Her şey bitmiş değildir, asla vazgeçmemeliyiz…

Uzun zamandan beri Karadeniz’in GAP’a demiryoluyla bağlanması için çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmalar sırasında bölgedeki her yerleşim birimi de bu güzergâhtan azami derecede istifa etmek için girişimlerde bulunmaktadır. Takip ettiğiniz üzere bu konuyla ilgili olarak Osmanlı döneminde yapılan çalışmaları ilk defa bu köşede belgeleriyle dile getirmiştim. O belgelerde; Trabzon - Erzurum şimendifer hattı olarak geçen bu demiryolu projesinin yapılacağı gündeme geldiğinde de, civar yerleşim yerlerinde aynı heyecan ve çalışmalar yaşanmıştır.

Abone Ol

Uzun zamandan beri Karadeniz’in GAP’a demiryoluyla bağlanması için çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmalar sırasında bölgedeki her yerleşim birimi de bu güzergâhtan azami derecede istifa etmek için girişimlerde bulunmaktadır. Takip ettiğiniz üzere bu konuyla ilgili olarak Osmanlı döneminde yapılan çalışmaları ilk defa bu köşede belgeleriyle dile getirmiştim. O belgelerde; Trabzon - Erzurum şimendifer hattı olarak geçen bu demiryolu projesinin yapılacağı gündeme geldiğinde de, civar yerleşim yerlerinde aynı heyecan ve çalışmalar yaşanmıştır.

Belgelerden de anlaşılacağı gibi bu güzergâh konusunda çeşitli tartışmalar olmuş, bölgenin sivil toplum teşkilatları bu günkü gibi çalışmalara girişmiştir. Bu çalışmalar arasından Bayburt ve Trabzon ahalisi ve sivil toplum heyetlerinin çalışmalarını dile getiren belgeleri daha önceki yazılarda değinmiştim.

Bunların yanında Gümüşhane ve Maçka ahalisinin ve sivil toplum heyetlerinin de bu hususta çalışmaları vardır.

Hatta bununla da yetinilmeyip bu sivil toplum heyetleri ahaliyi de bu çalışmalara katmış ve hükümeti bu konuda zorlamaya başladıkları da belgelerde mevcuttur.

Neticede zamanın hükümeti de bu baskılar sonunda bu isteklere cevap vermek zorunda kalmıştır.

Bu sivil toplum heyetleri ve ahalinin sabırla yaptıkları baskılar sonunda zamanın hükümeti güzergâh belirleme çalışmaları için harekete geçmiştir. En uygun ve en ekonomik olarak yapılabilecek güzergâhın tespiti için defalarca heyet-i fenniyleler oluşturulmuştur.

Yani bu günkü anlamda teknik inceleme heyetleri oluşturmuştur. Bu heyetler güzergâh talebinde bulunan yerlerde bu taleplere uygun güzergâhın yapılıp yapılamayacağını tespit etmek amacıyla bölgeyi bizzat incelemeye gönderilmişlerdir.

İşte bu hususta yapılan yazışmalardan birisi bu günkü dille anlaşılacak şekliyle şudur:

"Dâhiliye Nezareti Celilesine

Hülasa: Erzurum-Trabzon Demiryolu hakkında

Devletlû Efendim Hazretleri;
Dahiliye Umumi idare Müdüriyetinin ifadesiyle gelmiş olan 22,25 Mayıs 1320, 4,14 Haziran 1320 tarihli ve 5,45,63,69 numaralı dört adet Dahileye Nezareti tezkirelerine cevaptır.

Erzurum’un bir Demir yolu ile Trabzon’a bağlanması öteden beri nazar-ı dikkate alınmış ve hatta Meşrutiyetin ilanını müteakip bir Heyet-i fenniye gönderilerek iş bu demiryolu güzergâhı tetkik ettirilmiş olduğu gibi bunun ne suretle inşası kabil olacağının kesin olarak tayini için bu kere de bir Heyet-i Fenniye’nin yakında o taraflara gönderilmesi kararlaştırılmış ve gönderilmiş olan evrak ekte iade kılınmış olmakla bu hususta emir, emretme yetkisine sahip olanındır.

17 Şaban 1332 (Hicri) / 28 Haziran 1332 (Rumi)   (Miladi:11 Temmuz 1914)
Nafia Nazırı Namına
Müsteşar"

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yapılan bu çalışmaların sonunda zamanın şartları gereği en uygun güzergâh tespiti yapılarak bir Fransız şirketine bu güzergâh’ın plan ve krokileri çizdirilmiştir. Belgelerden anladığımıza göre bu güzergâhta yapılacak istasyonlar bile belirlenmiştir.

Belirlenen güzergâh; Trabzon limanından başlayarak Maçka ve Hamsiköy üzerinden Zigana Geçidini bazı tünellerle geçerek Torul- Gümüşhane üzerinden Bayburt’a uğrayıp buradan bugünkü adıyla Demirözü - Lori deresi vadisi yoluyla Tercan’dan Erzincan-Erzurum hattına bağlanacak şekilde kararlaştırılmıştır.

Bu belirlenen güzergâhın uygulamaya konulması ise siyasi ve ekonomik sebeplerle mümkün olmamıştır.

