldak ismi silinmiş ve yerine bu türküyle hiç alakası olmayan Binali Selman ismi konulmuş.
Konunun tekrar başına döneyim:
Sayın ilgililer, lütfen, rica ediyorum! Benim artık türkülerimizi savunmaya, ne maddi nede başka türlü sahip çıkmaya gücüm yok. Folklorumuza sahip çıkın, içimizi sızlatmayın. Vurdum duymaz olmayın, bu vazife sizin.
Bayburtlulara şikayet ediyorum:
1- “Kara basma iz olur türküsü” bana aittir. Altay isimli sanatçı sözlerini değiştirip; “Kıskananlar çatlasın” diye bir eser yaptı. Yani müziğimizi çaldı, kaset yaptı. Bu müzikle klip yaptı, reklamlara müziği sattı ve büyük gelir, şöhret elde etti.
2- Fatih Kısaparmak “Al çuha mavi çuha” türkümüzü değiştirip Elazığ’a mal etti. Rahmetli Recep Kırıcı yaşasaydı, kahrından tekrar ölürdü, türküsünü çaldılar diye.
3- Bir kızcağız, maksatlı olarak, “Bir yanım Erzincan, vermem Bayburt’u” türkümüzü değiştirip, “Bir yanım Erzincan, vermem Dersim’i” diye okuyor, kaset ve klip yapıyor. Bayburt folkloruna kim sahip çıkacak, merak ediyorum.
4- Recep Kırıcı’ya ait “Giydim çarıklarımı, gel bağla bağlarını, terk ettim gidiyorum, Bayburt’un dağlarını” türküsünün sözleri değiştirilmiş, kaset yapılmış. Kim söylüyor bilmiyorum! Özel radyolarda yeni besteymiş gibi harıl harıl çalınıyor.
Velhasıl kelam; Bayburt, Bayburt olalı böyle sahipsiz kalmadı. Vah beni türkülerimiz, vah beni.
Son sözüm yeni yetişen Bayburtlu sanatçılara:
Kaset çıkarıyorlar, televizyonlara çıkıyorlar, bakıyorum ne hikmetse Muhsin Karaer, Orhan Hakalmaz, Sincanlı Filiz hariç Bayburt türküsü söylemekten çekiniyorlar.
Yeni yetişen sanatçı kardeşlerime tavsiyem, türkülerimizi okumaktan utanmasınlar. Çok sanatçı var ki, Bayburt türküleri okuyarak meşhur oldu. Misal Belkıs Akkale, “Bir yanım Erzincan, vermem Bayburt’u”, misal Şakir Öner Gülhan, “Kara basma iz olur”, misal Zeki Müren “Vardım ki yurdundan ayak göçürmüş”…
FANİ DÜNYA
Bir araya gelin öldüğüm zaman
Bugün benim günüm demeyin aman
Çalışıyor saat geçiyor zaman
Sizde davetlisiniz dostlarım benim
Bugün bana yarın size gelecek
Sırası gelenler elbet ölecek
Bu toprak her yiğidi serecek
Musalla taşını elbet görecek
Beni hatırlarsanız sayın suçumu
Paylaşmayın benim ölüm acımı
Var olmayan alın tahtım tacımı
Rahat rahat koltuğumda oturun
Fani geldi geçti sonuca erdi
İyi ve kötüyü ne varsa gördü
Var olan dostlara halini sordu
Ne varsa söyleyin ukde kalmasın
Riyasız yalansız beni yad edin
Günahlı günahsız beni şad edin
Varise suçlarım beni affedin
Bağışlayın beni yaratanıma