Cumhuriyet döneminde ise bu güzergâh zaman zaman gündeme gelmiş ve yine bölgedeki yerleşim yerleri bu güzergâhtan istifade etmek için alternatif güzergâh belirleme girişimlerinde bulunmuşlardır.

Bu günlerde gündeme gelen alternatif güzergâhlar işte bu girişimlerin sonucudur. Bu alternatifleri değerlendirecek olan merci şüphesiz devlet ve onun icra organı olan hükümetlerdir.

Bu alternatiflerin hangisinin daha ekonomik, daha makul ve gerçekleştirilebilir olduğunu tespit için bir takım bilimsel çalışmaların yapılması gerekmektedir.

Bu günkü hükümetin yaptığı çalışmaların bu alternatif güzergâhların durum tespit çalışmaları olduğunu düşünüyorum. Bunun için de bu inceleme çalışmasını firmalara ihale etmektedir. Yapılan ihale bir inceleme ihalesi olsa gerektir.

Bu çalışmalar yukarıda temas ettiğim ve Osmanlı döneminde ahalinin güzergâh taleplerinin uygun olup olmadığının belirlenmesi için teşkil ettiği heyet-i fenniyelerin yaptığı çalışmaların bu günkü şeklidir. Takip ettiğim kadarıyla yapılan bu çalışmanın böyle bir çalışma olduğu kanaatindeyim. Teknik olarak bilmiyorum ama anlatılanlardan ve yazılıp çizilenlerden nihai bir çalışma olmadığı belli.

Bu sebeple her şey olmuş bitmiş değildir. Bu konuda Bayburt’un taleplerinden ve çalışmalarından asla vazgeçmemesi ve gevşememesi gerekiyor. Devlet bu işi yapacaksa en makulünü tespit edinceye kadar alternatifler üzerinde çalışma yapacaktır.

Tarihte olduğu gibi günümüzde de Bayburt’un bu alternatifler dışında bırakılmasının mümkün olmayacağını düşünerek çalışmaların ısrarla yürütülmesi gerektiği inancındayım.

Burada bu demiryolunun yapılmasından şahsi kayba uğrayacak akaryakıt şirketlerinin oyunlarını da dikkate almak gerektiğini ifade etmek isterim. Nitekim işe yapılması en güç olarak görülen güzergâhın tespit çalışmasından başlanması bu projenin uygulanabilir ve ekonomik olmadığını; dolayısıyla böyle bir demir yolu sevdasından vazgeçilmesi sonucunun çıkarılması da amaçlanmış olabilir. İnsanın aklına ister
istemez bu tür komplo teorileri de gelmiyor değil.

Ama ne olursa olsun aklın yolu birdir ve akıl sonunda mutlaka galip gelecektir. Osmanlının yaptırdığı güzergâh projesinde olduğu gibi bu gün yapılacak güzergâh projesinde de Bayburt gibi stratejik bir mevkiinin bu güzergâh dışında bırakılmasının aklen izahı olamayacaktır. Bayburt sivil toplum kuruluşları Trabzon, Of ve Rize sivil toplum kuruluşlarıyla da temasa geçerek bu çalışmalarına azimle devam etmelidir.

Son olarak burada maksatlı olarak oluşturulan yanlış bilgilendirmelere ve bilgi kirliliğine de dikkat çekmek istiyorum. Muhalefete mensup bir Giresun milletvekilinin Tirebolu-Harşit vadisi projesini gündeme getirmek için verdiği soru önergesini haber yapan bir internet sitesi siteye koyduğu aşağıdaki harita üzerinde yaptığı çizimle bu tür bir maksatlı bilgi kirliliğine yol açmıştır.

Haritada üzerinde görüleceği gibi kalemle yaptığı çizimde Erzincan- Bayburt-Of güzergâhını çizerken daha uzun göstermek için çizgileri şehirler üzerinden geçirerek çizmişken Erzincan-Kelkit-Gümüşhane-Tirebolu güzergahını çizerken ise adeta güzergah direkt gidiyormuş gibi Erzincan’dan-Tirebolu’ya tek bir doğru çizerek algı yanılması yoluyla maksadını ifade etmeye çalışmıştır.

Kaldı ki burada esas olan Trabzon limanına en kısa yolla ulaşmaktır. Tirebolu ile Trabzon limanı arasındaki uzaklığı da dikkatlerden kaçırıyor.

Yine Of-Bayburt güzergâhı olsun Tirebolu-Erzincan güzergâhı olsun bildiğim kadarıyla tam Erzincan’dan değil de daha doğudan Tercan yakınlarından Erzincan-Erzurum hattına bağlanması tasarlanıyor. Bu durumda Bayburt’tan geçecek güzergâh için çizilecek çizgi gerçek bir doğru çizgi oluştururken mesafelerden hangisinin daha kısa olduğu bu şekil de bile ortaya çıkmış olacaktır.

Bu tür ucuz politikaları da dikkatle takip etmek gerekir. Sonuç algı yanılmalarıyla değil bilimsel veriler ve ekonomik gerçeklerle ortaya konmalıdır.

Temmuz 2009